3. BÖLÜM

2.5K 223 109
                                    

Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba! Bu bölüm bir hayli kısa oldu ancak bir sonraki bölümü daha çabuk yazmaya çalışacağım. Bu kez en fazla bir hafta bekletirim, umarım. Bilemiyorum... Her neyse, iyi okumalar dilerim! 💞

Telefonun diğer ucunda bekleyen kadının, yalnızca nefes sesleri vardı artık. Kim bilir ne düşüncelerle vermişti bana bu haberi... Sevinmemi, heyecanlanmamı ve hatta ona minnettar olmamı beklemişti belki de. Halbuki gidişimin hızlanmasına katkı sağladığı için içten içe ona kızdığımı biliyordum.

"Ee, ne diyorsun?"

Benden uzun bir süre yanıt alamayınca Yelda da beklemekten sıkılmış olmalıydı. Kendi özgür irademe bırakmaktansa, düşüncelerimi bizzat sormayı tercih etmişti.

"Ne diyeyim... Sağ olasın."

"Hiç heyecanlanmışa benzemiyorsun?"

Heyecanlanmamıştım, ama bunun nedenini ona izah edemezdim.

"Hayır hayır... Sadece yorgunum biraz. Teşekkür ederim Yelda."

"Rica ederim. O kadar seviniyorum ki gelmene..."

Ben ise sevinemiyordum gidecek olmama.

"Oralar nasıl?"

Yelda konuyu değiştirmek istediğimi anladığında sıkıntıyla nefes verdi. Nefes verişi yüzünden oluşan rahatsız edici ses yüzünden telefonu bir iki saniye kulağımdan uzak tutup sonrasında anlattıklarını dinledim.

Ben ne kadar dinlemek istemiyorsam, Yelda da o kadar çok konuşuyordu. Onu kırmak istemiyordum. Ona aşık olamadığımı söyleyip ayrıldığımda yeterince kırmıştım zaten. Ancak o pes etmiş gibi görünmüyordu. Bir şeyden emindim; zorla güzellik olmayacağını, o da benim gibi anlayacaktı bir gün.

Dakikalar sonunda hava su muhabbetlerimiz de son bulmuştu ve artık Yelda'nın başka bir muhabbet başlatabilecek konusu kalmadığından telefonlar kapanmak zorunda kalmıştı.

Akşamın melankolisi büsbütün ele geçirmişti beni ve tek kaçış yolun uykuydu. Fakat içimde yaşadığım acıyı daha da katlamak istiyordu sanki bedenim.

Uykuya yoğun bir istek duymama karşın geceleyin uykusunu yeterince almış vücudum uyumayı reddediyordu.
Ela'yı sevmek istemek gibiydi bu. Sevmek istiyordum, ancak sevmeme izin vermiyorlardı.

Sessizliğin, gürültücü zihnimi biraz olsun sakinleştirebileceğini düşünerek gözlerimi kapattım ve yalnızca duvardaki saatin çıkardığı ufak tıkırtılar dışında hiçbir ses olmayan odaya kulak kabarttım.

Ancak ne üzücüydü ki, gözlerimi kapattığım an beni bir hayli hazırlıksız yakalayan görüntüler hücum etmişti zihnime. Ela'yı öptüğüm gün, o an, oldukça net bir şekilde gözlerimin önünde canlanmaya başlamıştı. Hatırlamak istemiyordum. Onu ne kadar çok incittiğimi, onu öptüğüm için bana duyduğu nefreti, sarf ettiği nefret dolu cümleleri, bunların hiçbirini
yeniden hatırlamak istemiyordum.

Ancak tam da onu öptüğüm an, tekrar tekrar canlanmaya başladığında buna engel olamamıştım. Ela'nın isteği dışında gerçekleşmiş de olsa, ona en yakın olduğum andı. Ve bu, hâlâ gurursuzca içten içe hoşuma gidiyordu. Bencilce ve zavallıca bir düşünceydi.

***

"Utku Abi, uyan!"

Leyla'nın sesiyle bir anda irkilerek gözlerimi açtığımda, bedenimin çeşitli yerlerinin ağrıyor oluşunu sonradan fark etmiştim.

Elimi enseme koyup yavaşça ovarken karşımda koca gözleriyle beni izleyen kız çocuğuna baktım.

"Ne oldu Leyla?"

BİR AVUÇ GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin