İnsan zeka oyunu oynamaya kalkışınca gerçeklerden biraz uzaklaşabiliyor. Fener yakıcılarından söz ederken tamamen doğru şeyler söylemiyordum. Gezegenimizi tanımayanlara bu konuda yanlış bilgiler vermiş olabilirim. İnsanlar yeryüzünde pek az yer tutarlar. Yeryüzündeki iki milyar kişi, bir mitingi dinlermiş gibi, sıkışık durumda ayakta dursalardı uzunluğu ve genişliği yirmi millik olan bir alan kaplamış olurlardı. Bütün insanları Pasifik' teki küçük bir adaya, üst üste sığdırabilirdiniz.
Kuşkusuz büyükler böyle bir şeye inanmazlar. Yeryüzünde çok fazla yer kapladıklarını düşünürler. Kendilerini boabap ağaçları kadar önemli zannederler. Onlara kendi hesaplarıyla önerin. Rakamlara bayıldıkları için bu onları memnun eder. Fakat siz bu işle ilgilenip zamanınızı boşa harcamayın. Bu çok gereksiz. Bana güveniniz var, biliyorum.
Küçük Prens, dünyaya varıp da kimseyi göremeyince çok şaşırdı. Tam da yanlış gezegene geldiğinden korkmaya başlamıştı ki kumda, ay ışığı renginde bir halkanın kımıldadığını gördü. Sonra bunun bir yılan olduğunu anladı. Ona kibarca,
"İyi geceler!" dedi.
"İyi geceler!"
"Hangi gezegene düştüm acaba?"
"Dünyaya, Afrika'ya..."
"Öyle mi? Peki, dünyada kimse yok mu?"
"Burası bir çöl. Çöllerde hiç kimse olmaz. Dünya çok büyüktür."
Küçük Prens bir taşın üstüne oturdu ve gökyüzüne baktı.
"Kendi kendime hep şunu sorarım," dedi. "Acaba yıldızlar, günün birinde herkes kendi yıldızını bulsun diye mi yanıyorlar? Benim gezegenime bak. Tam üstümüzde, ama öyle uzak ki..."
"Güzel bir gezegen... Buraya ne yapmaya geldin?"
"Bir çiçekle başım dertte."
"Ya!" dedi yılan.
Bir süre ikisi de sustu. Sonunda Küçük Prens konuştu:
"Bu insanlar nerede? Çölde biraz yalnız hissettim..."
Yılan bu söz üzerine,
"İnsanların arasdında da yalnızlık duyabilir insan," dedi.
Küçük Prens, yılana uzun uzun baktı. Sonunda,
"Çok tuhaf bir hayvansın," dedi. "Parmağım gibi inceciksin..."
"Fakat bir kralın parmağından daha güçlüyüm."
Küçük Prens gülümsedi.
"Fazla güçlü olamazsın. Ayakların bile yok... Hiçbir yere bile gidemezsin," dedi.
"Seni bir geminin götüreceğinden daha uzaklara götürebilirim."
Küçük Prens' in ayak bileğine altın bir bilezik gibi dolandı. Sonra konuşmasına devam etti:
"Dokunduğum insanı çıktığı yere, toprağa geri yollarım. Fakat sen iyi birisin ve bir yıldızdan geliyorsun."
Küçük Prens, hiç sesini çıkarmadı. Yılan:
"Şu kaya kadar sert dünyada, böylesine güçsüz olduğun için acıyorum sana," dedi. "Günün birinde, gezegenini çok özlersen sana yardım edebilirim. Hem ben..."
Küçük Prens:
"Ah!" dedi. "Çok iyi anladım, ama neden hep böyle gizemli konuşuyorsun?"
"Bütün gizemleri çözerim ben."
Sonra ikisi de sustu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Prens - The Little Prince / Türkçe
FantasiaKüçük Prens (Fransızca ''Le Petit Prince'') Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry 'nin en ünlü romanı. 1943'te yayımlanmıştır. RomanNew York'ta bir otel odasında yazılmıştır. Kitapta Exupéry'nin çizimleri de bulunur. Dünya çapında çok oku...