*Bölüm 1

139 18 20
                                    

🌈💫💫💫🌈
Yankı Bade Soyaner

Hiç kimse dünyaya dört dörtlük gelmez. Mutlaka bir kusur ile doğarız. Ya fiziki ya da ruhânî...
Kimisinin annesi kimisinin babası yoktur. Bu ruhânîdir. Fiziki olarak da ya bir kolumuz, ya bir bacağımız... Ya da bir çeşit engel...

Ben Yankı Bade Soyaner...
Kimisi Yankı der ,kimisi Bade Ama ben en çok Yankı' yı severim. Çünkü ...... çünküsünü bende bilmiyorum.

Okuldan eve giderken Yağmur ile konuşur hiç susamayız. Çünkü ne yazık ki ayrı sınıflarda idik. Müdüre ne kadar yalvarsak da bizi aynı sınıfa vermemişti. Yok efendim biz hep konuşur dersin huzurunu bozuyormuşuz, yok efendim öğretmeni dinlemiyormuşuz. Bla bla bla...
Normalde biz Yağmur ile aynı sınıftaydık. Sonra öğretmenler bizi çok şikayet edince müdür akıllanalım diye sınıflarımızı ayırmıştı. İkimizde lise üçe gidiyoruz. Ama benim derslerim Yağmur'a göre biraz daha iyidir. Benim sayısal derslerim çok iyidir. Çünkü ben soru çözünce sorunlarımı unutur ve de kelimelerin ifadesiz olduğunu anlarım.Onların hiçbir anlamının olmadığının kendime kanıtlarım. Şimdi diyorsunuz ki bu kız nasıl matematiği, fiziği ya da başka sayısal dersleri sever. Doğru, herkes matematiği çözmeye gelemez. Hatta kimisi sayılardan bile nefret eder. Ama renkler ve zevkler tartışılmaz. Ama ben o her okulda olan inek öğrencilerden değilim. Dedim ya Yağmurla bizi ayrı sınıflara bu yüzden koydular. Biz daha çok çalışalım. O ışığı görelim diye.

Yağmur ile konuşa konuşa AYRI sınıflarımıza gittik. Ders başlamıştı ve benim canım çok sıkılmıştı. Yağmursuz dersin hiç bir tadı yoktu. Ne yapar eder soğuk esprileriyle beni güldürürdü. Bu hayatta beni güldürebilen bir tek Yağmur vardı zaten. Annem ve babam desen...

Orası meçhul.

Ders edebiyattı ve hiç çekilmez olurdu. Çünkü Nilgün hoca o konudan o konuya atlardı. Mesela bir konu anlatırken bir anısını hatırlar ve ne yapar eder o konuyu anlattığı anısına bağlardı. Nihayetinde ders bittiğinde koşar adımlarla Yağmur'un sınıfına ilerledim. Sınıfta tek tük öğrenci vardı. Çünkü bu lise devlet lisesiydi ve çoğu bir zaman sonra ya okulu bırakır ya okuldan atılır ya da burs kazanıp özel okula giderdi. Bu okulda filmlerdeki gibi fazla serseri tip yok. Hepsi kendi hallerinde, arada kavga olsada hepsi eften püftendir. Yağmur'un
yanına vardığımda tırnağındaki ojeye garip garip bakıyordu.
"Lan kanka tırnağın mı öldü? Hemen ambulans çağırmalıyız. Bu tırnağa daha çok oje sürülecekti. Vah, vah! "
Yalandan dizlerimi döver gibi yaptım. O hep süsüne düşkündü. O ilgiyi severdi ben ise aksine gizlenmeyi.
"Ya dalga geçmesene be ! Zaten moralim bozuk. "
"Noldu ? Ne yaptılar benim canım, bitanem, ponçiğim, çukulatam gibi kankama?" "Ne olucak o Selin karısı bana sözlüden 0 verdi. Neymiş küçücük bir işlem hatasından sözlüme sıfır verdi. Zaten gıcıktım. Hepten gıcık oldum. Sabah sabah yine tüm enerjimi çekti ya."
Selin hocayı çok severdim, matematik öğretmeni ama branşı fizik.
"Bitti mi ? Biraz nefes alsaydın ya, hani biz insanlar ihtiyaç duyarız yaşamak için."
"Neyse ya hadi gidip kantinden karam alalım."
"Tamam hadi gidelim kanka."
Kantine gidip ikişer tane karam ve su alıp dışarı çıktık.
"Günaydın" Yine Yağmur'un eski sevgilisi Serkan gelip "ı '' ları uzatarak günaydın demesiyle günümüz başlamıştı. Yağmur ile konuşma çabasına girse de Yağmur onunla konuşmazdı. Çünkü Serkan ona "Seni seviyorum" diyip ve 1 hafta kadar çıktıktan sonra ve Yağmur onu bir kızla yakalayınca bir daha konuşmadı. Serkan çok özür diledi ama nafileydi. Yağmur inadı inat kızdır.
"Git şuradan Serkan yüzünü bile görmek istemiyorum. "
"Yağmur nolur böyle yapma kaç kere özür diledim, beni affet diye her gün en sevdiğin şeyleri yaptım."
"Ya sen kıt beyinli misin ? Yoksa anlamak mı istemiyorsun ?
De-fol."
"Ben sensiz kalamam ki."
"Neyine kalamazsın? Biz seninle bir ay bile çıkmadık. Bir haftada aşık olamazsın ya! "
"Ama seni seviyorum. "
"Eeehh yetti be kız istemiyo işte neden ısrar ediyosun? "
Çok sıkmıştı artık bu konunun kapanması gerekiyordu.
"Tamam sen kazandın. Ama şunu bil ki beni çok ararsın. "
"He he ondan."
Bozulan keyfimizle bir de üstüne zil çalınca oturduğumuz banktan kalktık. Ve sınıflara doğru yol aldık.
Öğle arası geldiğinde yemekhaneye inmiştik. Yemeklerimizi alıp her zamanki masamızda yemek yerken nöbetçi öğrenci bizim masamıza geldi.
"Bade müdür seni odasına çağırıyor."
"Neden çağırıyor? "
"Bilmiyorum müdür bana "git Yankı Bade Soyaner'i çağır. " dedi. "
"Tamam ben giderim birazdan. "
Yağmur hiç susar mı ?
"Kız kanka yine hangi hocayı deli ettin ? Bensizliğe dayanamadın dimi kanka hocayı delirtip disiplinlik oldun. "
"Bende bilmiyom ki. Acaba hangisini ettim? Neyse ben kaçar. "
Müdürün kapısını tıklattım. Ve
müdürün otoriter " Gir " sesi geldi.
"Otur bakalım Bade."
"Noldu hocam ?"
"Geçen ay olan bursluluk sınavını hatırlıyorsun değil mi? "
"Evet hatırlıyorum hocam. Noldu ki ?"
"O bursluluk sınavını bizim okuldan sen kazanmışsın."
Bu Özel Soyer Koleji'nin bursluluk sınavıydı. Ve ben kazanmıştım.

Yorum ve oylarınızı bekliyorum...

Asıl OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin