Cinco

1K 46 17
                                        

Öncelikle hepinizden özür diliyorum geç bölüm attığım için. Geç yayımlamamın sebebi hikayede geçen tarihlerin ve şimdiki tarihin birbirinden fazlaca uzak olması. 2018 Mart ayında 2017 Eylül'ü yazması çok zor oluyor. Her bir şeyin detayına kadar bakıyorum. Mesela bu kız şu puanı tutturabilir mi, tutturursa kampüsü nerede, hikayede tesislere yakın diyor çünkü Maltepe Ümraniye çok da uzak değil. Oğuzhan'ın röportajı kelimesi kelimesine aynı. Bu kadar takıntılı olunca, hiçbir pürüz çıkmasını istemiyorum ve o yüzden tarih konusunda sorun yaşıyorum. Bu bölümden itibaren önümüzde 10.03.2018-Gençlerbirliği maç hazırlanıyorlar, tarihi öyle varsayın. Yoksa tıkanacağım, bu hikayeyi burada bırakmak istemiyorum. Anlayışla karşılarsanız size çok minnettar olurum.

İyi okumalar.! 🌸

Birkaç gün sonra..

"Teşekkür ederim, kolay gelsin." dedim ve bana uzatılan para üstünü alarak taksiden indim. Erkan abi taksiden indiğimi görünce hemen güvenliğe seslenip kolayca içeri girmemi sağladı. Daha antrenman başlamamıştı. Süreyya abilerle selamlaşırken uzaklardan gelen bir Oğuzhan gördüm. Kollarımı birleştirdim. Bana doğru havalı havalı yürürken arkasından gelen Necip'i görmedi. Necip boynuna atlayıp kolunun altına aldı. Bütün cool yürüyüşü bozulduğu için Necip'e bağırıyor, hafiften de vuruyordu. Gülmekten yerlere yatacaktım.

"Ya Necip Allah aşkına bırak ya, bi çarpacağım şimdi.."

"Ben sana çarpılmışım zaten Oziiiiiii...." diye bağırınca olay daha da komik olmaya başlamıştı.

"Ece yenge nerede?" diye sordu Necip. Omuz silktim.

"Ben sizi seyretmeye geldim valla."

Oğuzhan tam ağzını açacaktı ki Şenol hocayla birlikte bütün futbolcular sahaya toplanmaya başlamışlardı. Süreyya abi de bağırıp gelmelerini söylüyorlardı.

Necip üstümdeki hırkanın Ozzy'e ait olduğunu anlayınca sahaya girene kadar tepiştiler. Arkalarından gelen Qua ve Talisca'yla şakalaşmaya devam ettiler. Oturdum ve onları seyretmeye başladım.

Isınırken bana kaş göz yapıp birbirlerini dürtüyorlardı. Gerçekten antrenmana geçtiklerinde bütün dikkatlerini antrenmana vermişlerdi. Onlar maç yapana kadar biraz sıkıcı geçmişti. Sonra çift kale maç yaptılar. Cemil abi ve Süreyya abi yanıma oturup biraz dinlenmek istediler. Tabii Cemil abi bu sırada futbolcuların sağlık değerlerine bakıp Şenol hocaya vermek için not alıyordu.

Yarın önemli bir maç vardı. Oğuzhan hem biraz formsuz, hemde morali bozuktu. 4-5 maçtır ilk 11'de değildi ve o da bunun özgüvenini kırıyordu. Haklı diyemezdim çünkü ondan iyi oynayan biri varsa sahada ilk o başlamalıydı.

Dar alanda top kontrolü ve pas çalışması yaptılar. Isınma hariç geri kalan yerlerde sessiz sakindi. Birkaç gün önce Tosic'le tartışmışlardı. Pek bir bilgim yoktu, anlatmamıştı. Ki şu birkaç gün boyunca kendini antrenmanlara vermişti.

Zil sesimi duyunca gözlerimi sahadan çektim ve hızlıca çantamdan telefonumu bulmaya çalıştım. Yemin ederim bir gün şu çantayı atacağım. 5 kilo bir şey zaten, ne ararsanız var.

"Alo."

"Canım müsait misin?" Sesi tedirgin çıkmıştı. Oturduğum yerde dikleştim.

"Evet müsaitim. Bir sorun yok değil mi?"

"Yok canım hayır ne sorunu. Kızlarla bi saate buluşacağız, gelmek ister misin diye soracaktım. Aslında pek de gelmeme gibi bir şansın yok ama."

Kıkırdayarak cevap verdim.

"Tabi gelirim kız, o masada dönen dedikoduyu kaçırmak ister miyim sence? " Güldü.

meu milagre | özyakupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin