Öncelikle Merhaba. Ben yazarınız Chesterwire , gerçek adıyla Rüzgar değilim. Ben Rüzgar'ın öğrencisi gibi bir şey sayılırım .
Aramızdaki ilişki çok garipti. Rüzgar aramızdaki ilişki için Ben senin Spectra'nım, sen benim Gus'ımsın derdi. Ne demek olduğunu anlıyordum çünkü ben de çok büyük bir bakugan hayranıyım.Burası Rüzgar'ın beynindeki bir çeşit evreni paylaştığı bir portal olduğundan burada bunları yazmak garip. Ama burası Rüzgar'ın doğru düzgün kullandığı tek sosyal medya sitesi olduğundan bu hikayenin, onun hikayesinin, yani yaşadığı şeylerin sonunun bilmenin.... Of nasıl cümle kuracağımı bile bilemiyorum. iletişime geçtiği insanların bilmesini istememişti. Kimseye tam olarak hepsini anlatmadı. Ama bana her şeyi anlattı. Her şeyi , her detayıtla. Neden bunu yaptı bilmiyorum. Neden beni seçtiğini bana söyledi. Ama bana yeterli gelmedi. Eğer daha çok kişiye söyleseydi sonu böyle olmazdı. Yüklerini birçok kişiye dağıtarak azaltabilirdi. Bu yüzden burada daha çok kişiye söylemeye çalışacağım. Zamanında onun yapamadığını yapacağım ki içimde bir şeylerden kurtulayım. Umarım bunu okursunuz ve aslında hiçbir kusuru olmayan, ama bir o kadar da gereksiz hayatın değerini anlarsınız.
Bildiğim her şeyi buraya yazacağım. Belki Rüzgar uyandığında bunu görür ve bana kızmak için kalp atışları hızlanır. Ve gerçekten yaşadığını hisseder. ..
Rüzgar Karal. İki ülkenin vatandaşı olduğu için diğer adıyla Ellison Karal. Annesinin de babasının da ikinci evliliklerinden dünyaya gelen yarı Türk yarı Amerikan bir çocuk. Doğum tarihi 29 Aralık 2002. Bir yılın ölüm vakitlerinde dünyaya gelmiş bit çocuk.
Kendini hep bir melez olarak görürdü. Hep bir birleştirici olacağını . Dengeyi kuracak kişinin o olduğunu çünkü her dünyada yeri olan tek kişinin o olduğunu düşündüğünü söyledi bana. Bu cümleye ilk olarak anlam veremesem de sonradan anladım. İçinde her duyguyu taşıdığından bahsediyordu. Gerçek anlamda kaybetmenin ve kazanmanın , acı çekmenin, sevmenin, diğer insanlarla iletişim kurmanın ne demek olduğunu bildiğini ve diğer insanların hepsinin ne düşündüğünü tahmin edebildiğini söylemek istiyordu. Ve her şeyi anlatmak için beni seçmesinin nedeni ise bir tek benim kim olduğumu anlayamamasıymış. Bana hep seni asla net göremiyorum derdi. Hiç bir zaman ne demek olduğunu anlamamıştım. Şimdiye kadar.
Bu çocuk büyüdü, büyüdü. Çift kültürlü büyümenin zor ama eğlenceli olduğunu söylerdi. Birbirine hiç benzemeyen iki dil , iki din, iki yaşam tarzı, iki dünyanın insanlarıyla da konuşmak gibi bir yeteneği olduğu için kendini özel hissediyordu.
Ve bum. Bütün güzel hisler , bütün umutlar, heyecanlar. Rüzgar'ın kendini hakim hissettiği altın taht gitti . Hemde küçük bir araba kazasında.
Annesi ve babası 2 Kasım 2014 tarihinde öldü. Yıl dönümlerinde bir sanat galerisine giderken . Rüzgar orda olmadığıma eminim ama sanki çığlık seslerini varolduğumdan beri duyuyorum dedi.
Tam 3 ay yemek yemediğini söyledi. Sadece evdeki bayat ekmekler ve çiğ yumurta yediğini söyledi. İlk duyduğumda ne diyo lan bu demiştim. Ama yüz ifadesinden ciddi olduğunu anladım. normalde aşırı yerdim ama 3 ay boyunca sanki hiç ihtiyacım olmamıştı , beni odadan zor çıkarıp hastaneye götürmüşlerdi dedi.
Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Abisi ile yaşamaya başlamıştı rüzgar. Ama hep birşeylerin ters gittiğini düşündüğünü, hep kayıp hissettiğini söyledi.
Bu kitabı okumadım ama ilginç hayatımı dünyanın en güzel çizgi filmiyle birleştirmek istiyordum. Bu yüzden Wattpad'e bir hikâye yazdım dedi. Şu ana kadar anlattıklarının temelinin burada olduğunu söyledi. Yani bu hikayeye sizin sandığınızdan çok daha değer veriyordu. 1 yıldır yazmamasın nedeni ise "hiç planlamadığım bir şey oldu" dedi
Ve zorla nefes alarak anlatmaya devam etti.
Emre adında 20 yaşında biriyle tanıştığını ve aşık olduğunu söyledi. Kendisi 15 yaşındaydı. Ama o öyle bildiğiniz 15 yaşındaki kızlardan değildi. Bir büyük boy pizzayı tek başına bitiren , kendinden çok büyük insanlarla zaten arkadaş olabilen, herkesi anlayabilen bir insandı. Ve bu emre tam ona göreymiş. Öyle dedi.
