0.1

1.7K 307 114
                                    

Sinir bozucu oda arkadaşımın, beni işe gitmek için uyandırmak üzere kapımı çalmasıyla uyandım.

"El, geç kalmadan kalk, seni küçük sürtük," diye bağırdığında, şu anda çarşaflarıma sarılı halde olduğum yerden ona doğru yastık fırlattım.

"Mm, 5 dakika daha," Uykulu bir şekilde mırıldandım.

Ve sonra, göz açıp kapayıncaya kadar sıcak çarşaflar, yarı çıplak vücudumdan ayrıldı. Soğuk hava tenime çarptığında irkildim ve "Blake," diye sızlandım.

Blake benim oda arkadaşımdı, aynı zamanda dünyadaki en iyi arkadaşım olarak da bilinirdi. Ve hayır, bu kızın gizlice en yakın arkadaşına aşık olduğu ve onun da duygularının karşılıklı olduğu aptalca bir aşk romanı gibi değildi. Blake, kadınlara cinsel olarak ilgi duymuyordu.  

İlk tanıştığımızda Blake gibi çekici bir erkeğin gay olduğunu öğrendiğimde biraz hayal kırıklığına uğradığımı itiraf edebilirim, ama hey, yine de salağı seviyordum.

Blake ve ben üniversiteden mezun olduktan sonra birlikte yaşamaya başlamıştık. Manhattan sokaklarında küçük, şirin bir dairemiz vardı. Yaklaşık bir yıl önce Grayson Global'de stajyerler olarak işe alınmış, ve yakında tam zamanlı çalışan olarak terfi etmeyi umuyorduk.

"Uyan ve harekete geç, Ella. Eğer duşa girmezsen geç kalacağız." Benim için yatağa bir kıyafet koyarken söylendi, "Duşa girmek için acele etmezsen, senin için hazırladığım leziz kahvaltıya tüküreceğim." 

Yataktan fırladım ve odadan çıktım. Çıkarken Blake'e bir bakış atmayı ihmal etmemiştim. Duş başlığından fırlayan ılık su ile, gergin kaslarım bir anda gevşedi. Vücudumu temizledim ve saçlarımı hızlıca yıkadım. Kısa süre sonra ise saçlarımı fönledim.

Duştan aceleyle çıktım ve gün içinde giymem için oda arkadaşımın seçtiği muhteşem kıyafetleri giymeden önce kendimi kuruttum. 

Topuklu ayakkabılarımı elime alarak odadan çıktım ve mutfaktaki bar taburelerinden birine otururken onları da yanımdaki boş tabureye koydum.

Önümde duran, Blake'in yaptığı Fransız tostu her zamankinden daha güzel görünüyordu. Günlerdir yemek yememiş gibi görünerek, inanılmaz bir şekilde yapılmış tostu mideme indirmek için hiç zaman kaybetmedim.

"Hım," Blake eğlenceli bir şekilde mırıldandı. "Hayatında ben olmasam, ölürdün El." Cevap olarak inledim ve kıkırdadı. "Hadi şişko. Ateşli ceo Daniel Grayson bizi azarlamadan önce ofise gitmeliyiz."

"Bunu hiç umursamıyorum." Sırıttım.

"Hmm, ben umursuyorum. Söylememde sakınca yoksa eğer, bu adam güzel bir sanat eseri." dedi sersem sersem. "Adamın kıyafetlerinin altındaki vücudunun her santimini öpmenin benim için sakıncası yok."

"Hmm," Onunla alay ettim. "Düz olması kötü, değil mi?"

Blake kaşlarını çattı ve mutfak masasından tasarım olan cüzdanını aldı. "Kes sesini, Ella. Onun takımımda oynamak istediğini biliyorum, ama belli ki bana olan duygularını kabul etmekten çok korkuyor."

Meyve suyumu yudumlarken, itiraz eden arkadaşıma kıkırdadım. Blake beni apartmanımızdan dışarı sürüklerken, artık beni bekleyemeyecek olan iş yerimize doğru çekiştirdi. Bizi Grayson Global'e götürürken gözlerimi ona karşı devirdim. Asansör, ineceğimiz kata gelince çınladı.

Asansörden çıkar çıkmaz,  tüm üniversite arkadaşlarımın Bay Grayson'ın ne olursa olsun onlara vermiş olduğu görevle meşgul olduklarını gördüm.

My Hot CEO || Justin BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin