İnsanlar yaşıyor. Acılarıyla, kayıplarıyla, kazandıklarıyla,aşklarıyla..
Acılar büyük, yaralar derin. Kimse görmeden kıvranıyorum. İçimde savaşlar verirken kalbim ağrıyor. Çaresizlik nedir anladığım zaman çok oluyor. Bedenim, ruhum acı çekmeye öylesine alışmış ki iyi olmak iyi gelmiyor artık. Kollarımdaki, bacaklarımdaki her çizikte birer acı var. Hayatım öylesine zor bir hal aldı.
Çoğu kişi yatmadan önce iyilikleri, mutlulukları, gelecekteki güzel günleri için dua eder. Ben ise ölümü istiyorum. Bu bir tercih meselesidir.
Araba aniden durdu. Başımı kaldırıp camdan baktım. Koskocaman bir yurt. Acılarımın burada azalacağını söylediler. Umutsuzdum. Her zamankinden daha umutsuz. Yanında güçlü hissettiğim kadın artık yoktu. Yaşadığım şehirde lanet bir virüs salgını başlamıştı. Virüse yakalananlar şehirde kalıp ölüme terk ediliyorlardı. Kontrolden geçip güvenli olduğu tespit edilenler ise benim gibi buraya getiriliyordu.
Arabadan inmem için iki muhafız kapıyı açtı. Ellerimden tutup dışarı çektiler. Ne olduğunun farkında olamıyordum. Bilincim yerinde değildi. Ağlamak için bile zamanım yoktu. Annemin o geceki çığlıklarını unutamıyordum. Güçlü gülümseyişini silemiyordum aklımdan.
Ana kapıdan geçip merdivenlerden çıktık. Beni odamın önüne kadar getirip kayboldular. Uyuşuk bir şekilde kapıyı açıp içeri girdim. Sanırım bavullarımı arkadan getireceklerdi. Oda fena sayılmazdı. Temiz ve güneş alıyordu. Hoş, seçim yapma gibi bir lüksüm yoktu.
Yatağa oturdum. Karşıdaki duvara boş gözlerle bakıyordum. Yaşadıklarım saçmaydı. Her şey canımı yakıyordu. Annemin de canı yanıyordu. Belki daha hızlı ölmeleri için işkence bile ediyorlardı. Beynimi hepsinden uzaklaştırıp uyumaya çalıştım.
Beni uyandıran kapı sesi oldu. Uyuşuk bir şekilde kapıyı açtım. Karşımda iki muhafız duruyordu '' Bayan Kelly herkesi toplantı salonunda bekliyor'' Bayan Kelly kimdi? Ne toplantısıydı? Kafamı salladım. Onları takip etmeye başladım. Ne konuşabilirlerdi ki? Buradaki kurallar mı? Eğer öyleyse o virüse yakalanıp ölmeyi tercih ederdim.
Az sonra asansörün önüne geldik. Asansörün içi genişti. Beş altı kişi alabilecek kadar geniş.Sonunda gelmiştik. Toplantı salonu mu? Burası fazla sıkıcıydı.
Işıklar söndü. Herkes sustu. Ve birden ışıklar tekrar açıldı. Sahnede beş kişi vardı. Üçü kadın ikisi erkek. Kadınlardan ikisi yaşlıydı. Biri genç ve bakımlıydı. Erkekler ise genç ve yakışıklıydı. Yaşlı kadın konuşmaya başladı. '' Selamlar olsun hepinize. Zor bir durum yaşıyorsunuz. Farkındayız. Sizinle burada bulunuyoruz çünkü iyi olmanızı istiyoruz. Ben Bayan Kelly. Bu yurdun müdürüyüm. Ve bu da Sally, yardımcım'' dedi yanındaki yaşlı bayanı göstererek. Daha sonra diğer genç kadını gösterdi ve onun bize yardımcı olacak olan bir rehber olduğunu söyledi. Adının Miley olduğunu da ekledi. Sonra erkekleri tanıtmaya geçti. Yanındaki genci işaret etti ve adının Sam olduğunu söyledi. Sam sarı saçlı yeşil gözlü, her kızın arzulayacağı türden bir erkekti. Biraz çılgın gibiydi.
En son olarak diğer genç erkeği tanıttı. O eğitmenimizmiş olacakmış. Gözleri muhteşem bir kahverengiydi. Kahve saçları vardı.Kumral fakat mükemmeldi. Bir ara göz göze geldik. Kalbimde o an bir şeyler oldu. Pır pır etti. O kadar acımı unutturmuştu sanki. Bu ilginçti. Fazlasıyla ilginçti..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Robyn
Tienerfictieİnsanlar güvenmek ister. Güvenmek, inanmak, sevmek ve sevilmek. Bunların hepsinin bir arada olması mümkün mü? Yoksa değil mi? Acılara alışmış bir ruh mutlu olabilir mi? Ya da acıya alıştığı için sadece suskun mu durabilir? İşte şimdi hepsini yaşaya...