0.3

325 24 11
                                    

Genç kız yatmadan önce ölen arkadaşının fotoğrafına baktı. Onu özlemişti. Her şey güzel olacak derken daha kötü olmuştu. Hayattan nefret ediyordu. Ama yaşamak zorundaydı. Hem nasıl ölebilirdi ki? Kağıt kesiğine bile canı yanan birisiydi o. Nasıl kendi canına kıyabilirdi ki? Biraz daha baktı fotoğrafa ve saldı gözyaşlarını. Yatağın üstüne oturdu. Yanındaki çekmeceyi açtı. Eskimiş bir defteri eline aldı. Sayfaları hızlıca çevirdi. Elindeki fotoğrafı rastgele sayfaların arasına bıraktı. Sonra defteri çekmecenin içine koydu. İç çekti.

"Her şey senin için Şüheda." diyip. Yorganın altına girdi. Yarın erken kalkmalıydı. Çünkü WooJin onu BigHit Ajansına götürecekti. Onlarla daha yeni tanışmıştı. Ama onlara güvenmeliydi. Başka şansı yoktu. Heyecanlıydı ama daha çok korkuyordu genç kız. Ve oldukça kaygılıydı. Oraya gitse bile nasıl içeri girebileceğini bilmiyordu. Ama girmeliydi. Şüheda'ya söz vermişti. Şüheda'nın yazdığı besteleri BTS'e ulaştırmalıydı. Şüheda ölmüş olabilirdi fakat şarkıları yaşamalı diye düşünüyordu genç kız. O şarkılarda emek vardı. Şüheda o besteleri hiç üşenmeden teker teker ingilizceye çevirmişti. Bazı geceler uyumuyor sırf besteler için uğraşıyordu. Genç kız gözlerini kapadı ve her şeyin güzel olmasını dileyerek uykunun kollarına bıraktı kendini.

***

Kapının tekmelenmesiyle uyandı genç kız. 'Büyük ihtimalle bu YuJin' dedi içinden. Sonra yataktan kalktı ve kapıyı açtı. Tahmin ettiği gibi bu YuJin'di.

"Ülkü abla kahvaltıya bize gelir misin? Bunu babam söyledi sanırım sonra bir yere gidecekmişsiniz. Gitmeden önce hep beraber güzelce kahvaltı yapalım dedi babam."

Genç kız esneyerek cevap verdi.

"Tabi, olur. Hazırlanıp geliyorum." dedi ve kapıyı kapattı. Yatak odasına gitti. İlk önce yatağını topladı ve daha sonra hazırlanmaya başladı. 10-15 dakika içinde hazırlanması bitmişti. Çantasını aldı ve arkadaşının yazmış olduğu besteleri içine koydu. Kendi dairesinden çıktı. Bunu yapmalı mıydı? Bilmiyordu. Ama o insanlara güvenmekten başka seçeneği yoktu. Lee ailesinin dairesinin ziline bastı. Bir kaç dakika sonra MinJi kapıyı açtı.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum." dedi genç kız ve içeri girdi. Mutfağa doğru ilerledi. Herkes masadaki yerini almıştı. WooJin ağzındaki lokmayı bitirir bitirmez konuşmaya başladı.

"Neden BigHit Ajansına gitmek istediğini hala söylemedin."

Ülkü WooJin'e baktı. Söylemeli miydi? Söylemeliydi çünkü Ülkü'ye tek yardım edecek kişi WooJin'di.

"Yıllar önce Şüheda adında bir arkadaşım vardı. Oldukça güzel hayalerimiz de vardı tabi. Ama bir trafik kazasında öldü. Hemde gözlerimin önünde. Eğer ona dışarı çıkmak için o kadar ısrar etmeseydim o ölmeyecekti. Hepsi benim suçum. O an orada ona söz verdim."

Ülkü'nün gözleri dolmaya başlamıştı. Şüheda'ya arabanın çarptığı görüntüler geldi gözünün önüne. Ağlamak istemiyordu çünkü insanların içinde ağlamaktan nefret ederdi. Sözlerine devam etti.

"Şüheda küçüklükten beri şarkıcı olmak istiyordu. Ve hep şarkı yazardı. Hayaller kurardık. BTS'i biliyor olmalısınız. Onlara ulaşıp bu besteleri vermek istiyordu. O hayatta olmayabilir. Ama şarkıları yaşayabilir değil mi?"

Ülkü daha fazla konuşamadı. Kendini baya kötü hissediyordu. Ne demesi gerektiğini ve ya ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Kendini çaresiz hissetti. Bunu farkeden WooJin hemen söze girdi.

"Merak etme, artık biz varız. Eskileri unutmalısın. Kahvaltını yaptıysan gidelim mi artık?"

"Evet, gidelim."

Evden çıkarken MinJi arkalarından seslendi.

"Fighting.!"

Ülkü, MinJi'ye baktı ve gülümsedi. Ardından "Fighting." dedi sessizce.

WooJin arabasının kornasına bastı.

"Hadi bin."

Ülkü anlamsızca WooJin'e baktı.

"Yakın olduğunu söylemiştin."

"Yürümeyi düşünmüyorsun herhalde? Hadi bin."

"Arabaları sevmediğimi biliyorsun."

"Bir kerecikten bir şey olmaz. Dikkatli kullanırım."

Ülkü isteksizce arabaya bindi. Emniyet kemerini taktı.

"Dikkatli ve yavaş sür."

WooJin sıkılmışçasına 'tamam' diyip arabayı harekete geçirdi.

20 dakika süren bu yolculuk Ülkü'nün en rahatsız edici seyahatiydi. WooJin oldukça dikkatli ve güzel sürüyordu arabayı. Ama Ülkü arabaları sevmiyordu çünkü arkadaşını trafik kazasında kaybetmişti. Sonunda gelebilmişlerdi. Ülkü minnetini belli etmek için gülümseyerek;
"Teşekkür ederim." dedi.

WooJin kafasını sallayarak;
"Asıl ben teşekkür ederim. Türklere minnetimizi bir şekilde belli etmek bizi mutlu ediyor." dedi.

Ülkü gülümseyerek indi arabadan bir-iki adım attıktan sonra arkasına döndü. Arabadan hala inmemiş WooJin'i görünce şaşırdı.

"Sen gelmiyor musun?"

"Geleyim mi?"

"Tabiki, gel. Tek başıma orada ne yapabilirim ki?"

WooJin 'peki' diyip indi arabadan.

*15 dakika sonra*

"Bakın hanımefendi şu an BTS'le görüşemezsiniz."

"Gerçekten sadece 5 dakika lütfen." dedi Ülkü. En azından şansını denemek istiyordu. Fakat ona göre şansı hiçbir zaman yaver gitmemişti. Kendini hep şansız hissediyordu. Oysaki şansızlık ve yolunda gitmeyen işler iyi bir başlangıç olabilirdi.

"Ne oluyor burada?" dedi sarı saçlı, uzun boylu genç.

Ülkü sesin geldiği yöne doğru baktı.

"Kim NamJoon?"

:
🌙
:

Görünmez Kanatlı Hayaller |RM| [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin