11| istediğin gibi olsun

3.5K 408 55
                                    

Etraf derin bir sessizliğe gömülürken Seokjin bir nefes aldı. Taehyung her zaman ortalığı karıştırmanın bir yolunu bulurdu, böyle güzel bir ortamda bile. Her şeyi yoluna koymaya çalışırken bile. İtirafı biliyordu ve bunu bilen tek kişi kendisiydi, zaten bir uçurumun kenarında olan diğerleriyle ilişkileri böylece bitme noktasına gelebilirdi.

Taehyung kendini suçlamaktan vazgeçmemişti, Seokjin onun içini rahatlatmaya çalışıyor olabilirdi ama Taehyung suçlanmak istiyordu. Hak ettiğini düşündüğü kelimeleri duymak.

"Eve git." Seokjin ayaklanıp hala uzanmakta ve gökyüzünü izlemekte olan Taehyung'a ulaştı. "Hatta-dur. Geri dönüyoruz."

"Ne oluyor?" Kusma çalışmalarını bitirmiş olan Jungkook herkesin suratını bir karış halde bulduğundan dolayı şaşırmıştı. "İki dakika kusayım dedim, Amerika-Rusya soğuk savaşta böyle değildi."

"Bir şey olduğu yok." Seokjin Taehyung yerine cevap verdi. "Taehyung yalan söylüyor," dedi diğerlerine hitaben. "Öyle bir şey yok."

"Beni koruma artık." Taehyung doğruldu. "Neden beni o gün dışarıya gönderdiğini söyle. Neden sanki Jimin'i tanımıyormuş gibi davrandığını, neden özellikle onun benimle yakınlaşmasını istediğini anlat. Ya da diğerlerine asla güvende olmadıklarını, güvendikleri arkadaşlarının gerçekten bir katil olduğunu."

"Hyung?" Jimin güçsüz bir sesle mırıldandığında Seokjin ona dönmedi bile.

"Kapat çeneni!" Onu dirseğinden tutup ayağa kaldırdı ve arabanın bulunduğu tarafa doğru itti. "Gidiyoruz dedim ve sen Taehyung, seninle konuşmamız gerekiyor."

"Onlara anlatsana." Taehyung güldü, neşeden yoksundu. Yıllardır düşüncelerinin büyük bir kısmını kaplayan bu olayı diğerlerinden saklamak iki yüzlülük gibi hissettiriyordu. Seokjin için sorun olmayabilirdi ama hadi ya on sekiz yaşındaki masum kız böyle birini hayatında istemezse? Ya da Jungkook? Ya da hayata tutunmak için çabalayan Jimin?

O sırada toprak yolda çıkan lastik sesleri yüzünden hepsinin dikkati başka bir tarafa çevrildi. "Bir bu eksikti."

Yoongi tam da zamanında gelmişti.

Jungkook geriye doğru birkaç adım attı, aten her şey yeterince berbatken bir de böyle oldukları bir anda Yoongi ile karşılaşmaları hiç de iyi olmamıştı. Elinde artık bir fırsat olduğunu sanmıyordu.

"Hoseok," dedi Seokjin hızlıca. "Taehyung'u eve götürüyorsun." Arabanın kartını ona doğru attı, onun burada kalması huzurun bozulacak olması demekti. Taehyung eğer ters bir ruh haline girdiyse o günü onlara zehir etmeden durmazdı.

"Ben götürürüm." Kendisi hakkında söylenenlerden sonra, Seokjin'in bir şeyler anlatmayacağını fark etmişti Jimin. Eğer konuşacak biri varsa o da Taehyung'du ve onunla yalnız kalması gerekiyordu. "Birlikte gideriz demek istedim yani."

Yoongi arabasından çıkmıştı ve onlara doğru ilerliyordu, Jimin, Taehyung, Jungkook ve Seokjin ayaktaydı. Taehyung Seokjin tarafından tutuluyordu ve bir geri zekalı bile onların ne kadar gergin olduğunu söyleyebilirdi.

"Geç kaldım ama..." dedi sessizce, sanki herkes öfkesini ona kusacakmış gibi hissetmişti.

"Hayır, hiç sorun değil." Seokjin sahte gülüşlerinden birini takınıp konuştu. "Eh, biz de pek bir şey yapmamıştık."

Jimin Taehyung'a doğru yaklaştı ve Yoongi'ye döndü. "Hyung, Taehyung biraz rahatsızlandığı  için biz gitmek zorundayız. Kalamayacağımız için üzgünüz."

Jimin Hoseok'un uzattığı kartı aldıktan sonra Taehyung'u kolundan tutarak çekiştirmeye başladı. Asıl şaşırdığı Taehyung'un buna itiraz etmemesi ve onu sessizce takip etmesiydi. "Tamam, sen sürüyorsun çünkü ben araba kullanmayı bilmiyorum." Arabanın yanına geldiklerinde Taehyung'a kartı verdi ve yolcu koltuğuna doğru ilerledi. Taehyung yine itiraz etmemişti.

Take Me To The Sky |vmin&yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin