Bu benim ilk hikayem arkadaşlar o yüzden iyi olmadığımı biliyorum . Neyse iyi okumalar :)
Kıvırcık ve uzun saçlarım, esmer tenim ve yeşil gözlerim olması hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Ben yine o çirkin kız Yağmur'dum. Umut'tan başka bir arkadaşı olmayan ve başkasıyla arkadaş olmak istemeyen Yağmur.
Umut gözlerini kocaman açtı " Ne yani yalnız kalmak hoşuna mı gidiyor ? " dedi
-Hayır şebeğim sadece bu okuldaki insanlar çok sıkıcı ve arkadaşım olamayacak kadar kendilerini beğenmişler, dedim.
Koca bir kahkaha attı ve kolasını bir dikişte bitirdi. Bu çocuk tam kafa dengiydi. Ayağa kalkıp dudaklarını büktü. Gitmesi gerektiğini anladım. Kapıdan çıkarken "Nuran Teyze iyi geceler" demeyi de ihmal etmedi. Umut ile bebeklikten beri beraberiz. Babam ölmeden önce annemi ve beni onun ailesine emanet etmişti. Bu nedenle Umutla hep beraberiz.
Umut'u kapıdan geçirdikten sonra ne kadar yorulduğumu fark ettim. Dişlerimi fırçalayıp pijamalarımı giydikten sonra anneme iyi geceler dileyip yatağıma girdim. Hemen uyumuştum sanırım.
&
Yine sıkıcı bir okul günü daha. Bu okula geleli bir dönem oldu. Geçen seneki okulumdan sıkılınca bu sene bu okula geldim. Her zamanki gibi hiç arkadaşım yoktu.Daha doğrusu yalnızlığı seviyordum. Sınıfta daha adımı bilmeyenler var. Bu benim pekte umurumda değildi açıkçası. Hayatım çok monoton geçiyor. Bütün gün kulaklığımı takıp en arka sırada insanları izliyorum.
Aman ne güzel!!! Yalakalıkta master yapmışlardı resmen. Bu kadar yapmacık olmayı nasıl beceriyorlardı. İnsanlarla konuşmaktan kaçınırdım. Zaten konuştuğum insanlarda bir süre sonra benle konuşmak istemezlerdi. Arkamdan "pis satanist, metalci" dediklerini duyardım. Ne yani her metal dinleyen koyu renk makyaj yapan satanist mi oluyordu. Aldırmıyorum. Böylesi işime bile geliyor. Yalnızlığı seviyordum. Kimsenin yanımda olmasına ihtiyacım yok.
&
Çizim yapmayı seviyordum. O gün resim dersi olduğu için çizimlerimi okula götürmeye karar verdim. Okul formamı giydim. Siyah bir göz kalemi ve rimel kullandıktan sonra aynaya baktım. Yeşil gözlerim ortaya çıkmıştı. Çantama son bir kaç şeyi de ekledikten sonra siyah deri ceketimi giydim. zımbalı botlarımın bağcıklarımı da bağlayıp evden çıktım. Kırtasiyeye dosya almak için girdiğimde Hasan Amca beni güler yüzle selamladıktan sonra aldığım dosyaların parasını ödeyip kırtasiyeden çıktım. Aceleyle kaldırıma oturup çizimlerimi odaya yerleştirmeye çalıştım. Rüzgar benden yana değildi. ( HAY AKSİ). Bir gün önceden yağmur yağdığı için yerler ıslaktı. Birden rüzgar estiği için çizim kağıtlarım uçtu. Sinirden bir küfür savururken birinin kağıtları uzattığını fark ettim. Yüzüne bile bakmadan kağıtları alıp hırsla koşmaya başladım. Arkamdan " Teşekkür etmene hiç gerek yoktu. Bu arada benim adım Yağız" diye seslendi.
Küstah !!!
Sinirle arkamı dönüp ona baktım.
İ-na-na-mı-yo-rum .
Kıvırcık, esmer ve yanılmıyorsam yeşil gözler.. Hayalimdeki insan.. Of! ne saçmalıyordum ben. Uzun zamandır kimseye karşı bir şey hissetmemiştim. Şimdide hissetmemeliydim. Ben yalnızlığa alışmıştım. Biriyle olmak bana göre değildi. Hem aşk çok saçmaydı. En son aşık olduğumda lise 1'deydim ama beni aldattığını öğrendiğimde gerçekten aşka dair hiçbir inancım kalmamıştı.
Kendime geldiğimde dakikalardır ona baktığımız hissettim ve hemen otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Otobüs 1 dakika gelmişti. Otobüse bindim, boş koltuğa oturup kulaklığımı taktım. Hemen müzik listemi açtım. Almora- iyiler siyah giyer şarkısını açıp başımı cama yasladım.
Engebeli bir yoldan geçtiğimiz için başım cama çarpıp durdu. Aklım hala o çocuktaydı. Nasıl olur da dikkatimi çekmeyi başarmıştı, bilmiyorum. Ama sesi hala aklımdaydı ve saçları da. Kıvırcık saçları! Kıvırcıklara karşı zaafım vardı. Belkide bu yüzden hala aklımdaydı. Bu düşüncelerden kurtulmak için otobüsten 1 durak erken inip okula kadar yürümeyi tercih ettim. Temiz hava iyi geliyordu. Biraz yürüdükten sonra okula vardım. Her zaman olduğu gibi kimseye görünmeden, kimseyle göz göze gelmeden sınıfa girip en arkada sıradaki yerime yerleşip zilin çalmasını bekledim. Resim dersi hariç bütün dersler sıkıcı geçmişti. Okuldan eve döndüğümde bilgisayarın başına geçip film izlemeye başladım.
Birden telefonum çalmaya başladı. Aslında telefonu her kim olursa olsun açmayı düşünmüyordum. Ama bu sese daha fazla dayanamadım. Telefon ekranına baktığımda " Şebekkkk!" yazıyordu. Ah şuan Umutla konuşmaya o kadar ihtiyacım vardı ki.. Şu nefret ettiğim dünyada beni anlayan tek kişi Umut. O benim tek arkadaşım. Daha fazla bekletmeden telefonu açtım." Bebeğim seni çok özledim" diyen sesi beni huzurun derinliklerine götürdü.
- "Bende seni özledim " diye karşılık verdim
- " Ne dersin bugün buluşalım mı ? diye sordu. Şuan onunla konuşmaya ve onu görmeye çok ihtiyacım vardı ama evde dinlenmek istiyordum. Kibarca reddettim ve telefonu kapattım.