O sonbahar günü olmuştu her şey tamda kışa hazırlık yaparken bilemezdim ki içimi ısıtmakla kalmayıp kasıp kavuracağını...
Tam da o an işte gözlerine uzun uzun baktığım anda kirpiklerini saymak istemiştim kalbim sadece kan pompalamıyordu o dakika galibe boyundan büyük işlere atılma zamanın geldiğinin anladım...
Baba özlemiyle büyümüş bir çocuk nasıl koşarsa babasına öyle koşup sarılmak istemiştim ben bu kıza yine başlamıştı o dakikalar hasret dolu özlemi..
Birlikte olmamız ne kadar imkansızdı...
Güneşin batıdan doğması gibi geyiklerin uçması gibi kaplumbağaların koşması gibi imkansızdı isterdim ki bugün mutsuzluğumun bin dört yüz altmış ikinci gününü kutlamak
Biraz daha omdan bahsedeyim kirpikleri kaşları gözleri gülüşü saçlarını toplaması direkt kalbime oynanan oyunlar ve tuzaklardı bunu biliyordum fakat ilginçtir ki bile bile tuzağa ilerliyordum
Ve ay kıskanmakta haklıydı o gözeri
Ben ki güneşe bile rest çekmiş insan
Bir çift göz yetiyordu aydınlatmama kendi evrenimi
Sen varken her şey tamam ise ne geceme ayı isterdim ben de gündüzüme güneşi