1.bölüm

25 0 0
                                    

Deli gibi ağlıyordu çizdiği resimleri yazdığı şiirleri ve tüm hayallerini uçurum kenarından denize atıyordu boğazı düğümlenmişti kaderin ona ördüğü ağlar bedenine ağır geliyordu artik yaşama umudu kalmamıştı bir başka kız için terkedilmiş ve bircok kez işkenceye maruz kalmıştı.
O minik kalbi bunları taşıyamıyordu terkedildikten sonra oluşan derin çukur giderek büyümüş artik tüm kalbini hatta bedenini sarmıştı yaşamaya dair bir umudu kalmadığından kendini hayallerinin ardından uçurumdan yavaşça bıraktı.

"Tabiki kaderin küçük cilveleri vardır ölümün kıyılasında olduğunuzda bile"

Ezgi yalniz değildi o uçurum kenarından kendi benliğini temizlerken onu izleyen bir kaç çift göz vardı.
Ama görünenin aslında bu kadar masum olmadığını kızın kendini boşluğa bıraktığı an anlamışlardı.

Hemen koşarak tanımadığı kız için kendini derin sulara atmıştı defalarca denizin dibine batıp çıksa da sarp kızı bulamamıştı son bir kez daha daldı denizin soğuk ve karanlık sularına  bembeyaz elbiseli o kızı gördü hızlıca yüzerek elinden tuttuğu gibi yukarıya çıkarttı kıyaya kadar yüzdükten sonra ezgiyi kucağına aldı ama ne yazıkki nefes almıyordu bir süre suni teneffüs yapmıştı ama yinede kız hiçbir şekilde tepki vermiyordu defalarca denedi ve kız ani bir hareketle üstündeki adamı itti ve yuttuğu tüm suyu ağzından çıkardı hafif senteleyen  sarp kendini düzeltti kız uyandıktan 2 saniye sonra  gözgöze geldiği ve hayatini hem kurtaran hemde mahveden bu adamla ilk karşılaşmasıydı hemen ardından bayılmıştı sarp hızlı bir şekilde ezgiyi kucağına aldı ve arkadaşlarıyla kaldığı kulübeye götürdü kız kardeşi ve diğer kızlar ezginin üstünü değiştirdi ve uzandirdilar hava kararmış sarp ve arkadaşları dışarda ateş yakmışlardı.

Sedef
"Acaba kendini neden uçurumdan attı"

Emir
"Kim bilir ama abi seninkide nasıl bir ani çıkıştır anlayamadik  hiçbirimiz"

Sarp
"Çok Ürkmüştü amacaba ne derdi vardı da hayatına son vermişti"

Sibel
"Tatli kız"

Onlar ateşin başında konuşurken ezgi yavaş yavaş kendine geliyordu bir süre ayağa kalkmaya çalışsa da her çabalamasında yere tekrardan düştüyordu en sonunda pes etti ve yatağın üstünde oturdu nerde olduğunu anlamaya çalışıyordu üstündeki elbiseler ona ait değildi kim Değiştirmişti ki üstünü
Gözünün önüne gelen birkaç bulanık görüntü dışında hiçbirşey hatırlamıyordu.
Kendine birkez daha yüklenip etraftaki eşyalara tutuna  tutuna  ayakta kalmayı başarmıştı yavaş adımlarla dışarıya çıktı kapının önündeki ateşi farketti ve ateşe doğru yürümeye başladı ve oradaki gençler konuşmaya dalmisken duyduğu soruya aniden cevap verdi.

Sibel
"Acaba adı ne"

Ezgi
"Ezgi"

Diye ağzından titrek bir ses çıkmıştı herkes şaşırmış bir şekilde sesin geldiği yöne doğru baktı sarp hızlı bir şekilde kalktı.

Sarp
"Uyanmış sin"

Ezgi
"Ne oldu bana neden buradayım"

Sarp
"Hiçbirşey hatırlamıyor musun"

Ezgi
"Sadece birkaç bulanık görüntü"

Sarp teker teker olanları anlatmıştı sarpın her dediği ezginin kalbine hançer gibi saklanıyordu tekrar tekrar ezgi ne kadar gitmek istesede sarp bırakmamıştı gitmesine izin vermemişti o gece hem sarp hemde ezgi için çok uzun geçmişti sabah erkenden kalkan ezgi güneş doğmadan kulübeden ayrılmıştı kızlarda ezginin olmadığını anlamalari çok geç olamadı sedef koşarak odaya girdi ve herkesi uyandırdı her yere baktılar ve eksik eşyaları varmı diye kontrol ettiler tek eksik sarpın baba annesinden kalan antika kolyesiydi.





AşekaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin