Gözleriniz gözleriyle buluşsun istiyorsanız kapatın o gözleri. Ve hayal edin.
O anda gözlerimin hiç olmadığı kadar büyüdüğünden fazlasıyla emindim.
Bu şoku daha kolay attlatım ki ayakta duran ve ellerini bana doğru uzatan mavi gözlere baktım. Sahiden ne güzeldi o gözler. İnceleyebilmek için bi süre sabitledim gözlerimi ona karşı. Sonuçta şokta falan zannediyordur beni.
Mavisi o kadar değişikti ki. Turkuaz gibiydi sanki. Ama yorgunluk mu vardı o gözlerde. Benle çarpışmaktan sıkılmış iki çift göz.
Bunu aklıma getirir getirmez şimşek hızıyla kalktım. Ellerini tutmadan. Sırıtmaya başlayınca "ordan duvar gibi mi görünüyorum." dedim sinirlerime hakim olamayarak. İkinci kez çarpıştığım çocuk sırıtmasını bırakıp kahkahalarla gülmeye başladı. "Yalnız ben değil sen bana çarpıyorsun." dedi az da olsa gülmesini yatıştırarak. Konuşmama bile izin vermeden cebinden telefon çıkartıp bana uzattı. "Sanırım sizin. Bana çarpınca düşmüş olmalı."
Bi anda o kadar yolu tekrar yürüyeceğim diye başımdan kaynar sular akmıştı. Derin bi nefes verip "teşekkür ederim. Ben de az önce, siz bana çarptığınız sırada farketmiştim." Dedim son cümleye vurgu yaparak ve telefonumu elinden aldım. O sıra küçücükte olsa biribrine değmişti ellerimiz. İçimden allahım sana geliyorum diye geçirirken bi yandan da yüzüne bakmamak için telefonumu inceliyordum. Kırık, çatlak var mı diye. En sonunda çocuk telefonu tamirhaneye getirmiş gibi incelemeyi bırakıp cebime soktum fermuarımı da kapattıktan sonra benim hareketlerimi izleyen çocuğa baktım. "Tekrar teşekkür ederim. Zahmet oldu ama." dedim en şirin halimle.
"Önemli değil gerçekten. Ben de bu taraftan gidecektim zaten." Tekrar gözlerine kayan gözlerime hakim olarak "neyse hoşçakal!" dedim ve onun cevabını beklemeden arkamı dönüp hızla yürümeye başladım.Arkamdan tutulduğum o ses tekrar geldi. "HEY KIVIRCIK!" gözlerimi kapatıp bir yandan çocuğun ne yaptığını anlamaya çalışırken kanın beynime doğru çıktığını hissettim. Çünkü ben ne kadar kıvırcık saçlı olursam oluyum bana kıvırcık diye hitap edilmesinden nefret ederdim. Arkamı hırsla dönüp bağırdım. "BENİM ADIM KIVIRCIK DEĞİL BAY DEVE." Bu son sözüme etraftaki insanların bakışlarını aldırmadan gülen çocuğa baktım. İşaret parmağıyla ayakkabımı gösterip "bağcıkların diyorum. Açılmışlar. Şimdi düşersin falan gelip benden bulma diye söylüyorum." Yüzümün bi sonbahar yaprağı kadar kızarmış olduğuna o kadar emindimki. Bunu görmemesi için hırsla oturup bağcığımı bağladım. Kalktığımda ise yalandan gülümseyip arkamı döndüm. Adını o kadar merak ettimki. Acaba durup sorsam mı diye ikilemdeyken "sormadın ama adım Umut. Bay deve değil yani." tutulduğum ses bedenimi uyuştururken arkamı dönüpte kendimi hiç rezil etmek istemiyordum. Neydi bu büyücü falan mı? Aklımı okumuştu resmen. Bende sesimi net duyabilmesi için yarım dönüp yüzüne bakmadan "sormadın ama benimki de Toprak. Kıvırcık değil yani." dedim ve sesin bir daha gelmeyeceği kadar uzaklaştım ordan.
Arkamı dönüp baktığımda ise sadece yabancı insanlar vardı. Sahilin önündeki taşa oturup bir süre denize baktım. Olanları kafamdan atmak istiyordum. Ben- ben kimseye aşık olamazdım. Yani olmamalıydım. Bu benim doğamda olan bir şey değildi. Aşk ve Toprak. Yan yana getirilemez iki kelimeydi bunlar. Denize bakıp "hani sen her şeye çözüm buluyordun." diye sitem ettim. Dalgalar kayalara çarptıkça yükseliyordu ve damla damla bacaklarıma çarpıyordu. Bu hissi sevmiştim. Şimdi denizin nasıl çözümler bulduğunu daha iyi anlıyordum.
Cebimden telefonumu çıkartıp saate baktım. Oha lan! Saat 16.32. Kaç saattir burdaydım. Ayaklarımı kendime doğru çekip taşın üstünde ayağa kalktım. Bu sefer denizden hızla gelen dalga kayalara çarptığında su yüzüme kadar gelmişti. Yine aynı his... Sırtımı denize dönüp yürüyüş yoluna atladım ve eve doğru yürümeye başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/136832569-288-k304851.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONBAHAR
Teen FictionBen onun sesine aşık olmuştum.. Her duyduğumda panik atak geçirmemek için kendimi zor tuttuğum o sese.. Peki ya o? Neden hayat her şeyim güzel giderken bozmak zorunda? Üzülmemi mi istiyor? Yoksa gözlerimi açmamı mı? O zaman ben çoktan varım. O sonba...