Hikayeyi daha iyi kavrayabilmeniz için size bazı bilgiler sunmaya karar verdim. Böylece ilerdeki bölümlerde sıkıntı çekmezsiniz.
-İlk bölümde konuştukları yer okulun deposu. Aslında özel bir yer diyebiliriz Lou ve Harry'nin yıkık dökük bir yerken güzelleştirdiği ve 2. evleri gibi kullandıkları bir yer. Kısaca Larry yeri eed.
-Oyuncu kadrosunda bizimkiler yok. İçlerinden biri ileriki bölümlerde beklemediğiniz bir şekilde karşınıza gelecek.
-Lou lise son, Harry 3. sınıf.
-Louis okulun popüler çocuğu. Şu bad boylardan değil ama. Okulun belalı çocuğu, Tex Ronnie'ye kafa tuttup onu susturabilen tek kişi olduğundan kaynaklanıyor popülerliği. İyilerin dostu gibi ashjsd Ama havalı olup, tüm kızları peşinde koşturur kendileri.
-Lou, Ryan ile çocukluk arkadaşı. Yani Harry'den bile önce tanıştılar ve aileleride birbirlerine çok yakın. Aynı zamanda aynı sınıftalar.
-Harry, Lou'nun gölgesinde kalan bir çocuk aslında. Tüm okulun "Lou gibi havalı biri neden onunla arkadaş" demesini sağlayan bir tip. O Lou'nun aksine daha kırılgan, duygusal, iyiliksever falan filan. -Biliyorum çoğu LS hikayelerinde ezik olanın, popüler olana aşık olmasını okudunuz, ama bebekler "TOUCH THE SKY" is different B|-
-Harry ailesiyle kalıyor fakat Lou'nun ailesi yanında değil. Kirayı paylaştıkları bir evde Ryan ile birlikte yaşıyor.
-Ryan Lou'ya daha yakın fakat sonuçta ortak arkadaşları. Yani Harry ile de çok iyi anlaşır ve 4 yıldır arkadaşlar. Ben Ryan için Taylor Lautner ile Dylan O'brien arasında kalmıştım ve Taylor yazmıştım. Twihard olmamın etkisiyle sanırım asgadhs Ama bu rol için kesinlikle Dylan'a ihtiyacımız var.
-Tex Ronnie okulun belalı çocuğu. Herkesi küçük düşürmeyi sever. Havalı bir bad boy :') Kimse onu sevmez ama korktukları için yalakası olurlar. Okuldaki kızların neredeyse hepsinin bakireliğini almış denilebilir. Ama kızlar yinede onun için ölürler.
-Finn Steiner :') Evet bir madfucker'ım :3 Finn Ryan'ın en yakın arkadaşı. Louis için Harry neyse, Ryan için Finn o. Fakat onlarda bir aşk söz konusu değil, heteroseksüeller. :D
---
YER : DEPO
Louis'nin Gözünden:
"Hey! Kim var orda?"
Ders saati beni buraya çeken neydi bilmiyorum ama içime bir his çökmüştü işte. Burası olduğundan da karanlıktı. Duvarlara sürtünerek ışığı açacak düğmeyi ararken bir ses duydum.
"Kim var dedim!"
Sanırım birazcık korkmaya başlamıştım çünkü ders saati bu harabe (!) yerde kimse olmazdı. Hizmetli görevliler bile buraya gelmezdi. Doğrusu kimsenin aklına iki öğrencinin okulun kullanılmayan deposunu farklı bir dünya haline getirip her saniye orada oldukları gelmezdi. Herneyse. Sanırım bugün birinin geleceği tutt-
"Hazza?"
Burnumu dolduran elma-vanilya karışımı kokusuyla onu tanımıştım. Evet, bu oydu.
Sonrasında duyduğum adım sesleri...
Gittikçe dahada yakınlaşıyordu ve yakınlaştıkça kokusu daha yoğun bir hal alıyordu. Tanrım ne kadar da lezzetli!"H-hey. Sen misin?"
Cevap gelmiyordu. Uzun bir sessizlikten sonra duyulan tek şey tekrar adım sesleriydi. Hayır yaklaşmamalısın Harold. Senin burada olduğun düşüncesi bile kalbimi kusmam için yeterliyken seni göremem, hayır. Normalde bu kadar karanlıkta kalınca gözlerinizin buna alışması ve etraftaki bazı nesneleri görebilmeniz gerekmez miydi? Tanrım burası zifiri karanlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOUCH THE SKY (LARRY STYLINSON)
Fanfiction"Aşk ile nefret arasında ince bir çizgi vardır." derler.Peki bu teori kendini kardeşi gibi gören birine 4 yıldır umutsuzca aşk besleyen bir "İBNE" için geçerli mi? Bir tarafta hayatını boka çeviren sikik duyguları yüz...