*Bölüm 2

68 14 15
                                    

Bir ressamın attığı çizik rastgele değildir. İçerisinde bir sürü anlam içerir. Bir miktar sevgi, bir miktar hüzün ve bir miktar da korkuyu kapsar.
O anki ruh haline bağlıdır miktarları...

Müdürün odasından çıkar çıkmaz Yağmur'un yanına gittim. Ve sınıfta onu bulunca direk sarıldım. Sorgusuz sualsiz o da bana sarıldı. Çünkü biz birbirimizin olmayan kardeşleriydik. Kardeş olmamız için kan bağı olmasına hiç gerek yoktu. Ayrıldıktan sonra "Noldu neden çağırmış seni müdür? "
"Hazır mısın? Söylüyorum."
"Çatlatma da söyle hadi."
"Özel Soyer Koleji' nin bursunu kazanmışım." Önce çığlık attı, sonra da omuzları düştü.
"Niye üzüldün kanka? "
"E sen gitcen burdan ben tek kalacağım."
Düşündüm, tarttım ve hiçbir cevap bulamadım.
"Ben burasını hiç düşünmemiştim yaa."
Bunu ben hiç düşünmemiştim. Bu benim istediğim bir okuldu ama Yağmur da en sevdiğim arkadaşımdı.
"Sende bursluluk sınavına gir. Bir ay sonra yeniden başlayacak sınavları."
" Ya kanka benim derslerim kötü biliyon zaten. Nasıl düzelteceğim?"
"Hayır o kadar da kötü değil ben sana hafta sonları falan yardım ederim. Sen de burs kazanıp Özel Soyer Kolejine gelirsin."
"Ben bile kendimden emin değilken sen nasıl bu kadar emin oluyorsun benden yaa? "
"Çünkü sen istediğini yapabilecek bir kapasite var ve sen bunu kullanmıyorsun. Bu kapasitenin​ birazını kullanırsan sen de istediğini elde edeceksin aslında."
Zil çaldığında sınıfıma gittim ve ders boyu bunu düşünerek hem sevindim hem de üzüldüm. Bir ara öğretmenin bir soru sormasıyla düşünmeye ara verdim.... Ve sonra devam ettim. Düşündüğüm şey ise benim o okula daha doğrusu koleje gittikten sonra ne yapacağım.
Birçok kolejde olan burslular hakkında kitap okumuştum ve burslu olanlarla dalga geçtiklerini görmüştüm. Ezik, burslu vb. kelimelerle dalga geçerlerdi. Ben en çok ise dışlanmaktan korkarım. En sevmediğim şeylerden biridir. Pazartesi günü okula başlayacaktım. Zaten okuldaki kaydım da silinmiş. Okul çıkışı Yağmur'un sınıfına gelip beklemeye başladım. Sonunda çıktığında eve doğru gitmeye başladık.
"Ne zaman başlıcan okula kanka?"
"Pazartesi günü işte. Kaydım o okulda artık. "
"Tamam o zaman sabahları karşılaşırız zaten. "
Bu arada da mahalleye gelmiştik. Aynı mahallede oturuyoruz.
"Hadi görüşürüz kanka."
"Görüşürüz."
Eve geldiğimde ev yine son 10 yıl olduğu gibi sessizdi. Artık alışmıştık bu sessizliğe. Ruhum ve ben sanki iki bedendik. Ruhum eve geldiğinde sıkılırdı. Ama ben okula gidip de
Yağmur'u gördüğümde mutlu olurum. Olmayan kardeşimdi ya o benim.

~°~°~°~

Pazartesi olduğunda yeni okuluma gitmek üzere kalktım. Lavaboya gittikten sonra dolabımdan bordo, üzerinde beyaz çizgi olan kaşağı ve altına siyah dar pantolonumu aldım.

