"Bak belki o değildir." Baktıkları yerde trafik kazası olmuştu. Selin de çarpılan kişinin Esra olma ihtimaline ağlıyordu şimdi. "Korkuyorum." dedi Selin. Hakan Selin'in saçlarını okşadı. "Bak şimdi ben gidip Esra mı değil mi öğreneyim sen de beni burada bekle tamam mı?" dedi. Selin çok korkmuştu başıyla onayladı Hakan'ın söylediklerini. Hakan kaza yerine doğru ilerledi. "Memur bey ölen kişi arkadaşım olabilir bakmak istiyorum!" Memur "Üzgünüm beyefendi giremezsiniz." Hakan bunu duyunca sinirlendi. "Memur bey arkadaşım olabilir diyorum algılayamadınız herhalde?" Memur sert ve net bir tavırla "Arkadaşım, bırak arkadaşı olmayı babası bile olsan savcı gelmeden giremezsiniz!" dedi. Hakan çaresiz olduklarını hissetti. Şimdi gidip Selin'e ne diyecekti. Diz çökerek yere oturdu, çaresizdi. Hakan'ın bu hareketini gören Selin daha da korkmuştu. Telefonu çaldı, arayan Derin'di "Alo Derin" sesi titriyordu. "Bir haber var mı diyecektim ama sen iyi misin yani ağlıyor musun?" diye sordu Derin. Selin ne diyeceğini bilmiyordu. "Biz şeye geldik burada şey olmuş Hakan da şey mi diye bakmaya gitti." "Selin şey ne, sen iyi değilsin." derken telefonu sinyal vermeye başladı biri arıyordu. "Selin ben kapatıyorum şimdi Arda arıyor galiba." dedi Derin ve kapadı. Sonra arayanın Arda olmadığını fark etti. Derin öylece kalmıştı. "Derin ne oldu bulmuş mu Arda sinyali?" Derin başını hayır anlamında salladı. "Arayan Arda değilmiş, Ş-şükran teyzeymiş Esra'nın annesi." Semih alt dudağını ısırdı, "Açma sakın açma!" "Yapamam Esra'ya ulaşamayınca beni aramış belli açıcam." dedi ve açtı. Sesini rahatlatmaya çalışarak boğazını temizledi. "Alo merhaba Şükran teyze nasılsınız?" "İyiyim kızım sağol ben Esra'yı aramıştım ulaşamadım ona." Derin dudağını içine çekip 1-2 saniye düşündü.
"E-esra şey derste o telefonununda şarjı bitmiş." "Sağol kızım dersten çıkınca arasın beni meraklandırmasın. Öyle söyle ona tamam mı?" "Tamam Şükran teyzeciğim iyi günler size." telefonu kapadı Derin. "Allah kahretsin ya biz bu kadını ne kadar oyalıyacağız böyle? Nerede bu kız! Selin de kafayı yemiş kız ne diyor anlamıyorum." dedi, ağlıyordu. Semih Derin'i banka oturttu. "Sakin ol elbet çıkacak bir yerden. Polise mi haber versek?" dedi. "Polise haber versek ailesi öğremez mi?" "Öğrenebilir tabi." diyerek volta atmaya başladı Semih. Sonra tekrar Derin'in yanına oturdu. Gözyaşları sildi ve çenesine dokundu. "Bulacağız onu." Derin Semih'in elini sertçe indirdi ve ayağa kalktı. "Ne fırsatçı adamsın sen ya." dedi ve okula doğru ilerledi. Semih de peşinden gidiyordu. " Ne saçmalıyorsun sen ya ben öyle birisi miyim?"..........
Savcı gelmişti. Hakan ayağa kalktı. "Savcım ben görebilir miyim arkadaşım olabilir de?" " Biz bir inceleyelim siz de bakarsanız sonra." dedi savcı Hakan başıyla onayladı.
