Bölüm 8

1.9K 131 17
                                    

Ficle hiçbir şekilde alakası yok ama nedense medya çok hoşuma gitti o yüzden attım bakın*-*

Kyungsoo galiba dilini yutmuştu. Hiçbir şekilde cevap vermeden öylece Kai'ye bakıyordu. Birkaç haftada hayatını tamamen değiştiren adam şimdi de onu sevdiğini söylüyordu. Kelimeler ağzından bir türlü çıkmıyor, çıksa da ona nasıl cevap vereceğini kestiremiyordu. Ondan yine de etkilenmişti ama sevmek çok başkaydı. Kyungsoo onunla sevgili olabilir miydi ki? Her şeyi unutup, yeni bir sayfa açabilirler miydi? Ya da Kai onun için yaptığı pisliklerden vazgeçebilir miydi? Bilhassa Kyungsoo ona körü körüne aşık bile olsa, haksız yere başkalarına zarar verirse yine de onunla olmazdı. O kıza yaptığı şeyin açıklamasını yapmıştı ama Kyungsoo hala ikna olmamıştı.

"Kyungsoo.. bir şey demeyecek misin?"

Öte yandan Kai endişeliydi. Kyungsoo'nun onu reddetmesinden korkuyordu. Böyle bir itiraf kesinlikle aklının ucundan bile geçmemişti ama yine sinirine yenik düşmüştü ve pat diye söylemişti her şeyi. Oysaki o çok farklı şeyler düşünmüştü. Hayatında hiç yapmamış olmasına rağmen Kyungsoo'ya mükemmel bir akşam yemeği hazırlayacak, yemekten sonra dans ederken kulağına o sihirli sözleri fısıldayacaktı. Ama işler planlandığı gibi gitmemişti ve Kai ne yapacağını bilmiyordu.

"B-ben bilmiyorum... Bu-bunu hiç beklemiyordum. Beni sadece oyuncak olarak gördüğünü zannediyordum. Belki de hâla öyledir. Belki şu an bana yalan söylüyorsun ve benimle dalga geçtikten sonra yine nasıl olduğumu umursamayacaksın."

Kai küçüğün yüzünü büyük elleri arasına aldı ve yanağını baş parmağıyla okşamaya başladı. Kesinlikle öyle bir amacı yoktu ve bu saatten sonra Kyungsoo'yu asla yanından ayırmayı düşünmüyordu.

"Hayır Kyungsoo. Seni seviyorum ve 1 yıl boyunca bunu hep düşündüm. Eğer bana bir şans verirsen, kendimi sana kanıtlayacağım ve aslında çok farklı biri olduğumu göreceksin. Geçmişte yaşadığım boktan olaylar beni biraz etkilemiş olabilir ama ben kötü biri değilim. Lütfen bunu sana ispatlamama izin ver, Kyungsoo."

Kai bunları söylerken gözleri dolmuştu ve dudakları titriyordu. Kyungsoo bir kez daha şaşırdı. Ağlayacak mıydı?! Kyungsoo kısa kolarını Kai'nin beline sardı ve konuştu:

"Bana geçmişte yaşadığımız her şeyi unuttur. Eğer bunu yaparsan ben de sana şans tanıyabilirim Kai."

Kai'nin elleri de Kyungsoo'nun beline yerleşti ve sahiplenircesine sıkı sıkı sardı. Şu an muhtemelen ondan mutlusu yoktu.

"Unutacağına emin olabilirsin, bebeğim."

--------------

Kai Kyungsoo'ya yine de akşam yemeği hazırlamak istemişti ve şimdi de mutfakta önceden düşündüğü tarifleri faaliyete geçirmeye başladı. Kyungsoo ona yardım etmek istemişti ama Kai izin vermedi. Her şeyi kendisi yapmak istiyordu.

Yaklaşık olarak iki saat sonra Kai her şeyi hazırlamış bir şekilde gururla yaptıklarına bakıyordu. Vay canına, daha önce hiç yemek yapmamış olmasına rağmen -basit şeyler dışında- gerçekten sofra güzel gözüküyordu. Salona gidip Kyungsoo'yu çağırdı ve beraber masaya oturdular. "Bunların hepsini sen mi hazırladın şimdi?"  Kyungsoo şüpheyle sordu.

"Tabi ki ben hazırladım."

Kyungsoo tabağına biraz et aldı ve korkarak çiğnemeye başladı. Kai'de hiç aşçı tipi yoktu ama et harikaydi. İştahla yemeye devam etti. Kai bir süre gülümseyerek onu izledikten sonra kendisi de yemeye başladı. Her şey gayet güzel olmuştu. Kai içinden kendini bir güzel övdü ve yemegine devam etti.

Yemeklerini yedikten sonra Kyungsoo en azından mutfağı toplamak istemiş, Kai de itiraz etmemişti. Beraber mutfağı topladıktan sonra salona geçtiler. Kyungsoo koltuğa oturunca Kai de onun arkasına oturdu ve sırtını göğsüne yasladı. Kyungsoo şaşkın bir nefes verdi ve utandı ama yerinden ayrılmadı. Birazcık hoşuna gitmiş olabilirdi.

"Ee Kyungsoo, bana kendinden bahset. Sevgilimi iyice tanımalıyım."

"Yah! Henüz sevgili değiliz."

"Ama olacağız."

"Nerden biliy-"

"Olacağız."

Kyungsoo sıkıntıyla iç çekti. Bu herif cidden laftan anlamıyordu. Kurtuluşu olmayınca kendinden bahsetmeye başladı.

"Busanlıyım. Ailem hâla orada ancak biz Baekhyun'la bursu kazandığımız için Seoul'e geldik. Bu arada Baekhyun benim çocukluk arkadaşım. Ailelerimiz arkadaş ve uzun süredir birbirimizden hiç ayrılmadık. Kitapları çok seviyorum ve gittiğim okulun en güzel yanı da kocaman bir kütüphanesi olması."

Kai Baekhyun'u kıskandığını hissederken bu düşünceleri zihninden hemen kovdu. Baekhyun onun en yakın arkadaşıydı ve bu da şüphelenmesi gereken en son kişinin Baekhyun olduğu anlamına geliyordu.

"Peki okulda seninle uğraşan herif kimdi?"

"Aah Sungyeol mü? O da diğerleri gibi işte. Eşcinsel olduğumuz ve okula burslu olarak geldiğimiz için pek sevilmiyoruz. Ama küçük bir grubumuz var ve onlar diğerleri gibi değiller. Eh, bu da bize yetiyor zaten."

Kai az önce kıskanırken şimdi de sinirleniyordu. Ama nasılsa artık o vardı ve Kyungsoo'ya kimse zarar veremeyecekti.

"Okuldaki tek eşcinseller siz misiniz?"

"Yoo. Diğer eşcinsellerin parası var ve bu onları dokunulmaz kılıyor."

Aralarında kısa süreli bir sessizlik olunca bu sefer Kyungsoo konuştu:

"Sıra sende. Biraz kendinden bahset."

"Ben benim işte. Ablamla birlikte yaşıyorum ve annemle babam ben 12 yaşındayken şirketimize düşman olan kişiler tarafından öldürüldüler. Zaten ondan önce de onları pek görmüyordum. İşleri hayatlarıydı ve çok değer verdikleri şirketleri canlarından olmalarına neden oldu."

Kai ilk defa birine geçmişinden bu kadar bahsetmişti ama bu kişi Kyungsoo olduğu için pişman değildi.

Kyungsoo Kai'nin anlattıklarını dinledikten sonra kendini köpek gibi pişman hissetti çünkü önceden ona ailesiyle ilgili bir sürü şey söylemişti. Gözlerinin dolduğunu hissetti. Yaşlar bir bir yanaklarına dökülmeye başladı ve pişmanlıkla konuştu:

"Özür dilerim Kai. Sa-sana önceden öyle dediğim için çok üzgünüm."

"Kyungsoo, ağlama. Sen nereden bilebilirdin ki?" Kai onun kafasını kendine çevirdi ve endişeyle söylendi.

Bir süre öylece bakarlarken Kai'nin gözleri karşısındaki dudaklara kaydı ve yavaşça yaklaşmaya başladı. Kyungsoo ona engel olmazken nasıl hissedeceğini deli gibi merak ediyordu. Dolgun dudaklar yerini bulup oraya iyice yerleştirken Kai kendinden geçmişti bile. Yavaşça Kyungsoo'nun alt dudağını emmeye başladı ve dilini onun sıcak mağazasına gönderdi. Aşk ve şehvetle birleşen dudaklar hiç ayrılmayacak gibiydi. Kyungsoo bir süre karşılık vermeden sadece hissetti ve sonra yavaşça karşılık vermeye başladı. Kyungsoo minik ve utangaç öpücükler verirken Kai cesur davranıyordu.

Kai miniğinin sırtını koltukla birleştirirken birbirlerini öpmeye devam ediyorlardı. Elleri birbirlerinin vücutlarını bulurken öpücük de giderek şiddetlendi. Kyungsoo durması gerektiğini farkedince Kai'yi göğsünden tutup itti ve mükemmel dudaklardan ayrıldı. "D-durmalıyız." Kai de bunun farkındaydı. Bu yüzden üstelemedi ama hâla onu deli gibi öpmek istiyordu. Kyungsoo'yu kucaklayıp yatak odasına götürdü ve yatırdı. Kendisi de yanına yerleştikten sonra küçüğün kafasını göğsüne yasladı.

"Sanırım sevgilin olabilirim."

Derin bir uykuya dalarken ikisi de mutluydu.

--------------

Herkese merhabaaa~ Dün akşam yazmaya başladım ama yorgundum ve uyuyakalmışım. Şimdi de uyandığım gibi tamamlayıp attım. Umarım beğenirsiniz. Çifti çabuk birleştirdiğimi düşünebilirsiniz ama bence tam yeriydi ve dayanamadım. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın~ Sizi seviyorum♡♡

-BayanKaiSooShipper

Pretty Little KyungsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin