OKULA HOŞGELDİN

32 2 0
                                    


GECE'NİN GÖZÜNDEN

Odama giren güneş ışığıyla gözlerimi araladım. " Anne ne yapıyorsun? Kapatır mısın şu perdeleri" annem de her zamanki gibi " İlk günden okula geç kalmana izin veremem mızmızlanmayı kes ve elini yüzünü yıkamaya git" deyip beni odama giren gün ışığıyla yalnız başıma bırakıp odadan çıktı.

Tahmin etmeliydim böyle olacağını. Yeni taşındığımız bir yerde ve okula gideceğim ilk gün annemin benim uyumama izin vermesi bir mucize olurdu zaten. Şuan bu yataktan kalkmak o kadar zoruma gidiyordu ki yastığımla ve pikemle vedalaşarak yataktan kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp üstümü değiştirmeye odama geçtim.

Bugün çok cool olmalıyım diye düşündüm. Sonuçta burslu bile olsam Gündoğdu Koleji'ne gidiyordum. İstanbul'da iken devlet okuluna gidiyordum. Ama İzmir'e taşındığımızda Gündoğdu Koleji'nin sınavına girip burslu okumaya hak kazanmıştım. Lacivert okul şort eteğimi, beyaz gömleğimi ve lacivert kravatımı da taktıktan sonra, beyaz dizime kadar gelen çorabımı da giyinip hazırlığımı tamamlamıştım. Şimdi sıra saçıma ve makyajıma gelmişti. Saçımı hafif bir su dalgası yaptım. Makyaj olarak sadece siyah rimelimi ve açık pembe tonlarında rujumu sürdüm. Rujumu ve rimelimi de çantama atmayı ihmal etmedim. Son olarak parfümümüde sıkıp salona annemlerin yanına geldim.

Babamı masada arkası dönük otururken gördüğümde koşarak arkadan boynuna sarıldım. "Günaydın babitkom" " Günaydın anniş" diyerek masadaki yerime oturdum. Babamın " Günaydın prensesim" demesiyle " Şunlara bak şunlara baba kız bir olmuşlar" dedi annem. Kahvaltımı yapıp masadan kalkmaya yelkenirken babam " Kızım paran var mı?" diye sordu. Canım babam çok düşünür beni " Var babacım annem vermişti" diyerek ayakkabımı giyinip evden çıktım.

********

Bu okul ne kadar büyük böyle diye düşünürken arkamdan gelen sesle irkildim.
" Sen yenisin galiba." " Evet nerden anladın?" " Çok şaşkın duruyorsunda ondan. Bu arada tanışmadık galiba ben Selim" "Memnun oldum ben de Gece" dedim ve okulu incelemeye devam ettim. Bir yandan da Selim'i süzüyordum. Tatlı çocuktu. Sarışın, mavi gözlü ve uzun boyluydu. Ona biraz aşağıdan bakıyor olabilirim. Tamam tamam biraz değil çocuk 1.80 vardı bense 1.60 dım.

  Konuşmaya başlamasıyla yüzümü ona çevirdim. " Sınıfını öğrendin mi?" Doğru ya sınıfımı öğrenmem gerekiyordu. Okula aval aval bakıp çocuğu kesmem değil acele etmezsem yok yazılabilirdim. " Hayır öğrenmedim" dedim ona dönerek. " İstersen seni ilgili müdür yardımcısının yanına götürebilirim." " Zahmet olmazsa" " Çok kibarsın yeni kız ne zahmeti." demesiyle ona dönüp kaşımı kaldırmamla afallamış olacak ki hemen toparlamaya çalışarak " Yani Gece diyecektim" dedi. Ona samimi bir gülüşümü yollayarak " Tamam önemi yok ama artık adımı biliyosun" diyerek ona göz kırptım. Oda samimi bir şekilde gülümseyerek " Hadi gidelim de senin sınıfını öğrenelim yoksa derse geç kalıcaz " " Haklısın" diyerek peşine koyuldum. İkinci kata geldiğimizde müdür yardımcısının odası olarak tahmin ettiğim kapıyı göstererek girmemi söyledi.

********

Müdür yardımcısının odasından çıktığımda direk bana " Hangi sınıftasın?" diye sordu. Çok meraklı ve sempatik bir çocuktu. " 12-B " "Bizim sınıftasın yeni kız. Yani pardon Gece. Hadi o zaman gidelim" " Müdür yardımcısını beklicekmişim. Beni sınıfa o götürcekmiş. İstersen sen gidebilirsin" " Tamam o zaman sınıfta görüşürüz" diyerek koridorun sonundan sağa döndü.

Anlaşılan sınıfım bu kattaydı. Müdür yardımcısı odasından çıkmasıyla onu takip etmeye başladım. Sınıfın kapısını çalarak içeri girdi ve " Çocuklar bu yeni sınıf arkadaşınız Gece Mertoğlu. Eğitimini artık bizim okulumuzda devam ettirecek. Gerekli ilgi ve alakayı göstermenizi umuyorum. Boş bulduğun yere oturabilirsin Gece" dedi ve dersin hocasına iyi dersler dileyerek sınıftan çıktı. Arka sıralardan birinin bana el salladığı dikkatimi çekti. Tabiki de bu kişi Selim'di. En arkadan bir önde pencere kenarında oturuyordu ve de yanında kalorifer vardı, en sevdiğim. Yalnız tuhaf olan birşey vardı Selim'in arkasındaki sırada bir çanta vardı ama çantanın sahibi yerinde yoktu. Bu dikkatimi çekmişti. Ders arasında kim çantasını bırakıp dersten çıkardı ki. Aklımdaki düşünceleri bir kenara bırakarak Selim'in yanına gittim. Bana samimi bir şekilde gülümseyerek ;

" Gözüm yollarda kaldı"
" Kulağın nerde kaldı peki?" diyerek kıkırdamaya başladım. Oda bana kendini zoraki gülümseterek "Bu kötüydü" dedi. Bende haklı olduğunu belirtmek için kafamı salladım ve dersi dinlemeye başladım. Ne kadar dinledim denilebilirse. Dersten sıkılıp uyumak için kafamı sıraya koydum. Sınıftakilerin konuşmaya başlamasıyla zili çaldığını anladım ve kafamı sıradan kaldırdım. Kafamı kaldırmamla Selim'in gülmeye başlaması bir oldu." Kahretsin. Tahmin etmeliydim. İz var değilmi?" dedim. Oda gülmeye devam ederek onaylar biçimde kafa salladı. Arkamdan birinin dürtmesiyle arkamı döndüm. Bu sıra boştu, kimse oturmuyordu. Ama yakışıklı hatta baya yakışıklı bir çocuk " Sen yenisin " dedi. Bende dalga geçer bir biçimde
" Nerden anladın? Sınıfın zekisi sen olmalısın" dedim.
" Yeni ve Şakacı severim"
" Yok kalsın" dedim ve önüme döndüm.
Oda sınıftan çıkarak gözden kayboldu.
Selim " Ee napıyoruz? Hadi sana okulu gezdireyim" diye bir teklif sundu. Bende reddetmeyerek kabul ettim. Spor salonu olduğunu tahmin ettiğim yere geldiğimizde Ardıl'ında burda olduğunu ve basketbol oynadığını görmem çok zamanımı almadı. Beni görür görmez:
" Oo yeni okulu mu geziyorsun? Yalnız benden söylemesi buralara pek gelmeni önermem. Çünkü burası benim bölgem ve senin için hiç iyi şeyler olacağını düşünmüyorum" diyerek göz kırptı. Yakışıklı olduğu kadar ukalaydıda. Çok güzel. Ben hiç dururmuyum hazır cevap;

" Birincisi evet Selim okulu gezdiriyor, ikincisi nereyi gezip gezmeyeceğimi sana soracak değilim , üçüncüsü ise sen beni tehdit mi ediyorsun?"

"Ne anladıysan o güzelim "
"Bana güzelim deme hakkını kimden ve hangi sıfatla alıyorsun acaba?" diye bir soru yönelttim. Afallamış olacak ki cevap vermeden önündeki basket topuna odaklanıp oynamaya devam etti.

" Tamam Gece hadi gidelim takılma sen Ardıl'a. Ardıl sende biraz alttan al abi kızı okula yeni geldi zaten ilk gününü zehir etme kızın"
"Gece ha. Güzel isimmiş Gece."
"Ne takılıcam ona ya " diyerek spor salonunun kapısına doğru yürümeye başladım. Kapıya varmadan omzumun ucundan arkamı dönerek seslendim;

"Evet öyledir ama senin ismin için aynı şeyi söyleyemicem." Kimi kandırıyorum tabiki de ismi güzeldi. Ama bunu ona söyleyip ego fışkırtmasına izin veremezdim. Aklımdaki düşuncelerden sıyrılıp Selim'in peşine koyuldum.

Daha sonra kütüphaneye gittik. Ben, tabi bir kitap kurdu olarak kitaplara saldırmıştım. Tam benlik bir kitap bulup incelemeye başlamışken Selim de  yanıma gelip kitabın adına baktı.

" Klastrofobi korkunuzu nasıl yenersiniz ? Demek kapalı alan korkun var ha. "
"Aynen kapalı alanda duramıyorum duvarlar üstüme üstüme geliyor" diyerek ona gülümsedim ve kitaba geri döndüm. Tam o sırada tanımadığım güzel bir kız kütüphaneye girip Selim'i matematik hocasının çağırdığını söyledi. Selim de bana on dakikaya döneceğini söyledi. Bende sorun olmadığını ve kütüphanede onu bekleyeceğimi söyledim.

Selim'in gitmesinden beş dakika sonra yüzünü görmediğim biri kütüphanenin kapısını arkadan kapatıp kilitledi. Ne olduğunu anlamadan kapıya vurup bağırmaya başladım." Heeyyy kimsin sen? Neden beni buraya kitledin? Aç şu kapıyı aç diyorum sana. Benim hastalığım var her an bayılabilirim. Aç diyorum. Yavaş yavaş sesim gitmeye gözlerim kararmaya başlamıştı. En son dışardan hafif bir kıkırdama sesi ve " İşte oldu. Okula Hoşgeldin yeni kız" diyen bir kız sesi duymuştum ve gerisi kendini karanlığa bırakmıştı.

Vampir KampıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin