Bölüm 4 | Yılbaşı

117 10 4
                                    

Arka koltukta kırışmış elbisemi düzeltmeye çalışırken Arda dikiz aynasından bakıp gülmeye devam ediyordu.

"Komik mi?" dedim gözlerimi devirerek. Ben de elbisemi düzenlemeye devam ediyordum bir yandan.

"Amma huysuzsun." dedi gözlerini tekrar yola çevirirken. "Mızmız"

Bana lakaplar takmak zorunda mıydı sanki?

Ufaklık

Küçük

Sakar

Huysuz

Mızmız

Gerçekten, ben neymişim be!

"Mızmızlanmıyorum" dedim üste çıkmaya çalışarak.

"Nereye gidiyoruz?" diye ekledim.

Daha fazla içimde tutamadığım soru birkaç saniye havada asılı kalmıştı.

"Az kaldı, sabret huysuz."

Bana huysuz demeyi kesecek misin?

"Peki kalabalık bir yer mi olacak? Çok mu gürültü olur? Diğer insanlara kendimi nasıl tanıtacağım? Yolun ortasında oturan kız diye mi?"

Ben sorularımı ardı ardına sıralarken derin bir nefes aldı.

"Fazla konuşuyorsun."

Bir cümleden fazlasını kuramıyor musun sen? 

Gerçi, ben de cümle kurma konusunda çok iyi sayılmazdım. Ama çenem açılmıştı bir kere, kurtuluşu zor gibi görünüyordu.

Beş on dakika boyunca havaya derin bir sessizlik hakim olmuşken araba ani bir hareketle park alanına girmeyi başardı. Durmamızla birlikte elimi kapının koluna götürmüştüm ama Arda ufak bir bakış daha atarak inmememi ima etti. -Ya da ben öyle anladım.-

Elimi kapının kolundan çekerek arkama yaslandım. Ne yapıyordu?

Ön koltuktan şaşırtıcı bir hızla inip kapımın önünde belirdi. Kapımı ardına kadar aralayıp boşta kalan kolunu gideceğimiz mekanın kapısını gösterecek şekilde açtı.

"Buyrun hanım efendi, bu gün benim misafirimsiniz."

Vaov! Centilmeniz?

Hafifçe gözünü kırptığını görünce gülümseyerek kapıdan indim.

"Çok naziksin."

Kolumu kolunun arasına almasıyla kapıya doğru ilerledik. Lüks bir restoran gibi görünüyordu. Bu kadar gösterişli olması tekrar huysuzlanmama neden oldu.

Kim bilir ne kadar harcadı buraya

Benim için mi? Sanmıyorum.

İçeride arkadaşlarıyla toplanacağımız doğrultusunda tahmin yürütüyordum. Bakalım nasıl atlatacağız bu günü..

-

"Hoşgeldiniz efendim" dedi iyi giyimli uzun garson. "Masanızı göstereyim."

Restoranın içi dışından daha şatafatlıydı. Etraf mumlarla aydınlatılıp loş bir ambians yaratılmıştı.

Ama bir sorun var, koca mekanda bizden başka kimsecikler yoktu!

Ağzımı bile açamadan Arda'nın çektiği sandalyeye kuruldum. Arda da karşıma geçmiş, benden bir tepki bekliyordu.

Uzun boylu garson yanımızdan uzaklaştığında hafifçe masaya eğildim.

"Neden bizden başka kimse yok?"

KediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin