35| karar zamanı

2.6K 259 140
                                    

Three Days Grace - Fallen Angel

"Jungkook, nereye gidiyoruz?"

Evde çıkan karışıklıktan sonra Jungkook hiçbir şey anlatmadan Yoongi'yi sürüklemeye başlamıştı ve bu, diğerinin hiç hoşuna gitmemişti.

"Hayır, asıl soru; sen nereye gidiyorsun?" Yoongi tekrarladı. O sırada onun apartmanının merdivenlerini çıkıyorlardı. Jungkook onu apartmanın önüne getirmişti ilk olarak, dairenin içine değil.

"New York'ta bir çatı katı. Seokjin bunu seneler önce satın alıp A planı yapmıştı." Yoongi'nin dairesinin kapısını anahtara ihtiyaç duymadan açtı ve onu önce içeri itip peşinden girdi ve kapıyı üst üste kilitledi. Kesinlikle ona bakmadan odaları geziyor, büyüleri kontrol ediyor ve biri var mı diye özellikle dikkat ediyordu.

"Gidemezsin."

"Burada kalırsam sen de-"

"Beni bırakamazsın, Jungkook." Yoongi tekrarladığında Jungkook salonda nihayet durup ona döndü. Yüzü ağlamaklıydı. "Sana en başta ayrılmak isteyeceksen hiç başlamamamız gerektiğini söylemiştim. Beni bırakamazsın."

"Senden ayrılmak istemiyorum." Jungkook mırıldandı.

"Ama bırakıp gideceksin. Seni görecek miyim bir daha? Garanti verecek misin?"

"Yoongi-"

"Elbette, vermeyeceksin." Yoongi mırıldandı ve gözlerini başka tarafa çevirdi. Burnu sızlamaya başlamıştı.

"Seni seviyorum." Jungkook ona yaklaşıp onun ellerini tuttu. "Ama bunun sonunda geri dönemeyebilirim. Her zaman böyleydi."

"Ben de seni seviyorum," Yoongi kısık sesiyle mırıldandığında Jungkook yarım yamalak gülümsedi. "Ben de seninle gelmek istiyorum." Sonrasında ses tonu yükseldi ve kararlılıkla konuştu. "Bensiz gidemezsin. Ya kal, ya da ben de-"

"Bu çok tehlikeli."

"Umurumda değil." Yoongi hafifçe onun ellerini sıktı. "Jungkook, umurumda değil, beni bırakamazsın."

"Ama-"

"Kapa çeneni." Yoongi mırıldanıp onun dudaklarına yaklaştığında ikisi de gözlerini kapattı ve kendilerini derin bir öpüşmenin içinde buldular. O sırada ikisinin de dünya yansa umurunda değildi, büyük bir tehlikenin ortasında olmaları, her an kapılarına birilerinin dayanabilecek olması ve geri kalan her şey. Yok olmuştu. Yoongi ellerini onun yanaklarına yerleştirdi ve aklındaki bütün o kötü düşünceleri savdı, tek istediği bu çocuğun yajından ayrılmamasıydı. Kim onun bu kadar bağlanabileceğini tahmin edebilirdi ki?

Gözlerini açtığında salonda değillerdi. Hafifçe geri çekildi ve elleri Jungkook'un göğsü üzerinde kaldı. Evden ayrıldıklarında hava kararmak üzereydi oysa şimdi pencereden görebildiği kdarıyla güneş doğuyordu, çün  yüksek bir binadalardı.

Jungkook onu götürmüştü.

"Seni bırakmayacağım," Jungkook fısıldadı. "Hiçbir zaman bunu istemedim zaten ama bütün bunlar çığrından çıktı ve her şey-"

"Ben seninle iyiyim." Yoongi yüzünü onunkine yaklaştırıp gözlerini kapattı. Dudakları diğerininkine neredeyse değiyordu. "Üstesinden geleceğiz, Kook."

*

Onunla savaşmayı seçti.

Gücü yetmese de, ölecek olsa da kanının son damlasına kadar Taehyung'u kurtarmak için çabalayacaktı. Onu yalnız bırakmasının imkanı yoktu, orada onu öylece ardında bırakıp gidemezdi. Bu.. bu kalbini bırakmak gibi bir şey olurdu, nasıl yaşardı onsuz?

Take Me To The Sky |vmin&yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin