eleven | who you love and who loves you back

3.2K 395 87
                                    


Bölümler Düzenlenmiştir


"Bazı insanlar, gidene kadar neye sahip olduklarını bilmezler."

"Ama bilenler ne olacak? Hiçbir şeyi hafife almayanlar? Tutmak için elinden gelen çabayı göstermiş, ancak en sevdikleri şeyi kaybederken çaresizce bakabilenler.

Bu onlar için çok daha kötü değil mi? "

***

namjoon
Seokjin


Eğer hâlâ şirketteysen


Birkaç dakika odama gelir misin?

Senin yapabildiğin bir yazı programı vardı

Onu halledebilir misin?


seokjin:
Aslında çıkmak üzereydim

Ama hallederim sorun değil

Sizin işiniz var galiba


namjoon:
Bunun seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum?


seokjin:
Üzgünüm, sorgulamamalıydım

Geliyorum şimdi 


namjoon
Teşekkürler

Bilgisayarı açık bıraktım giderken kapatırsın


namjoon çevrimdışı


seokjin:
Hayatında kim var?|

Seni seviy-|

***

Odasından çıkıp yavaş yavaş eşinin odasında ilerledi Jin. Odaların çoğu boştu, saat biraz geç olmuştu ama en azından bu haftanın yazılarını halledip yayınlamak  için hâlâ ofisteydi.

Namjoon da kendisi de çok çalışırdı.  İkisi de düzenli insanlardı. Aslında bu düzen Namjoon da çok fazlaydı ve bu işini Seokjin'e devretmişti, onu düzen manyağı yapmıştı. 

Yine de onunla ilgili her şey gülümsetiyordu Jin'i.

"Hyunggg!"

Koridorun başında kendine seslenen küçük baş belasını görünce daha çok gülümsedi. Hayatındaki bu küçük çocuklar -kardeşi de dahil- onu mutlu ediyorlardı.

"Gguk? Sen bu saatte neden burdasın? Hepimizden önce kaçmış olmalıydın?" diye sordu Jin

"Taehyung, saatini burada unutmuş onun için çıkıp almaya geldim hyung."

Taehyung, Jeongguk ve Jimin kendisi gibi yazardı.
Eh kardeşi kendisine özenmişti bu işi seçerken. Ancak ailede de olduğu gibi yazı becerileri genetikti kardeşlerin.
Taehyung da Jimin'in en yakın arkadaşı olduğundan bu işi seçmişti. 

Jeongguk... Gguk ise sadece Taehyung'a âşıktı ve onun peşinden asla ayrılmayacağından bu işteydi işte.  Gerçekten aptallardı Seokjin'e göre..

"Seni de bırakalım hyung, çok çalışıyorsun hadi al eşyalarını." Küçüğün bu fikrine sıcak bakmıştı çünkü şu an hiç taksiye binecek hali yoktu.

"Namjoon bir iş verdi. Onu halledeyim gidelim olur mu Gguk? Yani bekletsem sorun olur mu, sadece 10 dakikalık bir iş?"

Küçük olan abartılı şekilde gözlerini devirdiğinde, Jin cevabı anladı ve birlikte Namjoon'un odasında girdiler.

Seokjin, odanın kokusunu içine çektiğinde aradığını bulamadığından yüzünü buruşturdu. Eskisi gibi yumuşak ve soft kokmuyordu oda.
Ağır ve kadınsı kokuyordu.

Hemen masaya geçip bilgisayara odaklandı ve lazım  olacak belgeleri elinin altında buldu. Namjoon ve onun düzeni.. Asla şaşmazdı, Jin'de kaçırmazdı.

Aradığı belgeleri sırayla geçirirken eline küçük bir not kağıdı takıldı. 
Kâğıda göz attığında biraz şaşırdı. 

"Lanawo Restorant, Saat: 20.00"  kendi kendine mırıldanırken Jungkook'un sesini duydu.


"Oh! Hyung bu küpede kimin?" Çocuğun elindeki küçük ama pırlantaları yoğun olan gül küpesine baktı.

Küpe... küpe gayet tanıdık bir küpeydi. Aslında daha dikkat baksa Jeongguk'un bile tanıyacağı bir küpeydi.


"Jeongguk beni bırakmadan önce bir yere uğrayabilir miyiz acaba?" 

Hislerine güveniyordu. Sadece mantığı kalbini eziyordu ve sonunda mantığı haklı çıkarsa çok fena kaybedecekti. 
Tek bildiği bu idi.

***

Acaba gideceği yere gidecek mi? Ya da orada ne
görecek?

Acaba gideceği yere gidecek mi? Ya da orada ne görecek?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
house shaped heart' namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin