Yerler Gök, Gökler de Yer Oldu

113 9 0
                                    

Kazae’nin Ziyad’ın Mevlası olduğunu söyleyen Yazar diğer taraftan onu, “Haraşî” nisbesiyle (yazım hatasıyla birlikte “b. Haruş” olarak) zikrederek Mevla olmadığını, bilakis Arap olan Benû Harîş kabilesinden olduğunu söyler. -Öyle zannediyorum ki Yazar, Haraşî nisbesini zikrederek nasıl büyük bir çelişkinin içerisine düştüğünden habersizdir.- Bir taraftan Kazae’nin Arap asıllı olduğunu söyleyen, diğer taraftan ise O’nun Mevla olduğunu savunan Azimli ilmî vasatta öyle büyük bir hataya irtikap etmektedir ki bu yere gök, göğe de yer demek kadar büyük bir kusurdur.
Yazar’ın kurduğu bu cümleler Arapça’ya tercüme edilir ve Azimli’nin de bu makalelerle akademik kariyer aldığı söylenirse, hiçbir şey Türkiye’deki ilmî neş-u nemâya bunun kadar darbe vuramaz. Bu yüzden Akademya, “Tek bir paragrafında bu kadar bilgi yanlışı olan bir makale nasıl olur da hakemlerden onay alarak yayımlanır?!” sorusuna cevap aramalıdır.

İbn Şihab ez-Zührî Üzerinden İşlenen Bilim Cinayetleri

Yazar, Buhari’de geçen diğer bir rivayetin senedinde yer alan ve muhaddislerin “sika” bir ravi olduğunu belirttiği İbn Şihab ez-Zührî ile alakalı da kitaplarda onu cerh eden bir ifade bulamamış olmalı ki, tarzı gereği “Emevi sempatizanıydı” ibaresi ile mugalata yapar. Şu ifadeler Azimli’ye ait: “Yine, bu rivayeti aktaran İbn Şihab ez-Zühri’nin bir Emevi sempatizanı olup Emevilerden yardım almak üzere Şam’a gittiği bilinmektedir. Yakubi; Emevi halifesi Abdulmelik’in Kabe’yi elinde tutan rakibi Abdullah b. Zübeyr ile mücadele ettiği sırada Şam bölgesi hacıları için Kabe’nin yerine Mescid-i Aksa’yı ikame ettiğini, Haccı yasakladığını ve halkın Kabe’de tavaf yapar gibi Kudüs’te tavaf yapmaya zorlandıklarını, bunun üzerine halkın Abdulmelik’e: “Allah’ın farzı olan haccı niye yasaklıyorsun?” şeklindeki itirazına, Abdulmelik’in; Zuhri’den rivayet ettiği ve yukarıda aktardığımız üç mescit hadisini naklederek cevap verdiğini aktarır. Bunlar Abdullah b. Zübeyr’e karşı mücadele eden Emevilerin, Mekke ve Medine gibi iki önemli şehri ve bu şehirlerdeki iki önemli mescidi ellerinde bulundurmasından dolayı, İbn Zübeyr’e karşı Kudüs’ü ön plana çıkarma gayretleri sonucu bu tür rivayetlerin ortaya konulduğunu ve Beytu’l-Makdis kullanımlarının Mescid-i Aksa kullanımına dönüştürüldüğünün göstergelerindendir. Ayrıca o dönemin müelliflerinin kitaplarında bu rivayetteki Mescid-i Aksa tabirinin Beytu’l-Makdis veya Mescid-i İlya olarak geçmesi de ayrı bir göstergedir.”32

Bir Şia Klasiği: Ya’kubi

Azimli, Oryantalistlerin mütalaalarını esas alarak İbn Şihab’ın Emevi sempatizanı olduğunu, nitekim Abdülmelik’in halk kendisine itiraz edince, onun rivayet ettiği bu hadisi okuduğunu söyleyerek İbn Şihab’ın “şedd-i rihâl” hadisini uydurduğunu ima etmektedir. Esasında yazar makalesinin sonunda Mescid-i Aksa’nın Kudüs’te değil, Mekke’ye 8 km mesafedeki Ci’rane’de olduğunu söyleyerek bu rivayetleri uydurma kabul ettiğini de bizzat ilan etmektedir.
Burada üzerinde durulması gereken mühim bir mevzu var ki o da, Azimli’nin, Abdulmelik’in talebiyle İbn Şihab’ın hadis uydurduğunu nakleden Ya’kubi’nin kim olduğunun tayini ve eserinin kıymet ölçüsü… Yaku’bî’nin (ö. 290) iki ciltlik eserinden özetle aktardığımız şu ifadeler kalın çizgileriyle onun kişiliğini de resmetmektedir:
Hilafet’in Hz. Ali ve çocuklarının hakkı olduğunu söyleyen, Hz. Ebu Bekir, Ömer ve Osman’dan bahsederken “Halife” ifadesini kullanmadan sadece “Falan idareyi aldı” gibi terkipler kuran, Hz. Ali dışındaki üç halife başta olmak üzere pek çok büyük sahabeyi cerh eden, Hz. Aişe ile alakalı ağır ifadeler kullanan, Sahabenin Sakîfe çardağındaki toplantısının Hz. Ali’den Hilafet’i gasp etmek için tertip edildiğini iddia eden bir tarihçi, bir Şia propagandistidir, Ya’kubi. Eserini Şia’nın telif sistemi çerçevesinde kaleme alan müellif, haberi ya tamamen uydurur, ya alır kendinden bir şeyler ekler, ya da anlamını bozacak derecede bağlamından koparır. Emevi halifelere “sultan”, Abbasi devlet başkanlarına ise “halife” der. Hurafeciliğin en baş yapıtlarından kabul edilecek “Tarihu’l-Ya’kubi” bu yönünden dolayı oryantalistlerin en önemli müracaat kitaplarından olmuştur.”33. Buhari ve Müslim’deki sahih hadisleri alakasız ifadelerle reddeden yazar, adeta eserini içindeki sahabe ve Emevi düşmanlığını tatmin edebilmek için kaleme alan Yaku’bî’yi yanlış hükümlerinin mercii kabul eder. Ayrıca şu da bilinmelidir ki Ya’kubi söz konusu hâdiseden bahsederken hiçbir şekilde İbn Şihab ez-Zühri’nin, Abdulmelik’in talebi üzerine hadis uydurduğunu ne sarahaten ne de delaleten söylemez.34

Dipnot

32.⇑Azimli, a.g.m, 47.33.⇑Ahmed b. Ebi Ya’kub Ya’kubi , Tarihu’l-Ya’kubi, Şeriketu’l-A’lami li’l-Matbuat, Beyrut, 2001; Eseri tab’ eden yayın evi gibi, muhakkiki Abdulemir Mühenna da mutassıb bir Şii olmakla iştihar etmiştir.34.⇑Ya’kubi, a.g.e., II, 177-8.35.⇑Bkz. Yazarın Rum Suresi’nin ikinci ayetiyle alakalı tahlili.

Bizim Boş Vaktimiz Yok!-1  [ Bitti ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin