Elleri kucağında, koltuğunda arkasına yaslanıyordu. Kirli sarı saçları mükemmel bir şekilde yukarı doğru kalkmıştı. Üzerinde tamamen düğmeli beyaz bir gömleği olan bir Armani takımı vardı. Geçen gün gördüğüm dövmeleri ceketi ile kaplıydı ve neredeyse nefesimi kesiyordu. Sonra neden burada olduğumu hatırlayarak gerçeğe geri döndüm.
Bu planı başlattığımda bir şekilde oluşturmayı başardığım güven, gözleri üzerime dikilirken bir anda yok oldu. Yoğun bakışları altında titredim.
"Ve sen kimsin?" Kaşını kaldırdı.
"İsmim Eleanor." dedim pürüzlü bir sesle.
"Eleanor, öyle mi?" diye sordu.
"Evet efendim." Bekle, az önce ona efendim mi dedim?
İşaret parmağının hareketiyle, beni masasına doğru hareket ettirdi. Masasına doğru ilerlerken gergin bir şekilde yutkundum. Gözleri, kalçalarımın bir yandan diğer yana sallanmasını izledi.
"Otur," diye emretti, sandalyeyi işaret ederek. Sesi biraz eğlenceliydi ama hafiften kısıktı. Bakışlarından kaçmaya çalıştım, ama karanlık tavrıyla fazla parlak görünen gözlerine doğru çekilmiştim.
Oturup, sol bacağımı sağ bacağımın üzerine attım. "Ben Eleanor."
"Bunu zaten söyledin, Eleanor."
Gergin bir şekilde yüzüğümle oynarken yanaklarım kırmızıya dönmüştü. "Üzgünüm."
Sandalyesini ileri doğru hareket ettirdi ve masanın üzerine eğildi, çenesini önünde kenetlediği ellerine dayadı. "Kesinlikle bir iş görüşmesi için burada değilsin ve belli ki, resepsiyon görevlim sana buraya kadar eşlik etmediği için, buraya gizlice girdin."
Bir şey söylemeye çalıştım ama devam etti. "Güvenlik görevlim Patrick gelip sana eşlik etmeden önce konuşmak için bir dakikan var."
Ağzım açık kaldı. "N-Nasıl bildin?"
"Benimle dalga mı geçiyorsun?" Hafifçe kıkırdadı, komiklik çikolata gibi olan gözlerine ulaşmamıştı. "Her şeyden önce esmersin. Özellikle esmer yok dedim. Çalışanlarım hata yapmaz. İkincisi-" Onu kestim.
"Esmerlere karşı ne alıp veremediğin var?"
Kaşlarını çattı. "İkincisi, konuşurken sözümü kesme. Konuştuğumda beni dinle ve bitirmemi bekle," dedi talepkar bir şekilde. "Son olarak, benimle bir daha iletişime geçmemeni kibarca istedim, Grayson Global'den Eleanor Lopez olduğunu tahmin ediyorum."
"Bana karşı bir yasaklama emri çıkarmakla tehdit ettin, ben buna kibarca istemek demezdim," diye yorumladım kolaylıkla. Bakışları karardığında, hemen sustum.
"Dakikan doldu. Defol yoksa Patrick seni dışarı çıkarır." Tısladı. Bakışları altından kaçtım, ama bir şekilde tekrar konuşmayı başardım.
"Lütfen, Bay Bieber. Tek istediğim Grayson Global için bir röportaj yapmak -"
"Defol dedim."
Öfke kontrolümün ortaya çıkmasıyla birlikte, Latin tarafım kontrolü ele almadan önce ona şaşkınlıkla baktım. Size birinin bana bağırmasından hoşlanmadığımı ve deliye döneceğimi söylemiştim.
Ayağa kalktım ve tehlikeli bir şekilde masanın üzerine eğildim, onun parıldayan gözlerini, gözlerimle karşıladım. Bu herif tam bir pislikti ve artık buna katlanmayacaktım.
"Siz Bay Bieber, kötü ve çok kaba bir insansınız." dedim hoşnutsuzlukla. "Röportajın canı cehenneme. Bu röportajı yapmayı reddettiğine sevindim çünkü kahretsin, senin gibi çirkin bir pislik hakkında yazarak zamanımı boşa harcamam mümkün değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Hot CEO || Justin Bieber
FanficJustin Bieber. Multi-milyon dolarlık şirket Bieber Enterprises'ın ateşli genç CEO'su. Eleanor Lopez. Grayson Global'de stajyer olarak çalışan genç gazeteci. Eleanor, Justin Bieber'ın kimseyle röportaj yapmadığını bilerek, kendisini başarısız olmaya...