15 dakika sonra Hakan'a bakabileceğini söylediler. Hakan gördü derin bir oh çekti. "O değil." dedi ve Selin'in yanına gitti. Selin de yere çökmüştü. Hakan ona omuzlarından destek vererek "hadi kalk dedi." Selin yavaşça kalkıp "O mu?" dedi. "Hayır" dedi Hakan gülümsüyordu. "Çok şükür Allah'ım çok şükür. Hadi Derin'lerin yanına dönelim." dedi. Hakan "peki" dedi ve yola çıktılar...........
Derin okula girdiğinde gördüğü kişiyle beraber dona kalmıştı. "Allah belanı vermesin ya da versin tamam mı hakediyorsun çünkü." dedi. Semih de içeri girdi. "Ya niye bela okuyorsun." Derin arkasını dönüp "Kendini fazla önemsiyorsun." dedi önüne döndü. "Ya biz kaç saattir seni arıyoruz Allah'ın belası nerdesin sen?" Selin ve Hakan da gelmişti. "Derin Esra değilmiş." dedi Selin ve karşısında Esra'yı gördü. "Hakan" dedi. "Hı" dedi Hakan. "Tut beni bana birşeyler oluyor." dedi ve bayıldı. "Aa Selin Selin aç gözlerini Selin!" Derin Selin'in yanına koştu, oturdular. Esra kolonya getirmiş Selin'in burnuna sürüyordu. Hakan Selin'in elini tutmuş baş parmağıyla da okşuyordu. "Kantine git dedik fizana felan mı gittin?" diyerek Semih'in elinde ki suyu aldı Derin. Semih gözlerini devirip "hıhı" dedi. Derin suyu açıp öylece Selin'in yüzüne çarptı denilecek şekilde döktü. Selin anında ayıldı. "Napıyorsun sen kızı boğuyordun." dedi Hakan. " Of kaç kez böyle uyandırdım ben birşey olmaz ona." dedi Derin ve ekledi "Ee Selin de ayıldığına göre seni dinliyoruz Esra hanım.", "Ya da bekle"
diyerek telefondan hocasını aradı. "Alo Savaş hocam ben derse gelemeyeceğim arkadaşım fenalaştı. tamam ben yarın boş dersimde sizin dersinize girerim iyi günler." Kapattı. "Evet dinliyoruz." Esra anlatmaya başladı. "Ben projemi alıp çıktım evden sonra yolda götürürken böyle tam dibimde bir kaza oldu. Elim ayağım boşaldı, etrafta da kimse yoktu. Çarpan araçta ki kadın şoktaydı. Ben yerde ki kadının yanına gittim kafası yarılmış, kanıyordu. Orada mahvoldu zaten ödev kan içinde kaldı. Sonra polisi ambulansı aradım telefonum yanındaydı. Karakola gidip ifade verdim. Biraz sahilde dinlendikten sonra geldim işte anca anlatabildim."
"Tamam bu konu daha fazla uzamasın.Esra sende git bu anlattıklarını Mine hocaya da anlat" dedi sıkkın bir şekilde. Esra "Tamam
o zaman görüşüz." diyerek gitti. Ortamı sessizlik kaplamıştı, bozan ilk kişi Selin oldu "Ben bugün
hiçbir dersime giremedim zaten eve dönücem. Yarın geç çıkarım artık." dedi ve ayağa kalktı. Sınıfta bıraktığı çantasını almaya gidiyordu. Hakan da ayağa kalktı ve Selin'i takip etti. Derin
Semih'e dönerek "Ya kusura bakma kendi sorunlarımızla senin gününü de işgal ettik." dedi Derin tebessüm ederek, Semih de bu tebessüme karşılık verdi. "Sonunda bana böyle güleceksen ben günümü feda ederim." dedi. Derin'i utandırmıştı. "B-ben artık derse gideyim." dedi Derin. Ayağa kalkarken Semih de ayağa kalkmıştı "İyi dersler o zaman sana!" dedi. Derin el salladı ve uzaklaştı.
"O kadar korktum ki bu muymuş tüm olanlar yani?" dedi Ceren telefonda Selin'le konuşuyordu. "Buymuş vallahi bende eve geçiyorum şimdi Hakan'la." Selin'in bu söylediği Ceren'i şoka uğratmıştı. "Hakan'la mı?" Ceren haklıydı. Selin neden eve Hakan'la gidiyordu ki? "Yok Ceren ben şimdi kapatıyorum sonra yine konuşuruz." diyerek kapadı ve telefonu cebine koydu. Durdu ve Hakan'a döndü imalı
bakışlar yoluyordu ona. Hakan bunu fark edince sordu. "Ne? Niye öyle bakyorsun? Selin niye dedim?"
Selin "Sen niye geliyorsun benimle?" dedi. Haksn dudaklarını ısırdı "Ya ben aslında sana bişey soracaktım." deyince Ayşe meraklandı. "Ee sor hadi." dedi. Hakan kafasını salladı. "tamam" dedi ve sordu. "Ya ben okul değiştirince haliyle burada bir eve taşınıyorum, ama en erken yarın taşanabilirim bir yerde kalmam lazım." dedi. Selin biraz düşündükten sonra anladı. "Hayatta olmaz" dedi ve
yürümeye başladı. Haksn Selin'i durdurdu. "Ya oteller çok pahalı bu civarda! Sadece bir gece
kalacağım isterseniz yerde bile yatarım hem." dedi. Selin ne yapacağını şaşırmıştı. "Biliyorum ama
Derin, Esra asla izin vermez asla!" Hakan sabah yaptığı gibi yavru kedi bakışları gönderiyordu Selin'e "Bakma şöyle kıyamıyorum." dedi. Biraz sessizlikten sonra "Tamam, Tamam ama sadece ikna etmeye çalışacağım istemezlerse çok da üstelemem ama!" dedi. Hakan gülümsedi. "Çok teşekkür ederim çok ÇOOOOOK!" diye bağırdı. Selin Hakan'ın ağzını kaptarak "Ne bağırıyorsun ya! Mahalledeyiz mahallede!" dedi, kızmıştı. "Şimdiden pişman oldum bile!" dedi ve elini Hakan'ın ağzından çekti. "Tamam tamam kızma hemen.".........
Ceren telefonu kapatıp arkasını döndüğünde Soner hocaya bir hasta dosyası imzalatan Melih'i fark etti. Yanına gitti. "Melih haber var bizimkilerden" dedi. Melih "Yüzündeki gülümsemeye bakılırsa haberler iyi." deyince Ceren başıyla onayladı. "Aynen Esra'yı bulmuşlar, şey ben diyicektim ki... bunu
kutlayalım mı?" Melih gülümsedi. "Neden olmasın? Olur kutlayalim, Ama stajyerde olsak sorumluluklarımız var bir kahve yeter hı?" dedi. Ceren "Peki" deyince hastanenin cafesine doğru
ilerliyorlardı ki arkadan bir ses geldi. Ceren arkadan gelen bu şaşkın ve gür sese gözlerini kısarak baktı. Seslenen kişi esmer uzun boylu yakışıklıydı. Genci tanıyınca gözleri büyüdü Ceren'nin sonra dudakları yukarı kıvrıldı. Melih Ceren'in gülümsemesini seviyordu ama sadece ona gülümsemeliydi. Ceren koşarak karşıda duran adama sarıldı. Elleri adamın boynuna dolanmıştı.
Adamın elleriyse Ceren'in belindeydi. Melih birden vücuduna yayılan sinire anlam veremeyerek onların yanına gitti. İkiside Melih'in varlığını hissetmemiş olacak ki hala özlem dolu sarıyorlardı. Melih daha fazla dayanamayacağını fark ettiğinde boğazını temizleyip lafa girdi. "Hayırdır? Kim bu şeref- Bu adam kim?" İkiside duymamıştı. Ceren adamın kollarından ayrılıp yanaklarına küçük birer buse kondurmuştu. Melih ise şaşkınlıkla açılan gözleriyle olduğu yerde kalakalmıştı adeta. "Emre çok özlemişim seni!" diyerek adamın ellerini avucuna aldığında Melih Ceren'i sertçe kendine doğru çekmişti. Adam bunu fark etmiş olacak ki kaşlarını çattı ama umursamadan lafa devam etti. "Bende seni çok özlemişim güzelim" dedi ve Ceren'i baştan aşağı süzdü. "Çok fazla güzelleşmişsin ama sanki biraz da hırçınlaşmışsın." dedi Ceren imalı bir şekilde gülümsedi. "Deli, beni bu sözlerinle sinirlendiremezsin artk!" dedi. Melih sıktığı yumruğunu adamın yüzüne indirmemek için kendini zor tutuyordu. "Ama beni sinirlendirebilir." diyip Ceren'i kolundan çektiği gibi stajyerler
için hazırlanan odaya götürdü. Ceren'i kapiya yasladı kolunu sıkıyordu. "Ne yaptığını sanıyorsun sen!" dedi. Ceren sinirlenmişti ama Melih daha fazla sinirliydi. "Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun?" "Hastane koridorlarında adamlara sarılmak da neymiş?" Ceren gülimsedi, hoşuna gitmişti. "Sen
kıskandın mı beni?" dedi. Melih o an sıktığı kolu bırakıp bir iki adm geriledi. "Ne alakasi var? Aramızda birşey yok ki. Niye kıskanayım seni?" Ceren bu durumu fırsat bilerek kapıyı açtı. "Abimin çok yakın arkadaşı yani aramızda birşey olamaz." deyip kapıyı çarpıp çıktı...........
"Ya tamam ne halin varsa görde.. Yani bir sürprizle karşilaşmayalim?" dedi Derin. Selin Derin'i Hakan'ın bir gece onlarda kalmasına ikna etmeye çalışıyordu. "Yok ya ne sürprizi bir gece zaten hem ben babamları aradım hepsi evdeler yani bu saatte gelicek değiller sonuçta." dedi. Sonra "Esra
sen ne diyorsun?" Esra yine mutfağa girmiş bir şeyler hazırlıyordu. "Ben bişey demiyorum sizin için problem yoksa benim içinde yok." dedi. Selin hemen telefonu çıkarıp Hakan'ı aradı. "Hah alo Hakan gelebilirsin kızlar onayladı." dedi. Derin kitaplarını toparlarken bir yandan da gülerek Selin'i dinliyordu "Demiştim diyicem kızacak yine bana." dedi sessiz bir şekilde. Selin telefonu kapatınca
Derin'e döndü "Sen bir şey mi dedin bana?" Derin kafasını hayır anlamında sallayıp "Yoo" dedi.
Selin Derin'e imali imalı bakarak "Söyle hadi söyle !" dedi. Derin gülümsedi. "Aşıksın dedim
aşıksın!" Selin gözlerini devirdi "Ne alakası var, ne kadar zamanlık arkadaşlığımız var sonuçta."
deyince Derin kahkaha atarak mutfağa doğru ilerledi. "Bir gören olursa sadece arkadaşız" diye
şarkıyı mırıldanmaya başladı. "Başladın yine ya ne yapsaydım çocuğu karda kışta sokağa mı
atsaydım?" deyince Esra "Oha!" dedi. Derin gözlerini büyüterek "Selinciğim yaz daha yeni bitti bebeğim son bahara bile girmedik doğru düzgün daha ne karı ne kışı?" Kapı çalınca Selin kapıya koştu. Derin "Esra şu kekin adı neydi unuttum şimdi ben tarifini yazmıştim nerede o kağıt?"
Esra "Bilmiyorum ya şu köşeye koymuştun en son!" , "Selin siz ne yapıyorsunuz orada ya?" dedi Esra. Derin "Ben bir bakiyim ne yapıyorlar" dedi. "Selin, Hakan" diye seslendi ama ses veren olmadı. "Ne oluyor orada?" Derin ses alamayınca korkmuştu sesini yükseltti. "Selin dedim!"..........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baki Aşk
Teen FictionGeçmiş yıllarda birbirinden hoşlanan gençlerin tekrardan kesişen yolları...