Multimediadaki şarkı bu hayatta dinlediğim en güzel ses olabilir sanırım. Kendisine aşık olduğum da doğrudur. :) Sizin de beğeneceğinizi düşündüm ve bu sesle birlikte ilk bölümü gecenin o huzurlu kollarına bırakıverdim.İsteyen kütüphanesine ekleyip okusun diye. Keyifle okuyun. :)
Bölüm şarkıları;
Dimash Kudaibergenov-S.O.S D'un Terrien En Detresse
Barış Akarsu- Bir Sevmek Bin Defa Ölmekmiş🥀
Ayaklarım birbirini kovalamaya devam ederken, bir yandan da önümdeki engellerden zıplayıp arkamı kontrol ediyordum. Siyah gölgeler, ağızlarında tehdit ve küfürlerle peşimden koşmaya devam ederlerken ben aklımdan ne yapacağım konusunda plan yapmaya çalışıyordum. Fakat beynim panik dalgası altında kalmış fikir üretmeyi kendine yasaklamış gibiydi. Tekrar arkama baktığımda, siyah gölgelerle aramdaki mesafenin daha da açıldığını gördüm. Derin bir nefes alarak önüme çıkan sokaktan sağa saptım ve bir önceki topraklı yolun aksi olan düz, beton kaldırımların karanlık kıvrımlarında daha hızlı koşturdum.
Bir süre aynı tempoda koştuktan sonra önümdeki apartmandan içeri girdim ve sırtımı duvara doğru yaslayıp nefes alışverişlerimin düzene girmesini bekledim. Sırtımı yasladığım yerden aşağıya doğru kaydırdım ve ayaklarımı kendine çekip oturdum. Elimi cebime daldırıp parmaklarımla telefonumu yokladım fakat tam da tahmin ettiğim gibi telefonum ben koşarken yeri boylamıştı. Ağır bir küfür mırıldanıp ayağa kalktım ve kapüşonlunun şapkasını kafama geçirip önümdeki kapının el verdiği kadar dışarıyı gözledim.
Adamın her yerde gölgesi vardı ve en olmadık yerlerde karşıma çıkmayı her defasında başarabiliyordu. Kendimi o kadar gizlememe rağmen bir yolunu bulup beni bulması uzun sürmüyordu. Parmaklarımla alnımı dövdüm. Resmen doğduğumdan beri hayatım ve kaderim ters işliyordu.
Tekrar şanssızlığıma ağır bir küfür yolladıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi dışarı çıktım ve in cinin top kovaladığı sokakta ilerlemeye başladım. Adımlarım birbirlerini kovalarken bir yandan da içimden en kısa sürede eve gitmem için dualar da etmeyi ihmal etmiyordum.
"Sen cidden aptal bir kız çocuğusun."diyen sesle olduğum yere adeta mıhlandım ve derin bir nefes alarak sakin adımlarla sesin geldiği yöne çehremi çevirdim.
Pislik sürüsü yine tahmin ettiğim gibi bulunduğum yerden çıkmamı beklemişlerdi. Aslında karşımdaki adamlarda da suç arayamıyordum. Emire mahkum piçlerden başka farkları yoktu. Fakat aklımın kestiremediği yön para kazanmak için neden böylesine saçma bir yol izledikleriydi. Ailelerini tehlikeye atacaklarını bildikleri halde bu işe bulaşmaları, aslında kendi ailelerine değilde paraya değer verdiklerinin bir göstergesiydi.
Ve benim gözümde böyle insanlar mertebesi en altta, sürünmeye ve hayatları boyunca acı çekmeye mahkum pisliktiler.
Karşımdaki adama baktım. Patronunun sağ köpeği olmayı kendine layık olarak görmüş kişiye. Eğer beni patronuna getiremezse yiyeceği azarın onu küçük düşüreceğini düşünen, nefretin esiri olmuş yüzüne bakındım.
Yanındakilere baktım birde. Onlarda aynı yüz ifadelerine bürünen, yosun tutup çürümeye yüz tutmuş birer kalpleri olan zavallının tekiydiler.
Dudaklarımı dilimle ıslattım ve sinsi gülümsemenin yüzüme yayılmasıyla konuşmaya başladım.
"Bence burada aptal olanın kim olduğunu tartışmayalım." diyerek gözlerimi kıstım ve beynimdeki çarkların dönme seslerini dinledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEİS
General Fiction🥀 Elimdeki silahı belim ve pantolonum arasındaki o boşluğa yetleştirdikten sonra adımımı ormana doğru attım fakat tam o anda şans yüzüme ışık farlarını yansıtmıştı. Evet bildiğiniz bir çift araba farından bahsediyorum. Bu saatte burdan araba geçmes...