Bu bölüm geçiş bölümü oldu. Aslında öyle düşmemiştim ama uzun olunca bölüm öyle oldu.
Sehun'un bir nevi doğa üstü bir canlı olduğunu ve bunu unutmamanızı dipnot geçiyorum 😂😂😂😂.
-------------
Luhan
-------------"Han? Han? Sevgilim...."
Duyduğum melodik sesle gözlerimi kırpıştırarak güçlükle açıyorum ama çok kısık bir şekilde. Gözlerime oldukça nüfus eden ışık beni rahatsız ediyor.
"Han, uyumaya gelmedik. Kalk hadi."
Bedenimin üstüne doğru gelen gölge ile tek gözümü açıyorum. Sehun ıslak siyah saçlarını düzeltirken bana oldukça kızgın bakıyor.
Sehun?
"Güya yüzmeyi seviyorsun. Geldiğimizden beri güneşleniyorsun ve şimdi de uyumuşsun. Tanrım..."
Havlusuna sarınıp kurulanırken yanımdaki şezlonga oturdu. Nerede olduğumu anlamak için etrafıma bakındım. Oldukça kalabalık bir sahilde, deniz kenarından biraz uzakta kumların üstündeki havlumda uzanıyorum.
"Sevgilim iyi misin?" Sehun yüzümü ellerinin arasına alıp bana endişe ile bakıyor.
Sevgilim?
"Ben... bilmiyorum." Başımı sağa sola sallayıp ne yaptığımı nerede olduğumu anlamlandırmaya çalışıyorum. Başımda çok keskin bir acı var ve ben kendimi her an bayılacak gibi hissediyorum.
"Güneş mi çarptı acaba?"
"Imhhh..." başımı tutuyorum. "Olabilir."
Gözlerimi kapatıp azda olsa kendime gelmeye çalışıyorum. Birden yanağımda tatlı bir baskı hissedip açıyorum gözlerimi. Sehun bana gülümsüyor.
"Gel şezlonga geç. Miden falan bulanıyor mu?"
"Hayır ama başım çok kötü. Çok çok kötü." Belimden tutup beni yavaşça şezlonga oturturken başımdaki ağrı daha da keskinleşiyor.
"Eve gidelim o zaman. Kötü görünüyorsun hayatım."
"Olur." Elimle başımı tutup onu onaylarken Sehun denize doğru bakıyor. Birden yüzünü bir endişe kaplıyor ve kaşlarını çatıyor.
"LUXUN! TANRIM BABASI KILIKLI!" bağırtıyla yerinden kalkıp denize doğru koşuyor Sehun.
Denizin içinden küçük bir beden çıkarıp kumlara doğru söylene söylene yürürken nedense dikkatimi Sehun'un uzun bacakları çekiyor. Sonra bakışlarımı yavaşça küçük bedene doğrultuyorum. Çocuk benim küçüklüğümü fazlasıyla andırıyor ama minik menekşe gözleriy Sehun'a benzediğini düşünüyorum.
"Eşek sıpası! Babası kılıklı canavar." İkili yanıma geliyor. Sehun hala küçüğe söyleniyor. Yerdeki havluya küçüğü oturtup kuruluyor.
"Ya bıyak gidcem ben thuya gidcem!' Küçük elleri arasında peltek çocuksu sesiyle debeleniyor.
Başım... Tanrım çok acıyor...
"Baba biy they thöyle babama!" sonunda Sehun'dan kurtulup benim kollarıma atlıyor.
Baba?
Sehun kaşlarını çatıp küçüğe bakarken sonra bana bakıyor. Bakışları endişeye dönüşüyor.
"Han? Sevgilim iyi misin? Han? Han?"
"Ben... ben..." konuşamıyorum. Bedenimi serbet bırakıp karanlığın beni çekmesine izin veriyorum.