Jungkook
Jimin yalnızca birkaç metre ötemde Taehyung ile oturmuş konuşuyordu. Fazlasıyla dalgın olduğunu belli eden yüz ifadesi içimi burksa da onların yanına gitmiyor, uzaktan dikkatle bakıyordum yalnızca.
Taehyung'un uyarılarını dinlemiş, dün kim ne derse desin umursamamıştım. Ta ki Yoona bahçenin ortasında avazı çıktığı kadar bağırıp Jimin'e saydırana dek. Jimin'e ağız dolusu lanetler ve küfürler ediyordu. İtip kakıyor, Jimin'in konuşmasına izin vermeden çevresine toplanan insanlara anlatıyordu.
Olayı başta kavrayamamıştım ancak daha sonrasında adımı işittiğimde onların yakınına gitmiştim ben de. Yoona, adımı haykırarak suçlunun ben olduğumu, ikisinin arasına girdiğimi söylüyordu. Gerçekten neler döndüğünü anlamamıştım. Etraftaki mırıldanmalar artmış, birkaç göz bana kitlenmişti. Öte yandan ben sadece Jimin'e bakmıştım. O da benim orada olduğumu hissetmiş gibi bana döndüğünde kısa süreli bir göz kontağı kurmuştuk.
Flashback
"Seni rezil edeceğimi söylemiştim Park Jimin! Beni öylece terk edemezsin!"
"Fazla konuşmadın mı? Neden sadece sürekli bağırıp duruyorsun? O tiz sesinin normal düzeyde bile rahatsızlık vermediğini düşündüren nedir sana?!"
Jimin'in sert çıkışı kalabalığın mırıltısını kesmiş, herkesin daha dikkatle dinlemeye başlamasını sağlamıştı. Onlara ben de dahildim.
"Üç yıllık ilişkimizde yalnızca kendini düşündün! Jimin buraya gel, Jimin git. Jimin şunu al, Jimin bunu yap! Şimdi gerçekten de birinin bana ait olmasını isterken daha fazla arıza çıkarman neden?! Seni aldatmadım! Sikik bir sarhoşluğun arkasına saklanıp seni aldatmadım, tıpkı senin bana yaptığın gibi."
Duyduklarım kalbimin atışlarını hızladırırken önümdeki insanlara çarparak öne doğru ilerliyordum. Jimin ise bağırmaya devam ediyor, karşısındaki Yoona'nın çoktan ağlamaya başlamasını umursamıyor gibi duruyordu.
"Lanet bir gay olduğunu bilseydim seninle sevgili olmazdım!"
"Ben de senin lanet bir aptal olduğunu bilseydim seninle konuşmazdım bile! Bencilin tekisin Yoona! Beni sevmiyorsun bile! Sikeyim, sen yalnızca benim sana olan hoşlantımı seviyordun. Bana sadık bile kalamadın!"
"Öyle mi? Millet! Şunu bilmenizi istiyorum ki; Park Jimin lanet bir gaydir ve şurada gördüğünüz Jeon Jungkook'tan etkileniyor. İkiniz de iğrençsiniz."
Yoona son cümlesini de söyledikten sonra Jimin'e tokat atmış, daha sonrasındaysa hızla yanımızdan uzaklaşmıştı. Kimseden bir ses çıkmıyor, herkes sinirden titreyen Jimin'e bakıyordu.
"Eğer... Eğer biriniz Jungkook'a bir şey derse onu mahvederim. O salağın değişiyle lanet bir gay oluşum kimseyi ilgilendirmez. Şimdi dağılın."
Flashback end
Dünki yaşananlar gözümde tekrar canlanmış, insanların yargılayıcı bakışlarını bir kez daha fark ettirmişti bana.
Aslında Jimin'in benden etkilenmesiyle bir sorunum yoktu. Homofobik biri asla olmamıştım, ki olmazdım da. Biseksüeldim ve benim de Jimin'den biraz da olsa etkilendiğim gerçeği vardı. Tabii o bunu bana bir kez bile sormamıştı. Ben de olaylar yeni olduğundan söylemek istememiştim hemen.
"Neden burada dikiliyorsun?"
Jimin'in sesiyle olduğum yerde sıçramış, ona dönmüştüm. Yüzündeki samimiyet akan gülümsemesi ile bana bakıyor, gözlerinde gördüğüm şefkat ile içimi eritiyordu.
"Ben... Düşünüyordum."
"Birileri seni rahatsız etmedi değil mi?"
"Ne? Hayır hayır ben- Aslında onlarla başa çıkabilirim."
"Biliyorum. Yalnızca... Yalnızca etrafında olmak için bir bahane işte."
Utanmadan sarf ettiği kelimeler yanaklarımı ısıtmış, kızartmıştı. Midem kendi kendini öğütmeye başlarken gözlerimi ondan kaçırmış, kaybolan sesimi bulmaya çalışmıştım kendi kendime.
"Ben..."
Oldukça cılız çıkan sesimi eski haline döndürmek adına birkaç kez öksürdüm. Fazlasıyla utanmıştım ancak bunu o kadar da açık etmeme gerek yoktu.
"Uhm... Etrafımda olmak için bahaneye ihtiyacın yok. Sen... Sen benim için değerlisin. Diğerlerinin ne dediği umrumda değil."
Bilekliği ile oynamayı bırakmış, gözlerime bakmıştı. İçim gidiyor, diye haykırırken kendimi yere atmak istiyordum şu an açıkçası. Lakin tek yaptığım gözlerimi kaçırmak olmuştu, yeniden.
"Şimdi derse yetişmem lazım. Sonra görüşürüz."
Yanından ayrılmak için adım attığımda eli bileğimi kavramış, beni durdurmuştu. Sanırım şu an kalbim boğazımda atıyordu. Çünkü nefes alamıyordum ve kalp atış hızım saniyede bir milyona falan ulaşmıştı.
"Benden uzaklaşmadığın için teşekkür ederim, iyi dersler."
Yanağıma tüy kadar hafif bir öpücük bırakmış, ardından da geldiği yöne doğru gitmeye başlamıştı. Bense öpücüğün verdiği şaşkınlık ile olduğum yerde dikilirken Taehyung ile göz göze gelmiştim. Tam o anda Tae bir elini kaldırmış, parmaklarını hafifçe kıpırdatarak bana el sallamış ve gülmüştü.
İlayda bu bölümü sevdi ve beyendi. Tşk kendim, aferin sana ♡
Umarım siz de beğenmişsinizdir, çokça öptüm💙💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's be friends°JiKook
Fanfictionjjk.97: Telefonumu neden aldın bilmiyorum ama hemen geri getirsen iyi olur!