Yavaş yavaş aşağıya inerken felç, sakat,eli ayağı tutmayan hastalar gördüm ve bir kere daha Allaha şükür ettim en azından elim ayağım yerindeydi. Neyse ki arabaya gelmiştik araba araba değil başka bir şeydi sanki göz kamaştırıcı rengi vardı. Arabanın yanına gelerek kapıyı açtı ve bindim Kayra da sürücü koltuğuna bindi. Yandan bana bir gülümsedi ve ‘açıktın mı’ dedi. ‘ Abi kardeş biraz takılırız diye düşünmüştüm’ ‘Hemen eve gidelim Kayra’ dedim. Sert bir şekilde sesim fazla kızgın çıkmıştı galiba Kayra da sakince ‘tamam tamam’ dedi.
‘Ben eskiden nasıldım ?’ diye sordum. Biraz bekledi gözlerine güneş geldiğinden güneş gözlüğünü taktı. Çok havalı gözüküyordu. Biraz dudaklarını ıslatıp konuşmaya başladı.
'Sen küçükken çok yaramazdın seni tutmak imkansızdı resmen ha birde senin koala ayıcığın vardı' dedi
'Koala ayıcık mı?'
'Evet onsuz uyumazdın sen koala ydı ama sen hem koala hem de aycık derdin' dedi ve güldü, omzuna hafifçe vurarak
'Gülmesene' dedim
Biz konuşurken birdenbire araba durdu ne oldu? neden araba durmuştu ?
'Nihayet gelebildik' dedi
ve arabadan inip benim kapımı açtı.Bir evin oto parkındaydık eve baktım 2 katlı beyaz büyük bahçe ve çok güzel bir evdi. Ben şaşkın şaşkın evi incelerken Kayra kapıyı açıyordu içeri girdik ve evin dışı kadar içi de güzeldi. Etrafa bakındım ve bomboştu hiç kimse yoktu burda olması gereken kişi de yoktu fakat onun kim olduğunu hatırlayamiyordum. Sonra yanıma Kayra geldi , saate baktım 6.00 olmuştu balkona çıkalım dedi Kayra .
Elimden tutup beni salon kadar büyük bir balkona getirdi. Manzara o kadar büyüleyiciydiki o gök gürültüsü o kara şimşekler gitmiş hepsi yerini pembemsi,kırmızı güneş doğuşuna bırakmıştı. Gözlerimi denize çevirdiğimde ise kırmızılara boyanmış yakomoz ve deniz beni rahatlatmıştı sanki renkler dans ediyordu o kadar güzeldi.Benim ağzım açık manzarayı seyrederken Kayra büyülenmemi ikiye böldü.
'Ağzını kapat sinek kaçacak' dedi ve gülerek içeriye gitti.ardından bağardı
'PAPATYAAAAA hadi gel geç oldu'
Evet haklıydı baya geç olmuştu içeri gittim Kayra kalacağım yeri gösterdi.Oda kocamandı her şeyden iki tane vardi iki tane yatak iki tane dolap vardı. Neden hiç bir yerde fotoğraf yoktu anlayamamıştım.
Yatağıma uzandım ammada yorulmuştum. Sonra üstüme baktığım da hastane kıyafetleriyleydim. Off çok üşeniyordum ama böylede uyuyamazdım. Ayağa kalktım paytak paytak yürüyerek en sonunda dolaba ulaşabildim. Dolabı açtım ve hep erkek tişörtleri vardı dolabın kapağını kapattıp diğerini açtım ve pembe pijamaları giydim çok şirindiler sonra yine yattım.
***
Gözüme gelen güneş ışığı ile uyandım. Kayra uyanmıştı bile, burnuma sıcak tost kokusu geldi ve Kayra' nın yanına gittim doğradığı salatalıklardan bir tane alıp ağzıma attım.Ağzımdaki salatalıklarla ve homurdanarak
'Günaydın Kayra' dedim
Annelik duygusu kabaran Kayra
'Ağzın doluyken konuşma Papatya hem elinle de alma çatal diye bir şey icat edildi' dedi
'Immm bunlar nefis görünüyor' dedim
Ve sanki 45 yıldır yemek yememiş gibi tostlara saldırdım, çok acıkmıştım.
'Yavaş ol biraz kaçmıyorlar ya' dedi gülerek.
Bende ağzıma tostları tıkarak gülmeye çabalıyordum. Beş dakikada bitirdim bütün tostlar sildim süpürdüm resmen. Salon kadar balkona yine çıkmıştık kumsal ne kadar da büyüleyiciydi. Kumsalda babasıyla oyunlar oynayan çocuklar gördüm ve aklıma gök gürlediğinde nasıl babama sarıldığım aklıma geldi.
'Kayra bizim babamız nerde ?' diye sordum
'Papatya bizim babamız hatta annemizde öldü. '
Kayra' nın son söylediği öldü lafı beynimde yankılandı resmen. Nasıl ya nasıl ölmüşmülerdi ikiside ? Olamazdı hayır böyle olmaması gerekiyordu. Ama ben gördüm hastanede hatırladım ona sarılıyordum ben. Kayra sözüne devam etti
' 2 yıl önce bir trafik kazasında kaybettik. Biz içinde değildik hemen yapmaları gereken bir işti ve babamız hızlı sürmüş önüne kamyon gelmiş ve ' dedi üzgünce kafası eydi devamını getiremedi sözünün.
Gözlerim dolmuştu ve yanıyordu kumsala baktım ve bulanıktı gözlerimi kırpıştırdım ve göz damlalarımın kayıp gitmesine izin verdim. Sanki kalbime bir şey olmuştu kalbim, kalbim sanki paramparça olmuştu. Yapayanlızdım kimsesiz caresiz umutsuz hissediyordum kendimi.
'Gel buraya' dedi
Başımı omzuna yasladım ve hüngür hüngür ağladım o kadar çok ağlamıştım ki gözlerim şişmişti. Kafamı kaldırdım Kayra'ya baktım , Kayra' nın gözlerinden damla damlamasada o da üzgündü.
O kadar çok ağlamıştım ki sümüğüm akmıştı. Hemen içime çektim ama Kayra fark etmiş olucak ki hemen
'Sümüklü Papatya' dedi sonra bu sıkıcı ve hüzünlü havayı bozmak için
'Hadi bakalım seni bir yere götüreceğim' dedi
'Hayııııııırrrrrr' dedim . Ben tüm gün böyunca burda oturup ağlamak istiyordum herkes anne ve babalarıyla mutlu mutlu eğlenirken sarılırken ben neden sarılamıyordum onlara haksızlıktı. Ben kendi kendime konuşurken Kayra
'Seni mutsuz görmeye dayanamıyorum' dedi
Kayra elimden tutup
'Hadi kalk' dedi
'Hayır'
'KALK'
'Hayır' dedim
En sonunda öyle bir çekti ki beni kendimi bir anda yerde buldum popom acımıştı ama Kayra gülüyordu . Gelmeyeceğimi görünce bu seferde ayaklarımdan tutup sürüklemeye başladım gülmeden yapamıyordum
'Ahahah tamam tamam gelicem seninle ahahah göbeğim açılıyor dur'
'Geliyor musun gelmiyor musun ?' dedi bana bakarak
'Evet evet gelicem' dedim ikimizde mutluyduk ikimizde gülüyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam olur musun ?
RomanceSize Papatya yı anlatacağım Papatya çok güzel 17 yaşında bir genç kızdır Papatya nın bir hastalığı vardır bu da alzaymır bu hastalığından yararlanmak isteyenler olacak. İyi okumalar :) Sevginin çiçeğidir papatya... Tüm telif hakları bana aittir.