Seni istiyorum!
Bazen ne yapman gerektiyini, ne söylemenin daha doğru olduğunu düşünürsün ya ben şimdi o durumdan tam zıt vaziyyetdeydim. Çünki düşüne bilmiyordum. Son söyledikleri aklımda durmadan yankılanıyordu. Cevap vermek istiyordum, hemde çok, ama olmuyordu.
Seni istiyorum!
Seni istiyorum!
Seni istiyorum!
"Nefret ediyorum senden". Sakince söylemiştim ama duyduğuna emindim. İçimdekileri dökmem lazımdı lakin böyle olmuyordu.
"Anladın mı, nefret ediyorum senden". Bu defa bağırmamla o da sinirlenmişdi qaliba. Bakışları sertleşmiş, çenesi gerilmişdi.
Zaten dibimde olan bedenini mümkünmüş gibi daha da yaklaştırdı. Ve aniden öpmeye başlayınca önce şoktan tepki veremedim. Öylece donup kalmıştım. Benim itmediğimi görünce beni daha da çekti kendine.
Ben napıyordum ya. O şerefsizin benimle oynamasına izin veriyordum. Kendimi geri çekmeye çalıştım ama başarılı olamadım. Hiç olmazsa dudaklarımızı ayırmıştım. Kendisi nefes nefese bana bakıyordu, bense ondan kurtulmaya çalışıyordum.
Kendimden öyle nefret ediyordum ki, onun kolları arasındaydım ve gücümü toplayıp ondan kurtulamıyordum.
"Bırak beni."
Çok zayıf çıkan sesimle dediğimde kollarını gevşetdi. Sonraysa yavaşça 1 adım geriye gitti. Karar veremiyordum. Kahretsin ki böyle ani durumlarla karşılaşınca düşünemiyordum. Hiç bir şey yapamıyordum. Bu lanet olasıca durumlarda , panik atak geçirdiğim zamanlarda tam farklı oluyordum. Sonradan pişman olacağım şeyler yapıyordum. Şimdi susmam gibi. Karşısında korkmuşum gibi göstermekle. Evet korkuyordum ondan ama şimdi değil. Şimdi her şey bir başkaydı.
Konuşamıyordum. Bağırıp buraları dağıtamıyordum. Ve...
Gitmeliydim.
Evet hemen gitmeliydim buradan.
"Yarın istehfamı mail olarak göndericem, yüzünü bir daha görmek istemiyorum."
Çok kırılmıştım.
Kime kırılmıştım, kim yıkmıştı beni kendi istekleri için. Peki ya neden kırılmıştım. İğreniyorum ondan, onunla bir daha karşılaşmak, aynı ortamda olmayı hiç istemiyordum. Onu istemiyordum.
/////////////
Telefonumun sesine gözlerimi açtım. Gece olmuştu artık. Numara rehberimde kayıtlı olmadığı için açıp açmamakta kararsız kaldım. Engin şerefsizinin aradığı günden bu yana şüpheli oluyordum böyle aramalarda. Bu yüzden şimdi sadece çağrını sonlandırdım. Eğer o olursa konuşacak durumda değildim.
Telefonum yeniden çalınca belki önemlidir diye açmayı düşündüm. Gece saat 2de durduk yere kim arar ki hem.
"Alo"
"Alo Tuğba, kızım..."
"Nermin teyze senmisin? Bir şeymi olmuş, bu saate neden aradın? " Artık şüphe kendi tohumlarını sepmişti kalbime. Bu saate aramalarını geçtim, onlar hiç bir zaman durduk yere beni aramazdılar ki.
"Kızım yarın Ürgüpe gel, amcan.... kızım amcan kaza geçirmiş, hastanede. Durumu hiç iyi değil Tuğba. Hayal de yalnız, gel, desteğe ihtiyacı var onun. "
"T...ta..tamam. Tamam gelicem. Amcam amcam iyi olucak mı, doktorlar ne diyor? "
"Bilmiyorum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişimin Sakladığı Adam
RomanceKapılar kilitliydi. Arkada benim yanıma oturmuştu. Hiç bir şey söylemiyor, sessizce bakıyordu. Bense kapalı olan kapının açılmayacağını bile bile yine açmaya çalışıyor, bağırıp yardım istiyordum.