Yaklaşık 1 hafta hastanede kaldıktan sonra artık hastaneden çıkıyor . Hem o hem ben çok mutluyum . Çınar ın üzüldüğü tek şey yüzünde ki yanık izleri. Alya faciasınıda beklediğimden çabuk atlattı ve unuttu . Belki rüzgar tersine döner diye bir umut var artık kalbimin ufacık bir yerinde .Zaten umutlar tükenince biter her şey . Ben bunları düşünürken John bana "Niye babanla buraya kadar yoruldunuz " dedi . Bende ona " ne yorgunluğu seve seve " dedim ve ikimizde birbirimize tebessüm edip arabaya bindik.Aslında o "ne yorgunluğu seve seve " cümlesinin içinde " seninle olmak en güzel şey ben çok mutluyum " gizliydi.Babam önce John ve ailesini eve bırakalım sonra bizde eve gideriz dedi, bende onaylarcasına kafamı salladım . İlk olarak Çınarın kendi evine gittik ve onları bıraktık . Haliyle artık Murat amcada onlarda kalıcak çünkü evi kül oldu . Çınar arabadan indi ve bana el salladı ,ben de ona . Onun bu durumuna çok üzülsemde bugün hayatımın en güzel günlerinden biri oldu .Daha sonra bende babamla eve döndüm . Bu adam benim her şeyim ya . beni kırmayıp işi olduğu halde hastaneye kadar gittik.Çınar yarın okula gelicek . Okulda bir şey olurda her şey eskiye dönerse nolucak diye korkmuyor değilim aslında . Şimdi odama çıkıp biraz telefonumla oyalanıp aklımdan bu düşünceleri çıkarsam iyi olucak . Odama girince kendimi huzurlu hissediyorum . Telefonum yatağın üzerinde ve ışığı yanıp sönüyor . Mesaj gelmiş galiba .Ama hiç merak etmiyorum çünkü genelde mağazalardan gelen mesajlar oluyor . Gidip bir duş alsam iyi olucak diyip odamdan çıkıp banyoya girdim . Evet ,duş aldıktan sonra biraz kendime geldim odama girdim ve uzerimi giyindim .Saclarımı kurularken telefonum titremeye başladı . Saç kurutma makinesini kapatıp gelen indirim mesajlarına bakmaya karar verdim . Ama telefonu elime aldığımda donup kaldım .Çünkü gelen mesajlar Çınar dan mış. O kadar heyecan yaptım ki mesajları açmaya elim gitmiyor . Sonunda açtım ve bir heyecan okuyorum . Bu çocuk cok tatlı ya .Mesaj tam olarak şu :
" Pıtırcık beni bu zor günlerimde yalnız bırakmadığın için sana minnettarım , teşekkür ederim her şey için . YARIN OKULDA GÖRÜŞÜRÜZ :D "
Bir dakika yanlış mı okuyorum yoksa orda gerçekten "pıtırcık" mı dedi . Evet aynı mesajı 20 kez okudum ve artık orda "pıtırcık" yazdığından eminim. Bana ilk kez o mesaj attı . Şaşırdım ama şimdi ne yazmalıyım ? Ne demeliyim ? O beni arkadaşı olarak görüyor sonuçta ne çok samimi ne de çok soğuk bir şey yazamam . En iyisi şöyle demek :
" Tekrar bır kez daha olduğu gibi hiç bir önemi yok sen iyisin ya o yeter . YARIN GÖRÜŞÜRÜZ :D "
Bu mesajı göderdiğime hala inanamıyorum . Acaba ne düşünür ? Şu hayatta en çok onun düşündüklerini bilmeyi isteryorum . Ama bu imkansız maalesef .
Annem , Bade uyu artık çok yoruldun yarında okul var zaten diye seslendi. Ben de hemen yatıcağımı söyledim ama bu heyecanla uyuyabilir miyim bilemiyorum tabi. Kalbim öyle hızlı ve şiddetli atıyor ki nabzımı parmak uçlarımdan sayabilirim . Şimdi ışıklar södü herkes yattı hatta belki rüya görüyorlar ama ben hala yatakta bir otarafa bi bu tarafa dönüp duruyorum . Ya uyumam lazım biliyorum ama bedenim beni dinlemiyor .Eğer uyuyamazsam yarın göz altlarım şişer diye korkuyorum . Okulda zombi gibi dolaşma fikri hiç hoş gelmiyor . Oda da bir şey yanıp sönüyor .Yanıp sönen şeyin telefonumun bildirim ışığı olması beni tekrardan bir strese sokuyor tabi. Bu sefer gelen mesaj Beste den ama . Hem üzüldüm hem sevindim mesaj atmasına . Şuan bir şok daha geçiriyorum . Çünkü Beste nin attığı mesajda Aybars ın ona mesaj attığı ve yaklaşık 1 saattir konuştukları yazıyor . Bugün her ikimiz içinde özel bir gün oldu bu yüzden . Lina ya bu günü ilk mesaj atma günü ilan ettiğimi ve olanları anlattım . Bugün güzeldi gerçekten her şeyiyle çok güzeldi. Rüzgar belki herkes için tersine dönmüştü . Umarım fırtınaya dönüşüp herkesi bir tarafa savurmaz .
Voteleyin yeni bölüm gelsin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALLER PARİS
Novela Juvenil"Sana seni anlatan bir kitap yazacak olsam eminim ki bunu Paris de yapardım Ve muhtemelen bu yazıda kitabın Tam ortasına denk gelirdi. Yani demem o ki , yine kitabın ortasından konuşurdum sana..."