Ağabeyi evlendikten sonra zaten tek yaşadığını söyledi. Bu yüzden her gece Emreyi görmeye gitmek onun için sorun olmuyordu. Emrenin kendini sevilecek gibi bir insan olarak görmediğini söyledi. Yüzü yanıktı, boyu benden çok az uzundu ve zapzayıf biriydi dedi. Onu biraz daha betimledi. Konuşmamızın en uzun kısmı burasıydı. Olumlu şeyler söylemiyordu. Fakat öyle bir anlatıyordu ki sanki size bir melek tanımlıyor gibi hissederdiniz.
Ona sürekli aşık olduğunu söylüyor, Annemlerin yerini dolduran tek kişi o diyordu. Her gece ona farklı bir masal anlatarak uyuttuğunu, beynini zorlayacak sorular sorduğunu ve onun çıplak resimlerini çizdiğini anlatmıştı. Yüzünde yanık izlerininnyanında bir de derin bir kesik olduğunu, bunu üvey annesinin yaptığını söylemişti. Yani birbiriyle alakasız şeyleri sanki çok alakalıymış gibi anlatıyordu. Sırf bir kişi yaptığı için. Ona çok âşıktı.
Bunları anlattıktan sonra abisinin bunu aşkını öğrendiği için onu amerikaya gönderdiğini söyledi. Artık orada yaşayacaktım dedi.
Şimdi hikayeye bakarsanız bu acılı bir ergenin yasak aşk hikayesi gibi görünüyor. Rüzgar da tamamen böyle düşünüyordu.
Bu uzun konuşmamızın son konusu onunla olmadığım sürece asla mutlu olmayacağım konusuydu. Onunla birlikte olmak için ikimizide öldürürüm ama onsuz mutlu olamam diyordu. "Hani biri sen benim her şeyimsin dersin ya, işte ben onu gerçekten hissediyorum"demişti. Son sözleri bunlardı.
Sonra bu konuşmanın geçtiği hastane odasından ameliyat odasına gittiler. Rüzgar ameliyattan ayık olarak çıkamadı. Şu an hala komada. Ve uyanacak gibi durmuyor.
Tabi ki diğer insanların içini göremem fakat buna herkesten daha fazla üzüldüğümü hissediyordum. Birine karşı böylesine aşk besleyebilen bir insanın bir daha uyanamama ve emreye asla kavuşamama ihtimali. Sanki içimdeki organlarım kendi kendini sindiriyor gibi hissetmiştim. Evet. Somut tanımı tam olarak bu.
Tabi ki herkesten beklenecek hareketi yaptım. Rüzgar'ın abisinin yakasına yapışıp , sen onları ayırmasaydın belki mutlu ölürdü dedim. Bas bas bağırdım, ağladım. Abisi sürekli konuşmaya çalışıp benim bağırmamdan fırsat bulamıyordu.
Sonunda benim mızmızlanmalarım bittiğinde abisinin yek bi cümlesi her şeyin boşuna olduğunu kanıtladı
"öyle biri yok"ilk başta anlamadım. Ama sonra hastalığın aklımda tutamadığım gereksiz detaylarını ve Rüzgar'ın anlattığı her şeyin hayal olduğunu söyledi. Aslında abisi hiç evlenmemiş. Rüzgar bana onun eşini ve yeni doğmuş çocuğunu anlatmıştı. Emre diye biri yokmuş . Tamamen rüzgar
ın kafasında uydurduğu bir hayal.Bana yaklaşık 2 saat betimlediği, ne kadar aşık olduğunu söylediği insan, doğum dakikasından ayak numarasına, ailesine, yeteneklerine kadar her şeyi anlattığı varlık aslında yokmuş.
Bir an dünyamın gerçek olup olmadığından şüphe ettim.Rüzgar'ın bu hikayede size olayları nasıl yansıttığını bilmiyorum. Kime neyi ne kadar anlattığını bilmiyorum.Ama şunu bilin. Anlattığı hiçbir şey tam olarak gerçek değil. Bana anlattığı herşey hayal ettiği her şeydi. Onun anlattıkları ile aslında olan olayları karşılaştırdım. O komaya girdiğimden beri onun dünyasıyla gerçek dünyayı ayırt ediyorum. Ve hayatımın, aklımın değerini anlıyorum.
Size söyleyeceğim son şey şu. Bana her şeyi anlattığı gibi bu hikayenin sonunu da anlattı. Yani Bakugan : Büyük Değişim.in. Eğer isterseniz sonunu isteyenlere anlatabilirim. Ama dediğim gibi. Tam olarak gerçek değil.
Gerçek olamasa bile Rüzgar'ın hayatının bana verdiği mesajlardan biri de şu: Bir şeyin değerli olmadı için gerçek olmasına bile gerek yok. ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAKUGAN : BÜYÜK DEĞİŞİM
FanfictionEllison Algorth. Babası bir insana aşık olan ve Kral Zenoheld tarafından onaylanmadığı için gizli bir evlilikle doğan, Dünya'da büyüyen 17 yaşında bir kız. Aynı zamanda evrendeki tek yarı vestal. Ve; doğduğundan beri onunla olan, kartlar yağana ka...