Alışmak Zorundasın

10 8 0
                                    

Sabah gözlerimi yanım boş bir şekilde uyandım. Gözüm duvardaki saate gidince sabahın 8'i olduğunu fark ettim koşumu yapsam uzun süredir yapmıyorum, hem de güzel bir bahçesi var.
                         * * * *
Arka bahçedeki gülerin etrafında hafif tempolu bur şekilde koşmaya başladım. Tüm askerlerin gözü bendeydi daha hızlı koşmaya başladım. Ön bahçeye yaklaşmaya başladığım da dünkü boğazladığım asker ile karşılaştım, dünkü yaptığım için özür mü dilemeliydim? Diğerlerine göre çok uzun olmayan askere yaklaştım. Omzuna dokundum, bana dönmesini bekledim.

  "Dünkü olay için özür dilerim, boğazın iyi mi?" boynuna baktım morluklar vardı. İçim kötü olmuştu. Onu öldürmek üzeriyeydim. Başını öne eğerek

"önemli değildi prensesim, zaten siz yapmanız gerekeni yaptınız." ona yaklaştım boynuna dokundum bianda irkildi, arkaya adım attı.

"Benden uzaklaşma iyileştireceğim. Bu bir emirdir, çünkü emirden başka birseyi anlamıyorsunuz." olduğu yerde durdu ve periyken öğrendiğim büyüyü yaptım. Sürekli yapardım kendime. Beyaz tenli asker ile benim buğday tenim arasında ısı oldu. Elektrik çarpmış gibi hemen uzaklaştı. Gülümseme oldu  yüzümde iyi olmuştu.

"Dikkatli ol asker." arkamı döndüm ve koşmaya devam ettim. İlerde başka askerlerle durup bizi izleyen Namjoon'u görmezden geldim. Ona sinirlenmek istiyordum ama bende hata vardı. Ona nasıl güvenebilirdim? Bian da hayatıma girmişti bunu da ailem dediğim kişileri öldürerek yapmıştı. Terlemeye başlamıştım. Ok atmak istiyordum, uzun süredir atmamıştım, özlemiştim. Okçuluk sahasına gittim. En büyük olan yayı aldım, oklarını ve kabını sırtıma astım. Tam işan almışken yanımdan gelen sesle hızlıca ona işan aldım ve attım.

"Yavaş ol biraz." uzun olan oğlan oku elinde döndürüyordu, sertçe elinden oku aldım

"Ok atıyorum uzak dursana neyine güvenerek geldin yanıma sessizce." kanka attı beynini sikme isteği uyandırmıştı bende sinirlice döndüm

"Siktir git yoksa yiyeceksin beynine oku!" şaşkınca bakmaya başladı, tüm saha bize bakmaya başlamıştı, kafaların da geçeni tahmin ediyordum bu ne terbiyesiz kız ben onlar gibi yetişmedim ve istediğimi söylerim. Tam ağzını açtı birşey diyecekken

"ikile konuşmak istemiyorum seninle." daha çok yanıma yaklaşarak

"dünden kalma bir sinir var prensesimiz de kim sinir ettiki onu acaba." bunu iyice dibime girerek  söylemişti oku bıraktıktan sonra yavaşça bende onun dibine girdim.

"Tipsiz erkeklerle flört etmiyorum, başka birine git. Uğraşamam!" ok kabından bir ok daha alıp daha keyifli bir şekilde attım.

"Sen kime tipsiz dediğini biliyor musun? Ben buranın en yakışıklı kişisiyim." ona takmadan içimden giden ok atma isteği ile yayı bıraktım.

"Umrumda değilsin.  Ama sunu diğe bilirim ki kıçıma göz çizsem daha yakışıklı olur." bu egoiste laf sokmaya bayılmıştım.

"Bu kıç tabiki de benden daha iyi olur şuna baksana." iyice hadini aşmaya başladığında suratına yumruğu geçirdim.
Herkes bize şokla baktı ve hocalar yanımıza geldi.

"Kim woo git ve eğitimine devam et." Jimin gözleri ile dövmeye  devam etti, yanıma geldi ve kulağıma yaklaştı

"senden uzaklaştırayım mı?" kafamı omzuna koydum.

"Gerek yok. Ben lafını verdim zaten " bu çocuğun kısa olması baya iyi oldu kafamı omzuna koyaniliyorum.
Kafamı kaldırdım,

"ben acıktım, ne zaman kahvaltı olacak?" elli ile hizmetçileri çağırdı,

"Alvina hanımın karnı aç, doyurun lütfen" önümüzde eğildiler ve kafalarını salladılar.

"Ben üstümü değiştireceğim. Nereye gelmem gerek?" kadın üst katdan sola dönerek

"Mutfağa gelin prenses." yavaşça merdiven çıktım ve odama girdim. Nasıl giymeliyim ki bu nasıl hayat ya? Ne yapacağım ben?

 Nasıl giymeliyim ki bu nasıl hayat ya? Ne yapacağım ben?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ah Namjoon bey öldürdünüz.  😍😍

GERİ DÖNÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin