Bölüm 6 | Komşu

106 11 1
                                    

Arkadaşlar, sınav haftası nedeniyle çok seri yazamayabilirim. Ama en geç 3 gün sürer diye düşünüyorum. Belli olmaz belki yine günlük yazarım, ama söz vermeyeyim.

İyi okumalar!

-

Yılbaşının üzerinden tam bir hafta geçmişti ve Arda'dan en ufak bir haber alamamıştım. O gün onu son görüşüm olmuştu.

Kendimi fazlasıyla kullanılmış hissediyordum haliyle. Sevgilisinin yokluğunu benimle kapatıp, toz olup gitmişti.

Bir yandan da kendimi suçlamaya devam ediyordum.Sevgilisi olduğunu ilk günden söylemesine rağmen neden onunlaydım ki? Ne düşünüyordum sanki?

Arda konusu benim için sonsuza dek kapanmıştı. Onu bir daha görmek istediğimden emin değildim. Hem zaten umudum da kalmamıştı.

Tekrar görüşmek istese bu zamana kadar gelirdi öyle değil mi?

Kullanılmışlık hissimin üzerine yeni bir sayfa açıp o günün güzelliklerini hatırlamayı  denedim.

Güzeldi. Tek kelimeyle güzel bir yılbaşı gecesiydi. Sürprizlerini hatırlıyorum, dileklerimin hepsini gerçekleştirdiğini de. O geceden aklımda kalan son hatıra bana dans teklifi edişiydi. Gerisi sanki koca bir silgiyle iyice silinmiş, ardında tek bir çizik bile bırakmamıştı.

Eve nasıl geldim, ne ara duş alıp ne ara pijamalarımı giydim hiç bilmiyorum, görünüşe bakılırsa öğrenemeyeceğim de.

Sürekli yenilenen kadehler geliyordu aklıma. Dolup boşalan, ardı arkası kesilmeyen kadehler.

Kahretsin! O gecenin sonunda ne oldu? Ne oldu da bir anda ortadan kayboldu?

Hatırlayamıyordum..

Karanlık anılarımın beynimde oluşturduğu hiçlik görüntüleri huzursuz hissetmeme neden oluyordu.

"Huysuz"

Herneyse.

Karanlığın arasında kayboluyordum. Çabalarımın boşuna olduğunu fark ettiğimde o geceden bu yana tek arkadaşım olan kediyi kucağıma aldım. Minik patileri ve yumuşacık kar beyazı tüyleri bana huzur veriyordu.

Daha şimdiden tek arkadaşım bir kediyse, geleceğimi hayal edebiliyorum açıkçası.

Otuz kedisiyle kendi halinde yaşayıp ölümü bekleyen bir ihtiyar.

Yaşıtlarımın genelde eve girmeyen, aileleriyle anlaşamayan, büyük bir arkadaş çevresi ve gece hayatı dahi olan tipler olduğunu tahmin edebiliyordum.

Ama ben hep böyleydim. Küçüklüğümden bu yana hep aynıydım. Oyuncaklarını paylaşamayan mızmız ve şımarık çocuklar yerine, söz dinleyen ve denileni yapan tiplerdendim.

Açıkçası ; ara sıra imrenmiyor da değilim başkalarına. Bazen dışarı çıkıp kızlı erkekli kalabalık bir arkadaş grubuyla gezip dolaşmak, eğlenmek istediğim oluyor.

Bazen de sonsuza kadar kendimi eve hapsedip insanlardan soyutlanmak istiyorum. Öyle işte.. tuhaf.

Kediyi ellerimin arasında evirip çeviriyor, şekilden şekile sokuyordum.

Hala bir ismi yoktu değil mi?

Bunu bir ara düşünmeliyim.

Bana uzanan minik patilerin kollarımda küçük çizikler bırakmasına izin verirken telefonumun titrediğini hissettim. Kediyi yere bırakıp telefonumu artık oraya yer eden cebimden atik bir hareketle çıkardım.

KediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin