Şaşkın bebeklerim benim ben Javadd Malik öldürüldü dedim Zayn mi dedim skdkkdkd Evet sevinin çünkü sizin için hikayeye Zayn'i ekliyorum!!
●●●
20 Mart 2012
Javadd'ın planı sessizce odasına çıkmaktı. Herhangi birinin onu görüp soru yağmuruna tutması kesinlikle değildi.
"Aman Tanrım! Aman Tanrım! Bu halin ne?! Kim yaptı bunu sana?!"
Evden okul haricinde çok fazla dışarı çıkmayan asosyal bir çocuk olarak sabaha karşı 4'de eve girdiğinde onu bekleyen, gözleri uykusuzluktan kan çanağına dönmüş bir anne Malikle karşılaşacağını bilmeliydi.
"Bir şey olduğu yok anne. Sakin ol herkesi uyandıracaksın."
Elbette sakin olamazdı. Güzel oğlunu ne hale çevirmişlerdi böyle!
"Bebeğim bunu kimin yaptığını söyle. Polis. Polisi arayacağım."
Trisha şaşkınlığın ve korkunun verdiği telaşla etrafında telefon aramaya koyulduğunda tüm aile üyeleri tek tek salona doluşmaya başlamıştı.
Doniya uykulu bir sesle "Ne oluyor burada?" diye sorduğunda Javadd kendini saklayabilirmiş gibi kapşonuna daha çok sarındı.
Trisha acı çekercesine konuştuğunda herkesin yüzü şaşkınlıkla zavallı genç adamı buldu.
"Javadd eve henüz geldi. Bir kavgaya katılmış, Yasser yüzü kanlar içinde Tanrım.."
○○○
"Anne.."
Güçsüzce çıktı sesi. Sessizce ağladığından hıçkırıkları boğazında kalmıştı ve bu sesini boğuklaştırıyordu. Annesine bir şey belli etmek istediğinen değil ama, ona ihtiyacı vardı işte. Tam şuan, 5 yaşındaki bir çocuk gibi ona ihtiyacı vardı. Dizinde yatıp ağlamaya ihtiyacı vardı. Annesinin ellerini saçlarından geçirip nazikçe okşamasına ve kulağına sessizce ninni fısıldamasına ihtiyacı vardı.
"Bebeğim! Ne iyi ettin de aradın! Ne zamandır konuşamıyorduk. Seni çok özledim bitanem. Orada işler nasıl? Lottie fazla sorun çıkarmıyor öyle değil mi?"
Annesinin sesini duymasıyla boğazının yanması bir olmuştu. Bununla beraber hıçkırıklar da geri gelmişti üstelik. Telefonu kulağından uzaklaştırıp bir kaçının serbest kalmasına izin verdi.
"Hey, Louis? İyi misin bebeğim neler oluyor?"
"Anne.."
Başka bir şey söyleyemiyordu. Ne içinden geliyordu ne de aklına başka bir kelime nüfus ediyordu. Onun tam da bu kelimeye ve bu sese ihtiyacı vardı. Tanrım Louis'nin annesine ihtiyacı vardı!
"Lou ağlıyor musun sen?"
Az önce neşeyle cıvıldayan ses bir anda sönüp ciddileşti.
"Hayır."
Kekelememişti fakat sesi titremişti. Gerçi buna bile gerek yoktu Jay bir anneydi ve oğlunun sesinden bir sürü şeyi anlayabilirdi.
"Ne olduğunu söyle. Bekle görüntülü arayacağım."
"Açmayacağım."
"Tatlım.. Anlat bana."
Durmak bilmeyen ve artık sinirlerini bozan göz yaşlarını silip derin bir nefes aldı ve olabildiğince inandırıcı bir sesle konuşmaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOUCH THE SKY (LARRY STYLINSON)
Fiksi Penggemar"Aşk ile nefret arasında ince bir çizgi vardır." derler.Peki bu teori kendini kardeşi gibi gören birine 4 yıldır umutsuzca aşk besleyen bir "İBNE" için geçerli mi? Bir tarafta hayatını boka çeviren sikik duyguları yüz...