~SIÇTIK~

28 7 1
                                    

-Gece 02:42 ' de bırakıyorum buraya -
Kulaklarıma rock şarkısının gelmesi ile rahatsızca uyandım. Telefonumu alıp şarkıyı kapattıktan sonra yanımda uyuyan Yiğit 'e baktım. Sessizce ayağa kalkıp karşı sınıfa geçtim. Önayla Gökalp arka sırada sarılmış uyuyordu. Sol köşedede Erkin başını koymuş uyuyordu.  Kızlarda sıraları birleştirmiş uyuyorlardı. Geri sınıfa gidecekken koridorda duyduğum sesle durdum kafamı kapının kenarındaki duvardan uzattım. Adım sesleri. Aşağı koridorda gezinen ayak sesi. Bot gibi kaba bir ses yankı yaparken karşı sınıfa hızlıca geçtim. Sanırım şimdi bitmiştik. Gerçi biz hiç bitmezdik. Çünkü bizi biz yapan zaten bunlardı. Biz asla bitmezdik. Belki ayrılırdık,küserdik,konuşmazdık ama yinede bizdik. Aklımdaki düşüncelere son verip Yiğitin ağzını kapatarak sallamaya başladım. Gözlerini açıp beni karşısında görünce şaşırsada meraklı gözlerle bakmaya devam etti.
Yağmur : Şimdi ağzını açıcam ve çok sessiz olucaksın. Aşağıda gezen birisi var. Bir an önce buradan çıkmalıyız.
İlk önce gözlerini hayvan gibi açıp ardından kafa salladı. Ağzından elimi çekince ayağa kalktık. Karşı sınıfa geçtik. Asıl sorun şimdiydi. Bunları nasıl kaldıracaktık. Aynı taktik diye fısıldayıp İremlerin yanına gittim. İremi zorlayarak kaldırdım ve onu Feyzayı kaldırması için uyardım. Beş dakikanın ardından hepimiz ayaktayken fısıltı ile konuşmaya başladım
Yağmur : Aşağıda birisi var hemen burayı terk etmeliyiz. Hızlı olun.
Gökalp : Yalnız bir sorun var.
Yiğit : Ne var ?
Gökalp : Adım sesleri.
Yağmur : Ee ne olmuş ?
Gökalp : O kişi şuan bu katta. Sesleri dinleyin.
Hepimiz dikkat kesilip dinlediğimizde içimden küfür ettim. Yiğitte sağolsun dışından etti. Adım sesler çok yakındı. Kaçamazdık. Yiğite baktım.
Yağmur : İkiniz arka sıraların altına sende öğretmenler masanın altına.
Yiğit : Siz ?
Birşey demeden kızların elinden tutup karşı sınıfa asıldım. Aynı yerlere geçin diye uyardıktan sonra kendim öğretmenler masasının altına girdim. Tahtanın altındaki demirler hayatımı kurtarıcaktı. İki ayağımı karşı demirin üzerine koyup sağ kolumuda sağ demirin üzerine koydum. Sol elim açıkta kalınca gelene el hareketi çekmek için iyi olur diye düşünsemde karnımın üzerine koydum. Adım sesleri dahada yaklaşırken ve bu durumdayken ister istemez korku basmıştı.
İŞTE ŞİMDİ SIÇTIK.
Çantalar sıranın üzerinde ve en önemlisi içinde kimliklerimiz var. Ayak sesleri iyice yaklaşırken hemen ayağa kalktım ve çantaları alıp geri gidecekken adımların durduğunu duydum.
SIÇTIK CAFER BEZ GETİR.
Sessizce kapının arkasına geçtim. Şuracıkta fazla stres , heyecan ve ateşle bayılabilirdim. Bizim olduğumuz sınıfın önünde durdu. Aha valla bittik. Elinde ki feneri açıp etrafa bakınırken bende kapının kenarındaki delikten ona bakıyordum. Dışarıdaki güvenlik görevlisiydi ve büyük ihtimalle kırık camı görmemişti yoksa helvamız yeniyordu. Ay canım helva çekti. Anneme demeliyim. Dedim ve kaldım. Elimdekiler yere düştü. Acılar yüzüme bir kez daha vurdu. Şuan yanımda görevli ve ben uzun boş koridorda yürüyoruz. Elimde kelepçeyle neyse ki sadece ben yakalandım.
Ortaaaak anca beraber kanca beraber.