 Lavaboya gittikten sonra dolabımdan bordo, üzerinde beyaz çizgi olan kaşağı ve altına siyah dar pantolonumu aldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Onları da giydikten sonra mutfağa gidip kahvaltı hazırlayıp onları yedim. Kaldırdıktan sonra evden çıktım. Yağmur görününce koşarak yanına gittim ve sımsıkı sarıldım.
"Günaydın. Naber ?"
" Günaydın. Okula gidiyordum bende. Yeni okuluma yani."
"Benden daha çok seveceğin kankan olmayacak tamam mı? "
"Tamam da zaten senden başkasını sevmem ki ben."
"Hadi git artık ilk günden geç kalma okula."
"Hadi bay bay."
Yeni okuluma geldiğimde yeni hayatımın ilk adımlarımı attım. Okula geldiğimde öyle kitaplardaki veya filmlerdeki gibi herkes tip tip yeni gelen öğrenciye bakmıyorlardı. Yani bu yönden rahattım. Herkes kendi halinde takılıyordu. Okul ise bizim okulun beş katı kadardı. Kocaman harflerle ÖZEL SOYER KOLEJİ yazıyordu.
yazıyordu. Ve okul muhteşem bir şeydi. Müdürün yanına gidip sınıfımı ve ders programını öğrendim. 11-C 'deydim. Sınıfa geldiğimde sınıfı süzdüm ve boş yer var mı diye baktım. Sınıf çok büyüktü ve sadece 20 kadar sıra vardı. Esmer bir kızın yanı boştu. O sıraya doğru ilerledim. Kız test çözüyordu, ayrıca matematik çözüyordu.
"Yanın boş mu? ''
Kız testinden gözünü ayırıp baktı.
"Evet." Dedi ve gülümsedi. Yanına oturdum ve ilk ders olan Edebiyat kitabını ve defterini çıkarttım. Zil çalınca sınıf dolmaya başladı. Öğretmen gelince kimse kalkmamıştı. Bu zaten beklediğim bir şeydi. Sonuçta özel okul değil mi ? Öğretmen yeni gelen öğrenciyi sorunca kendimi tanıttım.
"Adım Yankı Bade Soyaner. Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesinden geliyorum."
"Benim adım da Nesrin Çakır. Edebiyat öğretmeniyim."
Hoca derse başlayınca yanımdak esmer kıza döndüm.
"Adın ne? "
"Balın. Beni yanlış anlama ama burslu musun ?"
"Yok yanlış anlamadım. Evet bursluyum."
"Ama dikkat et bu okulda burslularla uğraşırlar, ddalga geçerler."
"Biliyorum. Genelde özel okullarda kendini üstün görenler, kendini farklı sanan insanlar vardır. Ama aksine iyi insanlarda vardır. Kendi halinde kimseyle uğraşmayanlar."
"Sanırım ben sonuncusuna giriyorum."
"Evet öylesin galiba."
Biz böyle konuşurken zil çalmış. Kimisi dışarı kimisi de sınıfta kalmayı tercih etmişti. Balın ile de kantine inmeyi tercih ettik. Sınıfa çıkınca sırama oturdum. Ve sıramın üstünde büyük harflerle BURSLU yazılmıştı.
"Kim yazdı bunu? " Diye bağırdım.
Arkadan ismini Simge diye bildiğim çakma sarışın bir kız;
"Ben yazdım. Ne yapacaksın?"
"Bunu yapacağım."
Kızın yanına gidip çakma sarı saçlarını elime dolayıp çekmeye başladım.
"Bırak saçımı be manyak mısın?"
"Evet manyağım var mı?"
Sınıfın hepsi pür dikkat beni izliyordu. Ama ben bu konuda hassastım. İnsanların durumlarıyla, dış görünüşleriyle ve ya aileleriyle dalga geçenlerden nefret ederim. Bir keresinde de eski okulumda annem yok diye dalga geçmişlerdi ve kızı komalık olacak kadar yapmıştım. Elimden zor almışlardı. Kız elimden kurtulduğunda önüme gelip "Sen görürsün." deyip dışarı çıktı. Sırama geçince Balın
"Şimdiden ufak ufak şakalara başlamışlar."
"Ben böyle insanları hiç sevmem. İnsanın maddi durumuyla ne bileyim yaşantısıyla, dış görünümüyle dalga geçenlerden nefret ederim. Ha bir de ailesiyle."
"Bu arada nerede yaşıyorsunuz?
Okula uzak mı yani?"
"Hayır fazla da uzak değil."

~°~°~°~

Eve gittiğimde ilk günümü geçirdim gözlerimin önünden. Babam olsaydı şuan o okulda burslu değil de normal bir şekilde okuyabilirdim. Eski hayatımda yine devlet lisesinde okurdum ama farklı bir şekilde mesela her gün babam beni okula bırakıp alırdı. Ben ne kadar ihtişamı gösterişi sevmesem de babam beni lüks arabasıyla bırakırdı. Ne kadar istemesem de...

Babam diyince gerçek olan değil üvey olan...

Gerçek babam ben doğmadan önce annemi terk etmiş. Annem de ben babasız kalmayayım diye lüksü ve gösterişi seven adamla evlenmiş. Annem ölünce de o da beni terk etti. Kim kendisinin olmayan çocuğa bakmak ister ki zaten.

~°~°~°~

Merhaba Canlarım Hikayeme Yorum Ve Oylarınızı Bekliyorum. Lütfen Hemen Okuyup Da Çıkmayın Alttaki Yıldıza Dokunursanız Çok Sevinirim. Belki De Kocaman Bir Aile Olabiliriz...

Asıl OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin