5.Bölüm

1.5K 41 2
                                    

          

Ferhat'ı ittirip,

"Ne yapıyorsun? Ferhat ne yapıyorsun? Niye öptün beni? Niye öpüyorsun?" Ağlayarak sordum. Cevap vermeyince,

"Niye öpüyorsun beni Ferhat? Niye?" Ferhat'a bakıp, "Söyle niye? Bu evlilik hani sadece kâğıt üstünde olacaktı. Hani sadece bizim imzalarımız yan yana duracaktı, bu Ne? Niye öpüyorsun beni?" Üzerimde ki kabanımı çıkarırken,

"Ne yapıyorsun?" Deyip çıkardığım kabanımı kanepeye fırlattım.

"Sen beni Hastaneye de özellikle götürdün, ben anlamıyor muyum? Esra içinmiş, Esra için değil mi? Yalan. Sen hepsini planladın tıpkı benim abimin Cem Çınar olduğunu öğrendikten sonra benimle evlendiğin gibi. Tıpkı benim o gelinlikçiden kaçmama izin verdiğin gibi. İyiliksiz altında beni Hastaneye götürüyorsun, niye? Sinan'ın evli olduğunu gözlerimle göreyim diye. Acı çektiriyorsun bana vicdansız" nefes alıp, " Niye? Çünkü esir ettiğin yetmedi patron kim onu göstermeye çalışıyorsun. Aslan terbiye ediyorsun aklınca. Ferhat, sen benim sahibim olamazsın" başını olumsuz anlamda sallayıp, "olamayacaksın. Beni kendine benzetemeyeceksin. Ben hayatımda sadece âşık olduğum insanı öptüm. Öpmem, sende öpme. Kalpsiz olabilirsin, cani olabilirsin ama hayvan olma. Olma!" Balkonun kapısını açıp dışarı çıktım. Elimin tersiyle dudağımı sildim. Evet, âşık olduğum adamı öpmüştüm. Pişman mıyım çok, beni karısıyla aldatmıştı. Bir süre balkonda durup kapıyı açık bırakıp kanepeye oturdum. Ferhat'ın banyodan çıktığını görünce bakışlarımı ona çevirdim. Önümde durup,

"Kusura bakma" Deyip odadan çıktı. Başımı havaya kaldırıp 'Allah'ım sen bana yardım et' dedim. Kanepenin kenarında duran çantama uzanıp aldım. İçinden telefonumu çıkarıp Ebru'nun numarasını çevirip kulağıma götürdüm. Ebru açar açmaz,

"Kuzum iyi misin?" Diye sordu. Ağlayarak,

"İyi değilim Ebru" Dedim.

"Aslıcım ne oldu? Korkutma beni sesin hiç iyi gelmiyor." Dedi.

"Ebru hiç iyi değilim dayanamıyorum. Buraya gelir misin?" Diye sordum.

"Tamam canım" Deyip kapattı. Kalkıp üzerime kot pantolon, beyaz askılı tshirt ve vizon renginde dizlerimde olan hırkayı üzerime geçirdim. Saçlarımı topuz yapıp banyodan çıktım. Sehpanın üzerinde duran boş bardağa su doldurup içtim. Kapı çalınınca,

"Gel" Dedim. Hülya telaşla içeriye girip,

"Gelin hanım, yeter hanım sizi çağırıyor." Dedi.

"Niye?" Diye sordum.

"Söylemedi."

"Şu an müsait değilim arkadaşım gelecek. Söyle yeter hanıma sabah ne diyecekse der." Dedim. Bir de yeter hanımı şu an çekemezdim.

"Çok acilmiş hemen dedi" dediğinde,

"Anlatamıyor muyum? Müsait değilim, arkadaşım gelecek vaktim yok." Dedim.

"Ben gitsem kendi gelip alır sizi, çok acil dedi. Çok acil." Cevap vermeyip yerimden kalkıp başımı salladım. Hülya önden ilerliyordu. Evden çıkıp bahçeye yönelince şaşırmıştım açıkçası. Hülya depoya benzer bir kapıdan içeriye girdi. Etrafıma bakıp bende girdim. Merdivenlerden inince Gülsümün bağırışını duydum. Hemen içeriye girip,

"Gülsüm" Dedim. Yeter hanım yanıma gelip,

"Gelinim yetiş yetiş durum çok fena. Hadi doğurt gülsümü." Dedi.

SİYAH BEYAZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin