07

16 2 0
                                        




Bölüme bir şarkı bırak;

Gece – Gönder Gelsin


           

Volkan'ın doğum gününden hemen sonra okullar açıldı. Dokuzuncu sınıfta olan başarım yüzünden okulun ilk 14'ünü sınıflarından alıp ayrı bir sınıf oluşturmuşlar. Ders sayıları farklı, bölümü farklı. Duyduğuma görede okulun en çok sevilen sınıfları olurmuş bu sınıflar.

Dedikleri gibide oldu farklı bir sınıfa geçtik. Okul o kadar iyi gidiyor ki anlatamam. Sınıf arkadaşlarım mükemmel. Her telden adam var. Okul hayatım boyunca bu kadar eğlenebildiğimi hatırlamam. Gerek derslerde gerek ders aralarında. Bölümümüz olan bilişiminde derslerini görmeye başladık. Ama ne var ki Volkanda bir şeyler var. Yazınki çocuk gitmiş sanki bambaşka biri gelmişti. Soğuk davranıyor. Gördüğü yerde kaçıyordu resmen.

Buna bir çare bulmam lazımdı ama neydi? Bu çocuğun benimle derdi neydide birden bire böyle olmuştu? Acil durum planı yapıp Esra'yı aradım.

"Esra Volkan'ın nesi var sana bir şeyden bahsetti mi?"

"Hayır bana bir şey söylemedi ne oldu ki?"

"Acayip soğuk yapıyor. Sürekli benden kaçıyor."

"Bir git sor bakalım."

"Öğle arası kıstırırım belki. Tamam aşkım teşekkür ederim iyi dersler."

Öğle arası zili çalar çalmaz kendimi dışarı attım. Volkan ortalarda gözükmüyordu. Bu sene sürekli gittiğimiz yeri değiştirip okula daha yakın bir cafede takılmaya başlamıştık. Oraya gittiğimde gözlerim Volkan'ı arıyordu. Görmez olaydım mı desem? Gördüm iyi mi oldu desem? Bilemedim...

Volkan, bir kızın elinden tutmuş masaya doğru yürüyor. Üzüldüm mü? Üzüldüm. Bir şey diyebiliyor muyum? Diyemiyorum. Hakkım yok olarak insanlara empoze edilmiş durumda çünkü. Ben kalkıp "burada ne oluyor" diye bağırsam bana "sana ne oluyor asıl" diye sormazlar mı? O yüzden sadece önlerinden geçip gittim. Kafamda bin bir türlü soruyla kendimi baş başa bırakmıştım resmen.

Geçen seneden beri tanıdığım aynı zamanda şu anki sınıf arkadaşlarımdan biri olan Enes yanıma gelip

"Bu ne hal kuşum?"

"Enes sana şimdi bir şey söyleyeceğim. Kazanova lakabını konuştur ve bana bu kızın çetelesini çıkar. Kimdir, nedir, necidir?"

Enes kısa bir bakış attı kıza ve yüzünde ona çok yakıştırdığım çapkın gülümsemesiyle bana döndü

"Kızın adını biliyorum sadece. Bana akşama kadar zaman ver istediklerini öğreneyim."

"Kızın ismi ne?"

"Bekle fıstık. Hepsi aynı anda. Büyüsünü bozma. Yürü hadi okula gidelim. Burada bunları böyle izlemeyi mi düşünüyorsun?"

"Sen git ben eve gideceğim, kendimi iyi hissetmiyorum."

"Saçmalama Selen. Bunun için mi yani?"

"Hadi Enes lütfen. Öğrendiğinde ara gelirim yanına. Gidip biraz düşünmem lazım"

Enes'i gönderdikten sonra bende yavaş yavaş eve gitmeye başladım. Aynı zamanda düşünüyordum da. Ne yapmam gerekiyor. Ne tepki vermem gerekiyor. Volkan beni görmemişti kızla beraberken. Beni görmediğine göre hala haberim yok sanıyor. Kafamı kurcalayan bir soru daha bu ya zaten. Madem sevgilisi var bana söylemek yerine neden benden kaçıyor? Her şeyden önce arkadaşız da. Söylemesi gerek ki bende o şekilde kendime ve davranışlarıma çeki düzen vereyim.

Akşama kadar düşündüm. Peki, elde ne var? Koskocaman bir sıfır. SI-FIR. Enes'i de arayamıyorum. Biliyorum çünkü rahatsız edilmekten asla hoşlanmaz. Bide ondan azar işitecek takatim yok.

Benim için çok uzun Enes için ise kısa süren bir bekleyişten sonra sonunda telefonum çaldı

"Selen öğrendim balım."

"Neredesin yanına geleyim."

"O kadar vaktim yok babamlarla masa kurduk malum yarın hafta sonu." Deyip kahkaha attı. Gıcık belli ki demlenecek bugün.

"Tamam o zaman sadede gel çatladım burada."

"Bak şimdi. Kızın adı Ülkü. O da sizin gibi merkezden geliyor. Volkanla çıkıyorlarmış. Bir iki tane yakın arkadaşı var. Fazla çevresi yok sessiz sakin bir şey. Ama benim asıl dikkatimi çeken farklı bir konu var."

Kısa bir sessizlik oldu. Niyeti belli ki beni çatlatmak diye düşündüm.

"Enes! Bak çıldırmaya başlıyorum. Ben çıldırırsam ne olur? Sadede gel demedim mi sana ben?"

"Tamam tamam. Çıldırmana yardımcı olan nöronlarının tasmalarını sıkı tut hiç çekemem. Volkanla uzun bir geçmişleri var. Yani 1-2 günlük bir şey değil. Ortaokulda 4 sene kadar çıkmışlar. Şimdide tekrar barışmışlar. Yani kardeşim bu sefer sağlam kayaya tosladın."

"Enes tamam kapat ben bileklerimi kesmeye gidiyorum. Sakın engel falanda olma."

"Ben olmam canıma minnette babaannen için aynı şeyi söyleyemeyeceğim yani balım, sessizce telefonu kapa ve yatağına gidip ağla. Bu aşkı nasıl kalbime gömerim diye düşün."

"Kes Enes rica ediyorum. Dalga kaldıracak halde değilim. Kapat hadi plan yapmam lazım. Bu kıza Volkan'ı kaptırırsam bu sefer paçayı kurtaramam. Teşekkür ederim kuşum."

"Fazla düşünüp o iki gram sağlam kalan nöronlarını da yakma rica ediyorum. Teşekkürümü hafta içi bütün isteklerimi yaparken verirsin tatlım. Kızın arkadaşlarının isimleri şuan aklımda yok birazdan tekrar sorup sana mesaj atarım."

Enes buydu işte. Mutlaka bir şey isterdi. Muhtemelen bütün hafta kantine yollayacaktı beni ya da ödevlerini yaptıracaktı.

Hemen plan yapmaya başladım. Volkan onların ilişkisini bildiğimi bilmiyordu. Zaten hemen bana yetiştirecek birileri yok ondan hoşlandığımı bilen insan fazla olmadığı için. Bunu avantaja çevirmem gerekiyordu. Ülkü'nün arkadaşlarının isimleri geldiği an stalka başladım. Kimdir, nedir, necidir? Gözüme Tuğba diye bir kız ilişti. Benim bir akrabamla baya yakın arkadaşlar. Hemen aradım Hakan'ı.

"Kardeş acil durum."

"Hayırdır Seloş?"

"Tuğba diye bir kıza ulaşmam lazım. İşler karıştı. Bizim Volkan bi kızla çıkmaya başladı senin Tuğba'da yakın arkadaşıymış. En azından senin yanında bir kere beni görsün ki ben ilerleyen zamanlarda karşılaştığımızda selamlaşabileyim aynı ortama çabuk girebileyim."

"O işi olmuş bil kardeş. Pazartesi okul çıkışı uğrarız bi ara hatırlat ama bana."

"Hatırlatmam mı be?"

İşte böyleydi bütün çevrem. Kimden yardım istersem isteyeyim kırmazlardı beni. Sevilirdim. Çünkü bende onları sever bir dediklerini iki etmezdim.

.

.

.

Pazartesi olduğunda ilk işim Hakanla konuşup buluşma ayarlamak oldu. Saçma sapan bir bahane uydurup Tuğba'nın yanına uğrayacaktık ve beni tanıştıracaktı. Öylede oldu.

Akşamüzeri dersim erken bitmişti hemen Hakanla buluşup kızın okuluna gittik. Orda hoş geldin beş gittin, napıyorsun iyi ben sen vs. vs. konuşmalarından sonra kızla ufak çaplı bir tanışma senfonisi gerçekleşti.

Planımın ilk evresini devreye sokmuştum. Şimdi sıra yılbaşındaydı. Volkan'a yılbaşını zehir etmem gerekiyordu. Bu arada Volkan'a sanki hiç bir şeyden haberim yokmuş gibi mesaj atmaya ve konuşma çalışmalarıma devam ettim...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 27, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Olmazlara MeyilliyizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin