~JK~
Yaptığı teklifi düşündüm, beni sürekli şaşırtan eski dostumun kıyafetlerine layık mıydım bilmiyordum . Sen ciddi misin bakışı atıp hevesle gidecekken vazgeçtim ve yerime geri döndüm.
-Özür dilerim efendim ama bayan Park bu hafta kıyafetlerimiz eskidi diye yenisini verdi herkese. Ben sona kaldığım için yanınınızdan ayrıldığımda kıyafetlerimi alacağım zaten.-Jimin-
Omuzlarımı silkeleyip umursamıyormuş gibi yaptıktan sonra yatakta geriye giderek arkamı başlığa yasladım. İçimden ona koşmak istesem de yapamıyordum. Korkaktım. Seversem annem gibi o da gider diye korkuyordum.
Ona bakmadan elimdeki telefondan oyun açarken yanıtladım.
-Giderken kapıyı kapat. Işık açık kalsın.~JK~
Hayret beni erken saldı diye düşünürken keşke salmasaymış diye içimden geçirdim, gitceğim yere tercih ederdim burayı.
Bunları düşünürken tedirgince etrafıma bakınıp kalmamı hala istemeyince başımı eğip uzaklaştım dostmdan, ışığı açık bırakıp kapıyı kapadım ve yavaşca cadının odasına yürüdüm, yolda herşey ile oyalansamda olmuyordu işte her şekilede cadı buluyordu fırsatını.
En sonunda kapısını tıklayıp o seslenene kadar sakinleşmeye çalıştım . Az çok ne olacağı belliydi Jimin bilsede gönderir miydi ki beni diye düşünürken cadının emri ile girip kapıyı aralık bıraktım alır almaz kaçmak kolay olsun diye. İçeri çalışma masasının karşısına geçip bekledim.
- Geç kaldın.. Jungkook ah her geçen gün büyüyorsn anlayabiliyorum bunu kk. Biraz yaklaş ve bu senin kıyafetin. Hadi giyin nasıl duracak bakalım.Kadının sürekli gülüp konuşması başka bi dertken dediğiyle lütfen hayır demek demek istiyordum.
-Efendim sonr..- Şimdi Jungkook ah soyun ve giyin hatta yaklaş bana.
Bu azgın yaşlı cadıya yüzümü düşürüp tedirgince soyunmaya başladım. O da sırıtıp ellerini uzatıp bana yardım etmeye başladı, bilerek yardım ediyordu ve asıl onun dokunuşları yüzünden Tae'nin yemeğine geç kalacaktım. Neredeyse beni tamamen soydu ve elleri üniformama gitmiyordu bile, benle uğraştıkça başımı eğip hemen alacağını alsın diye bekledim. Zaten odası soğukken şömine kapalıydı ve bu beni iyice titretiyordu. Ben titredikçe elleri daha istekli davranıyor, şurda ölme isteğimi artırıyordu.
-Jimin-
Bahçeden ayrılırken Tae'nin Jungkook'tan yemek istediğini duymuştum bu yüzden içim rahat değildi. Tae istediğini almadan bırakmayan birisiydi ve bahçede ona engel olduğum için eminim ki ona karşı dolmuştu. Peşinden gidip gitmemek arasında kalmıştım ama Tae'nin yapabileceklerini hayal edemiyordum. Yatağımdan kalktığımda tedirgindim çünkü bu oda evin en güvenli yeriydi benim için. Ne zaman dışarı çıkacak olsam kötü şeylerle karşılaşıyordum. Koridorda hızlı adımlarımla ilerleyerek üvey annemin yanındaki Jungkook'a yetişmeye çalışıyordum ki aralık kapının arkasından gelen konuşmalarla bedenimin donup kaldığı gibi kanım da donmuştu. Kapının pervazına yaslanıp içeriye doğru baktığımda bacaklarımın güçsüz düştüğünü hissettim. Jungkook sandalyesinde oturan üvey annemin dizlerine bacaklarını yaslamış yalnızca boxerıyla duruyordu. Aldığı zevkten mi soğuktan mı ya da korkudan mı bilemem ama bedeni titriyordu. Üvey annemin elleri onun teninde gezindikçe dayanma sınırım zorlanırken Jungkook'un vücudunun büyüleyiciliğiyle bir an ben de kendimi kaybedeceğimi sandım. Yüzünün, ruhunun, gülümsemesinin, aklınıza gelebilecek her şeyinin güzelliği gibi yıllar içerisinde nasıl değiştiğini göremediğim vücudu da güzelleşmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Blood, Sweat & Tears
Фанфик[Tamamlandı] Bana ilk gülümsediğinde 4 yaşındaydı. Benim gerçeklerle tanıştığım yaştaydı. Annemin ölüsünü gördüğüm yaştaydı. Kaşlarımı çatıp yüzümü ona yaklaştırdığımda bile yüzündeki gülümseme silinmemişti. Başımı eğip ciddi görünmeye çalışarak sor...