sieben

156 17 0
                                    


Taehyung

Gözlerimi yavaşça açtığımda odamda olduğumu görmek gülümsememi sağlamıştı.

Uykumu güzelce almıştım. Yorganı üzerimden atıp ayaklarımı yere indirdim. Yatağın kenarında bulunan ev terliklerimi giyip ayağa kalkmıştım.

Havanın karanlık olduğunu gördüğümde hangi günde olduğumu sorgulamıştım. Daha sonra aklıma bu sabaha karşı yattığım geldi.

Odamda gözümü gezdirip telefonumu nereye koyduğumu hatırlamaya çalışıyordum. Aklıma ceketimin içine koyduğum geldiğinde yatağın yanında ve yerde olan ceketi elime alıp sağ cebine elimi daldırdım. Telefonumu hissettiğimde çabucak elime alıp. Geceliğimin cebine attım.

Savsak adımlarla kapıya doğru ilerliyordum. Bu sabah yüzümü yıkamayacaktım. Bugün işe gitmeyecek olmam büyük bir rol oynuyordu. Zaten oldum olası yüzümü yıkamayı sevmezdim.

Tırabzandan tutunarak merdivenlerden indim. Mutfağa girip dolabın içine göz gezdirdiğimde ihtiyacım olan her şeyin orada olduğunu görmek beni güldürmüştü.

Uzun zamandır yapamadığım kahvaltıyı şimdi yapacaktım.

°°°

Hoseok

Bir kaç gündür yeni koreografı üzerinde çalıştığımdan yoruluyordum. Bir şeyler yapmaya da pek vaktim yoktu.

Sabah odamın içinde yankılanan melodi ile gozlerimi açmak zorunda kalmıştım. Elimi yatağın yanındaki komidinin üzerine uzattığımda telefona dair bir şey yoktu.

Yatakta oturur pozisyona gelip etrafta gözümü gezdirdim. Gözlerimi hala tam açamamamıştım. Yavaşça yataktan kalktım. Odanın ortasında dikilmeye başladığımda gözüme yatağımın karşısındaki bilgisayar masasının üstünde duran telefonum çarpmıştı. Ben bulana kadar çoktan susmuştu.

Yavaşça adımlayıp telefonumu elime alıp kimin aradığına baktım; Bay Lee yazısını gördüğümde gözlerimi devirdim. Beni uyandırmaya bayılıyordu(!).

Yatağın ucuna gidip oturduktan sonra telefonun şifresini girip açılmasını sağladıktan sonra geri ara tuşuna basarak Bay Lee'yi aramıştım.

Çalar çalmaz açtığında bu benim kaşlarımı çatmamı sağlamıştı.

"Hoseok! Yine mi uyuyordun?" Azarlar bir şekilde konuştuğunda bedenimi arkaya doğru bırakarak yatar pozisyona geldim.

"Başka ne yapabilirim ki. Tabikide uyuyordum. Senin yüzünden de uyandım." Söylediklerimi takmadan boğazını temizleyip başka bir konuya geçti.

"Bugün bir işin yoksa yanıma gel. Önce kahvaltı yaparız. Sonrada bir şeyler konuşuruz." Kaşlarımı çatıp dediklerini düşündüm. Yine ne planlıyordu bu adam?

"Ne konuşacağız?"

"İşlerin hakkında." Hah! İşlerimmiş! Sanki benim 10 tane işim vardı da. Onu konuşacaktık.

Dergi bilmem nesi için arayan şirket hala benimle iletişime geçmemişti. Her aklıma geldiğinde sinirleniyordum. Oraya gidip o kadar imza atmıştım ama halâ beni aramamışlardı. Sinirle cevap verdim, karşı hattaki sevgili menejerime;

"Benim bir tane isim var, Cho." Derin bir nefes almıştı. Hadi ama ben doğruları söylüyordum.

Tamam işimi severek yapıyordum ama o şirketin hala beni aramaması gururumu incitmişti.

Fancy || VHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin