twenty one | each passing day passing into the past

3.1K 349 73
                                    

Bölümler Düzenlenmiştir

Zamanın sonsuz göründüğü bir zamanı hatırlayabiliyorum.

Saatin saniye ibresi ağır çekimde ilerliyor, neredeyse hiç hareket etmiyordu.
Hiçlik, boşluğu dolduran, sıkıcı, ritmik bir monotonluk.

Senden önceki hayatım.

Şimdi, zaman damlayan bir nehre döndü.
Kalbimin her atışında düşünceler patlıyordu.

Aşkımız, acele eden nehir tarafından süpürüldü.

Her geçen gün, geçmişe doğru.

Bölüm texting değildir. İyi okumalar.


***

Yaklaşık bir hafta önce evine dönmüş, anne ve babası ile vakit geçirmiş, onların tavsiyelerini dinlemişti Jin. Ailecek onlarda şaşkınlardı. Namjoon'u ve Namjoon'un ailesini çok seviyorlardı.

Özellikle de Heesun'u yirmi dört  senedir tanıyorlardı.
Onları da üzen en çok bu olmuştu.
Annesi gözlerinin içine bakıyordu Seokjin'in.
Oğlunun acılarını dindirmek istercesine.

Babası duygularını belli etmese de oğlunun vereceği her bir kararın arkasındaydı. Eğer istifa ediyorsa bir bildiği vardı. Eğer buraya geldiyse bir bildiği vardı. Onu bilinçli yetiştirmişlerdi.

Şimdi canı yanarken de oğullarına destek olmalılardı.


"Bana öyle bakmayın" diye mırıldandı Jin..

"Nasıl bakmayalım oğlum?" dedi annesi de yumuşak bir sesle

"Acımayın bana. Otuz iki yaşındayım küçük bir çocuk değilim. Sadece bunun geçmeyeceğini bilseniz yeter."


Annesi ve babası derin bir iç çektikten sonra onlarla sohbet etti birazcık. Annesi babasından markete gitmesini istediğinde kendi gitmek istedi ve ayaklandı. Odasına çıkıp üstüne sweat seçmeye başladı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonunda kırmızı bir sweat seçip cüzdanıyla geri indi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonunda kırmızı bir sweat seçip cüzdanıyla geri indi. Arabanın anahtarını ve listeyi alıp evden çıktı.

Uzun bir zaman oluyordu Kanada'ya gelmeyeli. En son iki sene önceki ufak yıl dönümü kutlamasında gelmişlerdi Namjoon ile.

Şimdi ise tek başınaydı ve öyle kalmaya da devam edecekti.


Belki de Namjoon buraya Heesun ile gelecekti. 


Kendi ile olan anılarının üstüne bir de Heesun'u ekleyecekti.

Dayanamıyordu.

Gerçekten dayanamıyordu.

Kendisi yerine Heesun'un olması onu mahvediyordu.

***

Jin, ailesinin yanında geçirdiği bir ay içinde birazcık olsun rahatladığını hissetmişti. Annesi ve babası orada kaldığı süre boyunca tekrar Namjoon hakkında bir şey sormamışlardı ama Jimin'le konuştuklarına kulak misafiri olmuştu. Çünkü anne ve babası meraklıydı Jimin ise çenesi düşük bir veletti.

Gideceği günün son akşamında yatağına yattığında, Namjoon ile bu yatakta olan anıları gelmişti aklına bir kez daha.

Ama bunlar canını acıtmamıştı. Çünkü onlar güzel anılardı.
Gülümsetmişti onu, deli gibi hemde.

Masum, sade ve umutluydu o anılarda... Hep olduğu gibi.

Ama o minik gözleri ihanet etmeyi seviyorlardı ona,  yanmaya başlamışlardı bile küçük damlaları yağdırabilmek için.

"Ahh geri gidin lütfen, lütfen şimdi ağlamak  istemiyorum.." diye mızıldandı göz yaşlarına doğru.

Ama kalbi gibi gözyaşları da onu dinlememişti.

"Onu sevdiğim için özür dileyemem Jin, ama seninle evlendiğim için de pişman olmadığımı söylersem yalan olur. " diye seslenen çocuğa doğru döndü.

Hemen yanında yatan Namjoon'un silüetine baktı.

"Biliyorum Namjoon. Ama bunlar bizi kurtarmaya yetmezdi. Sen çoktan beni silmiştin değil mi hayallerinden?" dedi net bir şekilde, sanki gerçekten  karşındaydı Namjoon

"Seni seviyorum Joonie." diye fısıldadığında silüette kayboldu.

Jin bu yatakta  kalmak istemiyordu.
Nefret ediyordu bu yataktan. Yastığını da alıp ayaklandı.

Üst kata terasa çıktı ve küçük kanepenin üstüne yastığını bıraktı. Kanepeye yerleştikten sona gözlerini yıldızlara dikti..

"Güzel geceler Joonie. Umarım rahat uyuyorsundur.. "

Kanepede yan tarafına döndü ve gözlerini kapattı. Rüyalarında Namjoon'u görmemeyi diledi.


O gece Seokjin kollarını kendine sarmalarken, Namjoon'un kolları ise Heesun'un ince bedenine sarmalanmıştı.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
house shaped heart' namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin