Sırtındaki ağır çantaya beraber
süratle koşarken, günün ilk dersini kaçırırsa ne bok yiyeceğini düşünüyordu. Arkadaşı Baekhyun muhtemelen okulda ona kıçıyla gülecekti ama bu sefer şirin suratına kanmayıp onu pataklayacağına yemin etti Kyungsoo. Herif onu uyandırmadan okula kaçıyordu ve yetmezmiş gibi bir de dalga geçiyordu be!--------------
Aynen yolda olduğu gibi okulun içinde de hızla -gerçi bu kısa bacaklara göre ne kadar hızlı olabilirse artık!- koşarken, hocanın derse girmemiş olması için dua ediyordu. Sonunda sınıfa vardığında, ona resmen savaş açmış olan saçlarına çeki düzen verip sınıfın kapısını çaldı ve korka korka içeri girdi.
Ah olamaz...
Bay Dong gözleriyle Kyungsoo'ya lazer ışınları yollarken, sınıf da gülmemek için kendini zorluyordu ama Byun Lanet Baekhyun'un bunu başarabildiği söylenemezdi. Arka sıradan elini ağzına kapatmış bir şekilde çoktan başlayan kahkahasını bir nebze olsun azaltmaya çalışıyordu. Dikkatini yeniden Bay Dong'a verdi Kyungsoo.
"Okulun ilk gününden geç kalmak da neyin nesi oluyor Kyungsoo? Umarım geçerli bir nedenin vardır?"
"A-alarmı kurmayı unutmuşum."
Sonunda sınıftakiler de kendini tutamayıp gülmeye başlamıştı. Kyungsoo yanaklarının utançla kıpkırmızı olduğunu hissederken Bay Dong da alayla güldü.
"Demek alarmını kurmayı unuttun? O zaman bir dahaki dersime alarmını kurmayı öğrendiğinde gir Kyungsoo. Şimdi derhal sınıfımı terket."
"Peki efendim"
--------------
*Kyungsoo'nun ağzından*
Ne yapacağım şimdi ben? Okulun koridorunda boş boş dolanırken Baekhyun'un üzerinde türlü işkenceler uygulamayı planlıyordum. Baekhyun benim çocukluk arkadaşım ve geçen sene bu liseye ikimiz de tam burslu olarak girmeyi başardık. Diğerleri tarafından pek sevilen tipler olmadığımız için kendi halinde takılan iki dostuz işte. Pek sevilmiyor olmamızın nedeni ise bizim lanet bir gay çift olduğumuzu düşünmeleriydi. Aslında eşcinsel olduğumuz doğru ama Baekhyun'la sevgiliden ziyade kardeş gibiyiz. Eh, ilk sevgilimin Baekhyun olmasını da istemem doğrusu.
Sonunda aklıma gelen ders çalışma fikriyle kütüphaneye doğru ilerlemeye başladım. Aralık olan kapıdan içeri girerken içimde garip bir his vardı. Aklımdan kötü düşünceleri kovup boş olan masalardan birine oturdum ve kitaplarımı çıkarıp işlenen son konuları gözden geçirmeye başladım. Bu kütüphane ders çalışmak için mükemmel bir yerdi fakat bu kadar büyük ve boş olması beni ürkütüyordu. Güney Kore'nin en zengin ailelerinin çocuklarının gittiği bu okulda para konuşuyordu. Bir diğer sevilmeme nedenimiz de buydu işte. Okula paramız değil de zekamız sayesinde gelmiştik. Üniversitede daha iyi bir yere gidebilmek için geçen sene düzenlenen bursluluk sınavına Baekhyun'la birlikte girmiş ve ikimiz de tam burslu olarak sınavı geçmiştik. Beni bu kadar gıcık etmesine rağmen Baekhyun olmadan bu okula nasıl gelirdim hiç bilmiyorum. Özellikle hayatım boyunca yaşadığım en iğrenç olaydan sonra...
--------------
Sonunda biraz ders çalışmanın ardından zil çaldı ve ben de eşyalarımı toplayıp sınıfa gittim ve çantamı sırama koyup Baekhyun'u aramaya koyuldum.
Bahçede dolanırken gözlerim bir ağacın arkasına saklanmış olan en yakın arkadaşıma takıldı ve sakin bir şekilde yanına doğru yürümeye başladım. Henüz beni görmemişti çünkü kaçmıyordu. Sinsice yanına yaklaşıp kulağını tuttum ve ifademi sabit tutmaya çalıştım.
"Yah! Mükemmel kulaklarıma yapışan da kim böyl- Kyungsoo?"
"Hesap ver aptal köpek yavrusu! Neden beni uyandırmıyorsun sen, hı?!
"Özür dilerim Kyungie ama lütfen kulağımı bırak huh? Eğer bırakırsan sana favori çöreğinden alacağım."
Çörek lafını duyunca fikrim değişti ve onu bıraktım. Çabuk teslim olduğunu biliyorum ama ne yapayım? Çikolatalı ve kremalı çöreğe kimse hayır diyemez. Özellikle ben!
---------------
Felsefe dersinden çıktıktan sonra Baekhyun'la beraber yemekhaneye doğru yürümeye başladık.
Yemeklerimizi aldıktan sonra Jongdae, Minseok, Yixing ve Luhan'nın olduğu masaya oturduk. Koskoca okulda bizi olduğumuz gibi kabûl eden tek grubun yanına.
"Kyungsoo, okulun ilk günleri azar işiten öğrenci olmaktan bıkmadın mı?"
"Yah, benimle dalga geçmeyi kesin tamam mı?!"
Masadakiler bana gülerken, sonunda ben de onlara katıldım ve yemeklerimizi yerken derslerle ilgili koyu(!) bir sohbete daldık.
--------------
Okuldan sonra Kyungsoo sessizce eve doğru yürürken Baekhyun da yanında sürekli konuşuyordu. Bu çocuk enerjisini hiç kaybetmiyor muydu cidden? Sonunda eve ulaştıklarında sıkıcı okul formasının yerini rahat çizgili pijamalar aldı ve her gün yaptıkları gibi yemek yedikten sonra ders çalışmaya başladılar. Kyungsoo'nun içindeki garip his gittikçe artıyor ve onu tedirgin etmeye başlıyordu. Baekhyun da bunu farketmiş olacak ki sordu:
"Neyin var Kyungie?"
"Bilmiyorum. İ-içimde kötü bir his var ve beni korkutuyor."
Baekhyun bunun geçen sene gerçekleşen olayla bir ilgisi olup olmadığını düşündü. Bunu sadece o biliyordu ve Kyungsoo, Baekhyun'u kimseye söylememesi için sıkı sıkı tembihlemişti. O olaydan sonra Kyungsoo birkaç gece hiç uyuyamamıştı ve sürekli kâbuslar görmüştü.
"Kyungsoo... bu kötü hissin bir ihtimal yaşadığın şeyle bir ilgisi olabilir mi?"
"..."
Kyungsoo'nun büyük gözlerinden düşen gözyaşı Baekhyun'un ona sarılması için büyük bir nedendi. Masum arkadaşına bunu yapan iti kendi elleriyle öldürmek istiyordu ama bunu yapan kişi Kyungsoo için büyük bir sırdı ve Baekhyun bile onun kim olduğunu bilmiyordu. Arkadaşının minik ellerini elleri arasına aldı ve rahatlaması için okşamaya başladı.
"Ben yanındayım bebeğim. Eğer bu seni rahatlatacaksa ağlamaya devam et."
Baekhyun gibi bir arkadaşı olduğu için her gün Tanrı'ya dua ediyordu Kyungsoo.
--------------
Merhaba. İlk bölümü yazmış bulunmaktayım, umarım beğenirsiniz. Yazım hataları olabilir ya da bölüm size kısa gelebilir ancak belirttiğim gibi ilk defa yazıyorum ve hatalarımı affedin lütfen^^
İkinci bölümde görüşürüz♡*Dipnot: Eğer beğenirseniz lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın~
-BayanKaisooShipper