"Merhaba, Tanrıçam." dedi ateş kanatlı kelebek. Ne olduğunu hala kafam almıyordu. Bir kelebek bunu nasıl yapabilirdi onu bile bilmezken bunları anlamamı benden hangi akıl ile isterlerdi? Ve bu kelebek hadi konuşuyor neyse de, neden "Tanrıçam" diyor ki bana? Biri ile karıştırma olasılığı kaç acaba? Bir dakika ya! Neden ben? Bu ülkede de şehirde de binlerce insan var. Neden onlardan biri değil de ben? Annem bana ne olduğunu anlatmıyor. Ateşli kanatları olan bir kelebek benimle konuşuyor ve bana "Tanrıçam" diyor. Büyücü müdür nedir, deli adamın teki bana ne "Ne olur bağışlayın!" diyor. Neler dönüyor burada? Sanki ben hariç herkes gerçekleri biliyor da bana anlatmıyor!
"Hey, sen nasıl konuşuyorsun, sen nesin, bana neden "Tanrıçam" diyorsun, nereden çıktın ve neden benim karşıma çıktın?" dedim hızlı bir şekilde. O da "Sakin ol, her şeyi anlatacağım sana. Belli ki hiçbir şeyden haberin yok. Ama şu an değil. Çok uzun bir yoldan geliyorum ve her ne kadar öyle görünmese de benim de bir canım var ve yoldan gelirken de çok yoruldum. Biraz dinleneyim sana her şeyi anlatacağım Tanrıçam." dedi. Ben de başımı salladım. "Tamam öyle olsun ama söz ver bana!", "Söz Tanrıçam, söz."
Bu konuşma geçtikten sonra pencerenin önüne geçti ve uyumaya başladı. Ben de o sırada kitabı okudum. Okuduklarım tamamen saçmalıklardı. Bir Ateş Tanrıçası'ndan özellikle bahsediyordu. Ayrıca bir de dünyanın lanetlendiğini ve de gönderilen Tanrıça ve Tanrıların amaçlarının da bu lanetlerden zararsız insanları kurtarmak olduğu yazıyordu. Elementlerden bahsediyordu. Ateş, Su, Hava ve Toprak elementi olan Tanrıça ve Tanrılardan bahsediyordu. Hiçbirinin gerçek ailesinin yaşamadığını, Ateş Tanrıçası'nın ailesinin bir yangında, Su Tanrıçası'nın ailesinin bir selde, Hava Tanrısı'nın ailesinin bir hortumda, Toprak Tanrısı'nın ailesinin bir depremde yok olduğundan, bir gün bu dörtlünün zamanı geldiğinde birleşeceklerini, sırt sırta savaşacaklarını, Karanlık'a karşı güçlerini birleştirip, yeterince güçlü olurlarsa da Karanlık güçleri yeneceğinden bahsediyordu. Bu nasıl bir kitaptı böyle? Beynim yanıyordu. Anlamıyordum!
Bir süre sonra Kelebek uyandı. "Bu arada adın ne?" dedim. "Bir adım yok ama istersen hemen şimdi bir isim koyabilirsin Tanrıçam." dedi. "Hmm Amelia'ya ne dersin?" dedim ve o da "Neden olmasın derim Tanrıçam." dedi ve gülümsedi.
"E hadi söyle şimdi, her sorumun cevabını bekliyorum, derhal." dedim. O da "Bakın Tanrıçam, öncelikle size "Tanrıçam" dememin sebebi sizin Ateşin Tanrıçası olmanızdır. Bunu öğrenin, siz bir Tanrıçasınız ve ben de sizin yardımcınızım, gerekirse sizin için ölür ve tüm hayatımı size adarım. Şunu da söyleyeyim: Tanrıçaların veya Tanrıların ailesi yoktur. Sizin şu an anne olarak gördüğünüz kadın sizi gece yarısı, ateşin içinde daha bir bebekken gördü. Bu kadın evlenmemişti. Size babanız hakkında bilgi verememesinin veya hiçbir özelliğinizin benzememesinin nedeni de bu. Ayrıca yalnız değilsiniz. Siz 12 Aralık 2012' de doğdunuz. Sizin gibi başkaları da var Tanrıçam. 12 Aralık 2012 insanlık tarihinin en önemli tarihidir.""Şeytanlar da var Tanrıçam. Masum insanları öldürmek isteyen şeytanlar. Sizin ve diğer elementlerin gönderilme sebebi masumları korumak. Gün gelince birleşip sırt sırta savaşacak ve dünyayı yok olmaktan kurtaracaksınız."
"Böyle bir şeye nasıl inanmamı bekliyorsun Amelia? Annem gerçek değil vs vs. Ne bekliyorsun benden? Ne Tanrıçası? Ben Tanrıça falan değilim. Yok Şeytanlar varmış, Karanlık güçler varmış. Falan da filan! Nereden çıkıyor bunlar?!"
"Biliyorum Tanrıçam bana inanmanız çok zor ama bunlar gerçekler. Bir gün siz de emin olacaksınız."Benden bunlara inanmamı nasıl beklerdi? "Kanıtla o zaman Amelia!" diye bağırdım sinirlenince. "Bana bir kanıt göster ben de inanayım!". "Tamam, ama dediklerime harfi harfi uyacaksınız Tanrıçam." dedi. "Öncelikle bana Tanrıçam demeyi bırak, Mira de ve her benimle ilgili konuşmada "Siz" diye değil de "Sen" diye hitap et." dedim. "Tamam Mira ama şunu da bil, senin asıl adın Minerva, yanlış bir anlaşılmadan dolayı Mira sanıyorsun adını." dedi. Nefesimi yavaşça bırakarak "Sen Mira de." dedim. "Tamam Mira." dedi.
"Ee anlat hadi, neymiş harfi harfine uygulayacağım planın?"
"Bak şimdi Mira. Annene git ve ona her şeyi öğrendiğini, gerçekte onun çocuğu olmadığını bildiğini söyle. Nereden öğrendiğini sorarsa da "Bu mu kafanı taktığın yer, her şeyi öğrendim diyorum!" diye bağır. Korkut onu. Eğer gerçekten de "Evet böyle bir şey oldu gibisinden şeyler söylerse bana inanırsın değil mi?" dedi. Mantıklı bir plandı. Sonuçta annemin öyle bir şey olmadığını söyleyeceğini biliyordum. "Tamam." dedim, "Senin dediğin olsun, harfi harfine uygulayacağım."Hemen aşağı indim planı uygulamak için. Annemin yanına gittim takındığım soğuk tavır ile ve "Her şeyi öğrendim. Bunca yıl benden nasıl sakladın? Beni bir yangında bulduğunu neden söylemedin?" diye bağırdım. Annem korktu. Gerçekten korktu. Sesi titredi. "S-sen, nasıl?" dedi. Korktuğunu görünce ben de korktum. Yoksa bu gerçek miydi? Ama planı uygulamalıydım. "Nasıl olduğunun bir önemi yok! Sen nasıl benden saklarsın? Nasıl bir annesin sen?" diye bağırdım. Ve korktuğum başıma geldi. Annem suçunu kabullenmişti. Böyle bir şey olduğunu doğruluyordu. Karşıma geçmiş bana Amelia'nın doğruyu söylediğinı kanıtlıyordu. Benim öz olarak bildiğim annem, bir yalancı, düzenbaz çıkmıştı. Annem yoktu benim. Babam da... Ben, ne yapacağım? Bu kadarı fazla. Ben... Yapamam... Bana yalan söyleyen ve 15 yaşıma kadar da bunu benden saklayan ve daha da saklamayı planlayan bir kadın ile aynı yerde yaşayamam. Yüzüne bakmak istemiyordum. Gözlerimden yaşlar akarken "Demek doğruydu. Bu bir testti anne. Ben buna inanmıyordum. Ama sen bana doğru olduğunu kanıtladın. Çok teşekkürler annem olarak bildiğim yalancı kadın!" dedim. Gözünden süzülen yaşı gördüğümde ona daha fazla bakamayacağımı anladım. Hiçbir şey söylemedi, ben de hızla odama çıktım. Amelia'ya "Haklıydın Amelia. Artık sana inanıyorum. Ben, Ateş Tanrıçası Minerva olarak yemin ediyorum ki, masum insanları koruyacağım. Karanlığı, dostlarım Su, Hava ve Toprak ile birleşip kötülüğe karşı güçlerimi en güçlü hale getirecek, hep seninle olacak ve en önemlisi de insanlara daha az güveneceğim." dedim. Tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi. Elime geldi ve ardından da omzuma çıktı: "Ve ben de yemin ederim ki daima sana sadık kalacağım. Her zorluğunda yanında olacağım." dedi. Ben de ona gülümsedim. Ardından da ihtiyacım olan eşyaları toplayıp yola koyuldum. Annem ile son kez göz göze geldim. "Yine de teşekkürler, bunu yapmak istemezdim ama beni buna sen zorladın. Eğer en başta doğruyu söylemiş olsaydın şu an beraber yaşıyorduk. Bunu da bil istedim, anne." dedim. Gözleri kalmam için ısrar ediyordu ama yapamazdım. Artık olmazdı. Onunla burada yaşayamazdım. Onu hala çok seviyordum ama onunla olmak başlı başına bir hata olurdu. "Üzgünüm." dedim son kez ve Amelia ile birlikte evden uzaklaştım.
Artık sadece o ve ben vardık. Başka kimseye ihtiyaç yoktu şimdilik... Hele de yalancılara, hiç ama hiç ihtiyaç yoktu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Tanrıçası
FantasíaMira,daha doğrusu Minerva, Ateşlerin Tanrıçasıdır. Gittikçe büyüyüp gelişeceği bu yolda, pek çok insanı tanıyacak: Bu insanlar kimi zaman arkadaşları, sevdikleri, iyi sandığı ama kötü olanlar, kötü sandığı ama iyi olanlar da olacak; ona sevmeyi ve a...