vier

170 22 0
                                    

Yemek yerken üzerimde hissetiğim bakışlar beni geriyordu. Konuşmalara dahil olamıyordum. O da konuşmuyordu zaten, yemeğe odaklanmıştım. Sessizlik olduğunda kalın sesi duyup kafamı kaldırmış, kulaklarımı açmıştım.

"Öncelike, sizinle çalışmayı çok isterim. Dans ettiğinizi biliyorum. Bizde giyim üzerine çalışan bir şirketiz. Sizin bizim modelimiz olmanızı istiyorum. Bu biraz garip bir iş yemeği olduğundan beklentiniz yüksek olabilir ama diyebileceğim tek şey bu. Bizim tasarımımız olan kıyafetleri giyecek ve poz vereceksiniz. Para konusunda da, özel olduğunuz için iyi bir miktar vereceğim. Ah bu konuları böyle konuşmayı pek sevmem." Konuşması beni germişti. Kabul etmek istememiştim. Son dediği cümle ise az da olsa rahatlamamı sağlamıştı. Böyle bir yerde konuşmak uygun olmazdı.

Bay Lee konuşmaya başladığında dağılmış olan dikkatimi ona vermiştim. "Özle olarak bunu daha sonra konuşmamız daha uygun olur, Bay Kim. Ne düşünüyorsunuz Bay Jung?"

Kafalarını bana çevirmiş cevap bekleyen üç kişiye bakmıştım teker teker.

"Düşüneceğim. Yani dans etmeyip poz verecek olmam benim için garip bir şey."  Sona doğru güldüğümde diğerleri gerilmişti.

"Sizin alanınınız olmadığını biliyoruz ama Bay Kim sizi gerçekten beğeniyor. Kabul etmek zorunda değilsiniz. Sizinle çalışmayı çok isteriz." Samimi bir gülüş veren Bayan Shin, Bay Kim'in minettar bakışlarını almıştı.

O an gerçekten kabul etmem gerektiğini düşündüm. Ani kararlarımın beni pişman edeceğini düşündüğümden tekrar söze başladım.

"Düşüneceğim. En kısa zaman da karar vereceğim." Dediğimde ayaklanmıştık.

"Bay Kim ve Bayan Shin, yemek için teşekkürler." Bay Lee'nin dediklerinden sonra eğilmiş ve kapıya doğru yürümeye başlamıştık.

°°

°Taehyung°

Şirkete geldiğimden beri kafamı kaldırmadan iş yaptığımdan gözlerim ağrımıştı.

Dün düşünmekten pek uyuyamamıştım. İç sesim kabul etmeyeceğini söyleyip duruyordu. Geçen her dakika bende ona inanmaya başlıyordum.

"Ne ara bu kadar iş birikti ki?" Kendi kendime söylenmeye başladığımda kapı çalınmıştı.

"Gir." İçeriye elinde kahve ile Bayan Shin girdiğinde kafamı geri bilgisayara indirmiştim.

"Kahve iyi gelir diye düşündüm. Ayrıca biraz mola vermelisin." Kahveyi masama koyup tekrar kapıya doğru adımlamıştı.

"Ara verirsem uyuya kalırım." Dediğimde kötü bakışlar atmıştı.  Bende omzumu silktiğimde selam verip çıkmıştı.

Kahveden bir kaç yudum alıp gözlüğümü çıkartıp gözlerimi ellerimle ovuşturmuştum.

Saçlarımı geriye atıp gözlüğünü yerine takıp işime geri dönmüştüm. Bir gün evde kalmıştım ve bu kadar iş birikmişti. Çalışanlara boşuna mı para veriyordum diye düşünmeden edemedim.

"Saçmala Taehyung." Kendime kızdığımda yine kapı çalınmıştı. Bir şey dememiş bıkkınlıkla açılmasını beklemiştim.

Bayan Shin, acele ile girdiğinde kaşlarım havalanmıştı. "Jung Hoseok şu an burada. Seninle görüşmek istiyormuş." Gözlerimi pörtletmiş öylece baka kalmıştım. Heyecanla söylediği cümleler beynimde yankı yapmıştı.

Beynimde bombalar patlamaya başlamıştı bile. "Tamam gelsin." Donuk  bir ifade ile söylediğimde çabucak kafa sallayıp çıkmıştı.

Bende gelmesini beklemiştim. Saatler geçmişti sanki. Bir ara terler döktüğümden yüzümü yıkayıp tekrar yerime dönmüştüm bile.

Sonunda kapı tıklatıldığında gir komutunu verip girmesini beklemiştim.

İçeri giren Hoseok'un her bir bölgesini incelemiştim. Giydiği salaş kıyafetler öyle yakışıyordu ki. Ona böyle bir teklifi neden yaptığımı açıklıyordu. Bana yaklaştığında ayaklanmış ve el sıkışmıştık.

"Yanlış bir zamanda geldim sanırım. İşleriniz yoğun olmalı." Otururken söyledikleri kaşlarımın çatılmasını sağlamıştı. Gelmesi için ona her şeyimi verirdim.

"Hayır. Sizin için her zaman müsaitim. Çok beklettiler sizi sanırım. Üzgünüm." Daha sonra kesinlike bir kaç çalışanı azarlayacaktım. Direkt odama gönderebilirlerdi.

Dediğim şeyler kaşlarını havalandırmıştı.
"Öyleyse ben konuya gireyim." Başımı sallayıp masum olmayan bakışlarımla onu süzmeye devam etmiştim. Kendimi durduramıyordum. Karşımda öylece oturması bile beni etkiliyordu.

Gözlerini yüzümde gezdirip gözlerime çıkardığında bende onun gözlerine bakıyordum. İkimizde susmuştuk. İçim huzur dolmuştu o an. Daha sonra  Hoseok gözlerini benden çekip söze başlamıştı.

"Bay Kim. Sizinle çalışmayı kabul ediyorum."

Kulaklarım yanlış mı duyuyordu diye düşündüm. Gözleri öyle kararlı bakıyordu ki. Gerçek olduğunu anlamıştım.

Fancy || VHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin