Aileme Londra'da kalacağıma haber vermek için aradım. Fakat telefona tanımadığım bir kişi çıktı?!
- Alo?!
- Alo merhaba ben Doktor Hakan size nasıl yardımcı olabilirim ?
Bu adamda kimdi ?! Neyin nesiydi ve annemin telefonu onda ne arıyordu ??
- Doktor mu ??
- Evet efendim. Ayıp olmassa siz kimsiniz ?
- Ben Parlak Ailesinin kızıyım...
- Aileniz...
-Ailem..?
- Aileniz...
- Konuşsana be adam Aileme ne oldu !!?
- Başınızsağolsun...
İşte bu olamaz!! Telefonu elimden yere düşürdüm... Okan'ın kucağına düştüm... Ruhum sanki bedenimi terk edip gitmişti. Telefondan hala konuşma sesleri geliyordu. Okan elleriyle ayılmam için suratıma vuruyor. Selin ve Melis kolonya koklatarak beni ayıltmaya çalışıyor. Telefon kapanmamıştı kendimi toparlayıp telefona uzandım. Neden öldüklerini sordum , doktor bir Londra uçağının kaza yaptığını ve bir paket pastanın olduğunu söyledi. Pastanın üstünde İyi ki Doğdun Gökçe yazıyordu. İşte bu cümle bayılmama sebep oldu. Gözlerimi kısık bir şekilde açtığımda üstüme doğru tutulmuş bir ışık gördüm. Öldüğümü sanmıştım. Işık bir anda kapandı. Okan'ın kafasını, doktorun kafasını ve Melis ile Selin'in kafalarını gördüm. Ama hiç birini net görmüyordum. Yüksek uğultulu bir ses... Sinirlerim bozulmuştu. Sanki hastane giderek daralıyordu.
- Ne oldu bana ?
- Bayıldın...
- Peki neden ?
- Ailen...
Unutmuştum... Ağlamaya başladım.
Yatağa yumruklarla vurdum. Okan ellerimi tutuyor ama ben kendisinide ellerinide itiyorum. Selin ve Melis
- Okan bırak ağlasın...
- Bencede. Hatta odadan çıkalım
yanlızlığa ihtiyacı var.
