6| sorumsuzca davranışlar

3.6K 477 124
                                    

Alışmıştı.

Haftasonu elektro gitar sesiyle uyanmaya, alt katta duyduğu kavgalara ve Taehyung'un her zaman düz olan suratına. Renkli bir evdi, herkes farklı karakterlere sahipti ve Jimin, gülüyordu. Çok gülüyordu, bazen kahkaha attığı bile oluyordu. Geride kalan yirmi iki yılı bir kenara atmıştı, sanki bütün o yıllar bu insanlarla karşılaşmak için beklemesi gereken süreymiş gibi hissediyordu. O ana gelmek için yaşamış gibi.

Taehyung'un verdiği test kitaplarına çalışıyordu. Derslerle alakalı pek bir sorunu yoktu, her zaman zeki biri olmuştu ama matematikle ilgili sıkıntıları vardı. Yapamadığı bütün soruları bir kenarda biriktiriyordu, genelde Jungkook'a soruyordu gerçi ama Taehyung'a sormak için sakladıkları da vardı. Taehyung'la konuşmak istiyordu. Bunu kişisel olarak mesele edinmiş olabilirdi ama o farklıydı. Gizemli havası yüzünden onu ilgi çekici buluyordu.

Ellerini montunun cebine yerleştirdi ve neredeyse iki hafta önce menteşelerinden ayrılarak kırılan ve yerine yenisi takılan kütüphane kapısına baktı. Bu defa cam bir kapıydı, kırılsaydı cidden büyük zararlara yol açabilirdi.

İçeriye girerken Taehyungun o adamı öldürdüğü yere baktı, kanat izleri hala yerli yerinde duruyordu. Eğer neler olduğunu bilmeseydi, bunu da güzel bir tasarım olarak sayabilirdi, simetrik bir şekilde çizilmişti sanki.

Ders çalışmaya veya kitap okumaya gelmediğinden, gözleri mavi saçlı genci aradı hemen. Bütün gün boyunca evde oturup birilerini beklemekten sıkılmıştı ve bir metres gibi para yemek istemiyordu. Seokjin bu konuda çok cömertti, kesinlikle sıkıntı etmiyordu ama Jimin hala bir yabancıydı. Hem bütün ömrü boyunca bir sonraki öğünde ne yiyeceğini hesaplamış birisi olarak, hiç de rahat hissetmiyordu.

Onu gördüğünde derin bir nefes aldı, Yoongi'nin bu konuda kendisine yardımcı olabileceğini düşünüyordu. Diğerleri dışında tanıdığı tek kişi oydu ve geçenlerde başlarına gelen olaydan sonra aralarında bir bağ falan oluşması gerektiğini düşünmüştü. Sonuçta aynı anda öldürüyorlardı neredeyse. Hem, hala bir insan olduğunu hissediyordu onlar bu konuda ne kadar ısrar ederlerse etsinler. O yüzden onunla arkadaş olmak istemişti. Biriyle arkadaş olmak istemişti işte.

"Hey, merhaba." Onu, harici odalara giden koridorda yakaladı. Ders çalışma alanından ayrı, temizlik odaları ve arşivlerin bulunduğu koridorda.

"Oh, Jimin.. Merhaba." Yoongi elindeki klasörü koltuk altına sıkıştırıp burnundan düşmekte olan siyah çerçeveli gözlüğünü biraz yukarı itti. "Uzun süredir görünmüyorsun, n'aber?"

"Öyle işte." Jimin ne cevap vereceğini bilemeyince ayaklarına baktı. "Ben senden bir iyilik isteyecektim."

"Yapabileceğim bir şeyse..."

"Acaba, bir ihtimal burada çalışabilir miyim?" Jimin gözlerini Yoongi'ninkilere dikti, bu şekilde cevabın olumlu ya da olumsuz olacağını anlamaya çalışıyordu.

"Ben amirlerime sorarım," dedi Yoongi. "Herhangi bir pozisyonda çalışabilir misin, yani arşiv olsa bile?"

"Evet, elbette." Jimin hızlı hızlı onayladı. Seçme şansı gibi bir lükse sahip olamayacağını en baştan biliyordu, zaten herhangi bir farklılık yaratmıyordu. Tuvaletleri temizlemelerini söyleseler bile kabul edeceğini biliyordu.

"Numaranı bana ver, böylece seni haberdar edebileyim." Yoongi cep telefonunu ona uzattığında, Jimin hiç düşünmeden tuşlara bastı ve kaydetti kendi numarasını. Sonra da onunkini aldı. "Bugün eve dön istersen. Akşam söylerim muhtemelen. Yanında arkadaşın yok mu?" dedi Yoongi başını kapıya doğru çevirerek. Geniş odanın içine bakmaya çalışmıştı.

Take Me To The Sky |vmin&yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin