6. Bölüm

47 1 1
                                    

     Hiçbir gece, bu geceki kadar soğuk ve uzun olmamıştı. Ruhu yitip gitmiş, tüm renkler solmuş, ışıklar karanlığa gömülmüştü. Zamanın her adımı kor gibi çökmüştü, yakıyordu nefesi. Sessizliğin çıkardığı uğultu kulakları yırtıyordu o gece.
     Kaleye çöken buhran koridorları sessizliğe gömdü, taş duvarlarda gezinen alevler bile titreşmedi. Kimse tek kelam etmeye gönüldü değildi ki, herkes odasına çekildi. Kapıda nöbet tutan askerler dışında hiçbir hayat belirtisi yoktu kalede. Kral Thorion aldığı acı haberin yanında çocuklarının doğmasına sevinemedi ve kendisini odasına kapattı. İkizlerin dünyaya gözlerini açışı annelerinin ölümüyle denkti. Artık tutacağı eli kaybetmenin ağırlığı vardı üzerinde. Nasıl sevinebilirdi, nasıl gülebilirdi, bilemiyordu. Elini tuttuğu, aynı yastığı paylaştığı hayat arkadaşını sonsuza dek kaybetmişti artık. Gün doğduğunda ise kendi elleriyle o sonsuzluğu uğurlayacaktı onu.
     Çekilen acının ağırlığını yaşayan kalede ikizlerin sesi de duyulmuyordu. Doğduklarından beri hiç ağlamamış, annelerinin yasına ortak olmuşlardı. Kral babaları tarafından henüz kabul edilmediklerinden hala yardımcı kadınların gözetmindeydiler. Thorion, Dena'nın ölen bedenine uzaktan baktıktan sonra alel acele orayı terk etti ve birkaç saat önce paramparça ettiği odasına kapandı. Dena'nın bedeni hala yatağındaydı ve üzeri bir örtüyle kapatıldı. Gün doğduğunda krallar mezarlığına defnedilecekti. 
     Thorion'un ruhu bir mengene ile sıkıştırılmış gibi can çekişiyordu. Kırık pencerenin pervazına tüneyerek alacakaranlığa bırakıyordu nefesini. Aklında eski anılar, kalbinde hala taze kalan aşk ile gözyaşını akıttı siyah geceye. Kendini yaşlanmış ve yitik hissediyordu artık. Çok yorgundu. Pencerenin kenarına yasladığı başı ağır geliyordu. Pitkinlikten kapanan göz kapaklarına engel olamadı ve uyuklamaya başladı.
     Aradan geçen birkaç saniyeden sonra kulağına gelen bir ses ile uyandı. Sessizlik o kadar baskındı ki, bir haşerenin yürüyüşünü bile duyabilirdi ama duyamadı. Hiçbir şey duyamadı. İçine düşen sıkıntıyla yerinden doğrularak kapıya yöneldi. Sessizlikteki sesi dinlemeye koyuldu. Önünde uzanan boş koridorda etrafı aydınlatan alevler dışında bir şey yoktu. Koridorun sonundaki alevlerin hafifçe titreştiğini gördüğünde ise oraya doğru ilerlemeye başladı. Yüzüne çalan hafif bir esinti ile gelen fısıltı irkilmesine neden olurken ayakları hızlandı. Sebepsiz yere içine düşen korkuyla çocuklarının bulunduğu odaya koştu. İçeriye girdiğinde odanın boşluğuyla telaşlanarak diğer odalara yöneldi ancak girdiği her oda boştu. Kalbi kulaklarında atmaya başlamış, savaşta bile kapılmadığı korku elle tutulur dereceye gelmişti.
     O uğursuz fısıltıyı tekrar işittiği anda o tarafa döndü ve onu takip edercesine ardından ilerledi. Geldiği odanın kapısını hızla araladığında ilk karşılaştığı koltukta oturarak uyuklayan yardımcı kadınlardan biri oldu. Pencerenin yanı başında ise diğer kadın uyuyordu. Ortaya konumlanmış yatağın üzerinde çocukları yatıyordu. Odaya bir adım atmıştı ki, bir karaltının yatağı örttüğünü ve çocuklara ilerlediğini gördü. Siyah bir gölgenin önünde yükselmesiyle şoka giren kral, gölgenin çocuklarının üzerine örtülmesiyle bir bağırış kopardı ve o çığlığı gecenin sessizliğini yırttı.
      Thorion attığı çığlığın etkisiyle bir anda gözlerini açtı. Yıkık dökük odanın kırık penceresinde uyuya kalmıştı. Gördüğü korkunç rüyanın etkisiyle nefes nefese kalmış, terlemişti. Her şey rüyaydı ancak içindeki sıkıntı hala kalbindeydi. Elini kalbine koyarak soluklandı ve kulağına gelen sesle irkildi. Hissettiği hafif rüzgar onu telaşlandırdı. Ardından duyduğu ağlama sesiyle koridora atıldı. Dena'nın olduğu odaya girmeden direkt rüyasında gördüğü odaya yöneldi. İçeriden gelen yatıştırma sesleri arasına odaya girdi. İki kadın iki çocuğunu uyutmaya çalışıyordu. Tıpkı  rüyasındaki gibi biri köşede diğeri ise cam kenarında sallanıyordu.
      Kadınlar hafif eğilerek verdikleri selamın ardından, köşedeki kadın krala yaklaşarak, "Özür dileriz kralım. Aniden uyandılar, ağlamalarını durduramıyoruz. Hemen uyutmaya çalışıyoruz, siz rahatsız olmayın" dedi.
     Thorion, "Bana hemen komutan Adhor'u çağır" diye emretti cam kenarındaki kadına. Kadın hemen kucağındaki çocuğu yatağa bırakarak hızlı adımlarla odadan çıktı. Yatağa yaklaşarakocupunun yanına oturdu kral. Elleriyle havayı yakalamaya çalışarak ağlayan bebeğin yanağına dokundu. Serçe parmağıyla da elini tuttu. Ağlaması yavaşça dinen bebeğine bakan Thorion, "Kız mı?" diye sordu.
- Erkek kralım. Kucağımdaki ise kız. İkisi de çok güzel ve uysal. Lakin gecenin bu vaktinde aniden onları bu kadar ağlatan ne anlayamadık.
Thorion hala gördüğü rüyanın etkisindeydi. Gözlerini kırpıştırarak açan ve kendisine bakan minik bedene gelecek zarardan korkuyordu. Dena'dan hatıra kalan bu iki küçük bedeni de kaybetmek istemiyordu. Elini tuttuğu bebeğin yanına yatırılan diğer minik beden hala ağlıyordu. Kadının yatıştırmak için yaptığı hiçbir şey işe yaramıyordu. Sesi çok az çıkıyorsu artık. Ağlamaktan bitap düşmüştü anlaşılan. Kral boşta kalan eliyle onun yanağına dokundu. Onu telkin etmeye çalışırken odaya komutan Adhor geldi.
Kız bebeğini biraz daha sevdikten sonra kalktı ve odayı terk etti. Ağlayan kızının bağırışlarını ardında bırakarak Adhor'la başka bir odaya geçti.
Adhor, "Sizi endişeli gördüm kralım. Çocuklarınız için telaşa kapılmayın, onlara en iyi şekilde bakı..." derken kralın havaya kalkan eliyle sözü yarıda kesildi.
Çöktüğü sandalyede başını geriye atarak gözlerini ovuşturdu ve derin bir nefes aldı Thorion. "Sabah bir anda ortaya çıkan o ihtiyarın nereden geldiğini bulamadınız değil mi?"
-Hayır, hala araştırıyoruz efendim. Telaşlanmayın, bulacağız.
- Sabah içime giren sıkıntıyı biraz önce tekrar yaşadım. O kadar gerçekçi ve korkunun tadını alabildiğim bir rüya gördüm ki, inanamadım. Çocuklarımın o odada olduğunu gördüm. Bir uğursuzluk var hala.
- Haklı olabilirsiniz çünkü kötü bir hissiyat bende de mevcut. Bu gece inanılmaz derece ağır. Elle tutulur bir sessizlik var ve koridorlarda kimsenin dolaşmadığını fark ettim.
- Tekrar gelecekler, eminin bundan. Neden bilmiyorum ama çocuklarıma bir zarar verecekler.
- Asker sayısını arttırır, kul uçurtmayız efendim. Onların güvenliği ile bizzat alakadar olurum.
Kral oturduğu sandalyeden kalkarak cama yürüdü. Ellerini koyduğu pervazdan destek alarak kederini tekrar içine çekti. Yeni yeni kızıllığa bürünmeye başlayan ufka bakarak sözlerine devam etti.
- Bu o kadar basit değil. Sıradan bir kötülük veya saldırı değil gibi geliyor bana. O kadar insanın içinde karımı öldürdüler ve... Çocuklarıma da erişebilirler. Hala nereden geldiğini bilmediğimiz bir adam var, dahası da olabilir.
- Ne yapmamızı istersinizi efendim?
Söyleyeceği sözlerin acısıyla yutkunan kral Adhor'a döndü ve " Onları öldü sayacağız" dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 19, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ARKAD EFSANESİ - Lur Kehaneti-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin