Güzel bir güz sabahiydi. Kuşların güzel sesi ve yaprakların hışırtı sesleri hoş bir melodi gibi geliyordu kulağıma . Ben şanssız bir ölümlüydüm sadece. Şimdi ise kasabada ,kırık ve yıkılmaya yüz tutmuş küçük bir evde yaşıyordum . Bana bakan yaşlı bir annem ve eve neredeyse hiç uğramayan ,baba denebilecek birisi bile olmayan bir adamla yaşıyordum . Henüz daha çocuktum . İtilip , kakılıyordum bu acımasız dünyanın pençelerinde. Zaman geçiyordu . Küçük bedenime rağmen birçok şeyi atlatıyordum.
Şimdi ise yaşlı annemin dizlerinin dibinde ağlıyordum . Neden mi? Amansız bir salgına yakalanmış ve tanrıya gitmek için uzun yolculuğun otobüsünü bekliyordu . Beynim durmuş ve bütün düşünme yeteneğini yitirmişti . En değerli varlığım yok olacaktı . Ben ise burda şeytanın pençesinde yaşamaya devam edecektim . Tabi buna yaşamak denirse. Hıçkırıklarım bedenimi sarsıyor ve beni daha harap ediyordu . Yaşam zordu,tutunmak, birşeye sebep bağlamak zordu. İnsanlar paraya,zenginliğe ,mala,mülke tapıyordu . Benim içinse sadece huzur ve mutluluk en değerli yakuttu.
Kırık duvarların arasına hapsolmuş bedenlerdik. Yaşlı annem ise şimdi karşımda eskimiş bir döşekte uzanıyordu . Biliyordum ,beni bırakıp gökyüzüne saf melekleriyle yükselecekti. Çenem ve ellerim ritmik bir şekilde titriyor ,benliğimi alıp benden uzaklara süpürüyordu. Ellerini uzatıp minik ellerimi kavradı hala sıcak olan günahsız elleri. Zorlada olsa açtı kırışık yüzündeki orantılı pembe dudaklarını .
-Sen benim en değer ...limsin. Sakın ben gi-gidince ağlama ...o güzel gözlerinden yaş-yaşlar düşmesin . Arkamdan yasta tutma...sadece gül . Olur mu?...
Gülemezdim. O hayatımdan kayıp gidince gülemezdim. Bu imkansız bir şeydi . Bir insan nefesini kaybedince nasıl yaşardı ? Yada nefes almayı unutsa? Onsuz yapamazdım. Olmazdı ,başaramam. Şeytanın ve bütün kötülüklerin kol gezdiği bu dünyada meleğim olmadan hayatta kalamam. Hızla birikmiş göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. Titrek çıkan sesimi hiç umursamıyordum.
- Hayır anne...sen gidince ben gülemem. Bunu yapamam...nefesimi kaybedersem yaşayamam ...lü-lütfen benden bunu isteme.
Sıkıca kavradım yaşlılıktan buruşmuş ama hâlâ çiçek gibi kokan güzel ellerini. Kokusunu çektim en derinime bir daha unutmamak adına . Sonra gözlerimi yüzüne çıkardım . Ezberledim her bir santimini yıllarda geçse unutmamak adına . Ayağa kalkıp sıkıca sarıldım bedenine ,teninin sıcaklığını unutmamak adına . Kulağımı sol göğsünün üzerine kapattım ,dinledim kalbinin son çırpınışlarını asla ölmeyeceğini aklımdan çıkarmamak adına . Ne olursa olsun onu unutmayacaktım.
Her zaman onun istediği gibi bir evlat olacaktım ona. Her zaman iyilik yapıp ,onu mutlu edecektim öbür dünyada. Gurur duyacaktı benimle. Ben i yetiştirdiği için memnun olacaktı . Ona minnettardım. Her zaman bana destek olup ,pazarda para kazandıktan sonra gidip ona içki alıp ,deli gibi sarhoş olan adamdan dayak yememem için beni koruyordu saf bedeni.
Gözlerimi açıp karşımdaki bedene baktım . Artık göğsü inip kalkmıyor ,güzel nefesi bana ulaşmıyordu. Büyük bir çığlık koptu dudaklarımdan. Ardından tombul yanaklarımı ezbere bilen yaşlar süzüldü. Bunu biliyordum. Bu yaşların ,bu acının ardı arkası yoktu. Canım yanıyordu . Ruhum azrail tarafından vahşice çekilip beni ölüme zorluyordu. Şeytan aklıma giriyordu. "Öldür kendini. Bu hayattan artık beklentin kalmadı . İntihar et yaşaman gerekmiyor!"
Sürekli beynimde bu cümleler ve daha niceleri dolaşıp duruyordu. Bir yanım bunun iyi bir çözüm olduğunu söylüyordu . Belki de aklımdaki şeytana uyup kendimi öldürebilirdim. Belki de en doğrusu buydu. Artık yaşamam için hiçbir sebep yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moon God (Park Jimin)
FanficBir elimde parlak bir güneş ,diğer elimde kırılmış ve dikenlerle sarılı minik bir kalp. Cehennem gibi sıcak olan kumun üzerine çökmüş ,dünyanın acizliğini taşıyan eserlerle dolu bedenim. Belkide ben hiç yoktum. Asla var olmamıştım?