Duyduğum sesle yüzümde gülümseme oluştu bağıran Yiğitti. Arkama döndüm. Hepsi erkeklerden kızlara doğru dizilmiş yan yana duruyordu. Elleri ceplerinde olanlar,belinde olanlar ve Yiğit eli boynunda en ortada gülümseyen. Güvenlikçi sürükleyerek yanlarına götürdü. Tek tek kelepçeleri taktı tabii takmadan önce polisleri aradığı için onlarda gelmişti. Şimdi bütün okulun ışıkları  yanıyor. Her birimizin kolundan  farklı farklı tutan polisler. Ne kadar kötü duruma düşecek olsakta hepimiz aşırı eğleniyoruz. Böyle filmde gibiyiz. Yaptıklarımızdan pişman değiliz aklımız hala yapmadıklarımızda. Hepimizi kasaya oturtturduktan sonra kapıyı kitlediler aman belki araba giderken ve ellerimiz kelepçeliyken dışarı felan atlarız aman. Yanımda elleri kelepçi Sidelya , İrem , Feyza tam karşımda Yiğit , Önay , Alparslan , Erkin ve Gökalp. Hepimizin yüzünde umursamaz bir ifade. Umrumuzda mı hayır. Karakola gelince polisler eşliğinde içeri girdik. Ay yakşkl s.s. GERİZEKALI. İçeri girince parmaklıkların arkasına atıldık. Yarın sorgu vardı kesin. Gece 5 te yapmasınlar zaten. Sessizce en köşeye geçip oturdum. Herkes bi tarafa oturdu. Sessizdik , sakindik ama bence gayet mutluyduk. Mut'lu değilim saçmalamayın. Bence öyleydik. Sessiz sakin bir saat oturduk kolumdaki saate baktım harbi bir saat geçmişti. 06.08 gözümde bir gram uyku yok büyük ihtimalle tek ben değilim böyle olan. Tek tek herkesin üstünde gezdirdim gözlerimi. Kafamı duvara dayayıp karşı duvara bakmaya başladım. Duvar güzelmiş. Bizimkilere tekrar bakmaya başladım. Ve beklenen bir hareket daha. Mükemmel. Tamda zamanıydı. Gökalp gülmeye başladı. Sonra İrem  sonra onun gülüşünü gören Alparslan. Herkese tek tek bakarken Yiğit'in bana baktığını fark ettim. Gülmeye başladım. Gülmeye başladı. Yine o hönkürme gülüşlerimizden.
Gökalp : Birazdan polisler gelicek ve şunu diyecekler : Sessiz olun biraz hapishane burası.
Gülmeye devam ederken polislerin gelmesiyle sustuk.
Polis bey amca : Sessiz olun hapishane burası.
Demeye kalmadan dahada gülmeye başladık. Komik gelmişti. Bire bir aynısını söylemişti lan. Erkeklerin gülmediğini görünce sorar gözlerle baktım.
Gökalp : Babam asayiş şubedendi. 4 yıl önce. Hep anlatırdı.
Yanımızdan polis gidince konuşmaya başladım.
Yağmur : Eee şimdi ne iş yapıyo emekli mi ?
Gökalp : Hayır.
Herkes ciddi bir ifadeye büründüğünde dinlemeye başladım.
Gökalp : Bunu hepiniz burada duyacaksınız. Ve benim umrumda değil artık. 4 yıl önce babam eve gelmedi aradık herkes haberimiz yok dedi. Babamın izini aradık her yerde. Bir sürü güvenlik kamerası izledim. Havaalanlarına , otogarlara , tren garlarına gittim hergün belki dedim görürüm bir gün. Ve gördümde. Havaalanında ağlarken gördüm. Yanına gidemedim. Noldu sana baba diyemedim. Neden gittin diyemedim. Vardır bir bildiği dedim. Vardır. Gelmedi bir daha annemle ve kardeşimle kalıyorum şimdi. Babam bizi o gün terk etti işte. Büyük Tuğra Aksan yok oldu. Londrada küçük bir evde kalıyor. Bunu bir tek ben biliyorum tabii artık sizlerde.
Gökalpın anlattıkları bittiğinde sadece Yiğit , Gökalp ve benim uyumadığımı diğerlerinin uyuyakaldığını gördüm. Bende kafamı duvara yasladım ve Yiğit'i izledim. Şişmiş gözleriyle etrafa bakınıyordu. Gökalpte uyumuştu. Sadece ikimiz vardık.
Uyu  diye fısıldadım. Gözlerin şiş olunca yakışıksız oluyosun. Yanını işaret edince gidip oturdum. Bu seferde o konuşmaya başladı.
Seninde gözlerin şiş ama her türlü güzelsin be. Uyu uyu ki insin şişi öpesim geliyor böyle.  Sadece tebessüm edebildim birşey deme meburiyetim var mı ay var tabii ee? Diye düşünürken tekrar konuşmaya başladı
Birşey demek zorunda değilsin. Tekrar tebessüm. Sırtımı soğuk zemine bıraktım. Kafamı bacağına koyup huzurlu bir şekilde uyudum.
~~~~~~~~~~~~
Üzgünüm pek bölüm atamıyorum malum sınav haftası affedin.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 02, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

~ Çılgın DÖRTLÜ  ve Diğerleri ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin