tooru, beden dersinde karşılaştığımız kısa bir vakitte benden numaramı istedi. dersteyken hepimizin telefonu soyunma odasında, dolaplarda olurdu. numaramı herhangi bir yere not bile etmemişti. son ders zili çaldıktan birkaç dakika sonra beni arayana kadar numaramı aklında tuttuğunu düşünmemiştim.
bana söylediği gibi dış kapının önünde beklemeye başladım. gittiğimde henüz gelmemişti, bir süre sonra yüzünde gergin bir gülümseme ile karşıma çıktı. "kusura bakma, biraz geciktim."
"sorun yok," gergin gülümsemesi kaybolmuş, yerini samimi bir tebessüm almıştı. çok güzel görünüyordu. birbirimize kısa bir bakış attıktan sonra yürümeye başladık. okuldan biraz uzaklaştıktan sonra "nasılsın?" diye sordum.
"iyiyim, annemle telefonda konuşmak zorunda kaldım. o yüzden geç kaldım."
"söylediğin için teşekkürler." dediğimde tekrar gülümsedi. "arkadaş olduğumuzu söylediğini hatırladım bir an." her şeyi içine atan biri olduğu belliydi. ufak bir şey olsa da bana bunu söylemesi beni mutlu etmişti.
"nereye gidelim?" dedi tooru okuldan iyice uzaklaştıktan sonra. "bilmem, ben çok dışarı çıkmam." diye cevapladım. bunun üzerine bir süre düşündü. "bizim eve gitmek ister misin?" diye sordum.
×××
annem evde değildi. nadiren benden önce gelir çoğu zaman ise benden sonra gelirdi. anneme durumu kısa bir mesajla belirttikten sonra tooru'yu salona yönlendirdim. yemek yiyip birazcık televizyon izledikten sonra anlatmaya başladı. "yılbaşı gecesi birinin evinde toplanmıştık." tam olarak kimlerin olduğunu sordum, bizim sınıftan da birkaç kişi vardı.
"beni niye çağırmadılar ya?"
tooru güldü, dişlerinin ne kadar beyaz ve düzgün olduğunu düşündüm. "senden korkuyorlar, hajime."
"ciddi misin?" diğerlerinin benden korktuğunu hiç fark etmemiştim. sebebinin ne olduğunun az çok farkındaydım. "peki sen neden korkmuyorsun?"
"çünkü iyi bir insansın, uzun zamandır farkındayım. geçen sene bir çocuğu okul dışında dövdüğünden beri sana pek yaklaşmıyorlar ama benim senin hakkındaki düşüncem hiç değişmedi." o an hayatımda bunun dışında duyduğum bütün diğer iltifatlar bana anlamsız geldi.
"onları takma, benim de muazzam bir hayata sahip bir insan olduğumu düşünüyorlar." buna yorum yapamadım çünkü tooru'yu hâlâ pek iyi tanımıyordum. birazdan anlatacağı şeyle az da olsa bilgi sahibi olacaktım. kısa bir sessizlikten sonra oturduğumuz koltuğun desenlerini incelemeyi bırakıp bana döndü. "işte yılbaşı günü, bunların çoğu sarhoş oldu. gitmeyi istedim ama beni zorladılar."
"sen içmedin mi?"
"hayır, içkiden pek hoşlanmıyorum." devam et dercesine baktım.
"biraz inatlaştık, bana bir oyun teklif ettiler. kaybeden soyunacakmış."bir içecek içiyor olsaydım muhtemelen boğulurdum.
"sen mi kaybettin?"
"hayır, kabul etmeyince zorladılar." cevap veremedim. o sırada adam öldürürsem kaç yıl hapis yatacağımı hesaplıyordum. "üzgünüm," tooru gözlerini sildi, ağladığını fark etmemiştim. "seni boş şeylerle meşgul ettim. şu anki en büyük korkum internette yayılması. internette farklı bir yaşamım var ve fotoğrafların internete düşeceğinden korkuyorum."
ne yapacağımı bilemedim. birçok farklı duyguyu aynı anda yaşıyordum. sinirli olmam en baskınıydı sanırım. "fotoğrafların yayılma ihtimali yok, muhtemelen dava açılacağından korkuyorlardır."
"gerçekten mi?" gözleri kızarmıştı. bunu düşünmem mantıklı mıydı bilemiyorum ama çok tatlı görünüyordu. "evet, çok gizli bir hesap açıp oradan da paylaşamazlar. korkak onlar."
"peki neden okulda yaymaktan korkmadılar?"
"kimin çektiği belli olmadığındandır. kanıt bulamayacağını düşünmüşlerdir belki." dediğimin saçma olduğunu düşündüm. ama tek amacım onun ağlamamasını sağlamaktı.
"haklısın sanırım." biraz olsun onu rahatlamış görmek beni mutlu etti.
"kimlerin satın aldığını biliyor musun?" başını olumsuz anlamda salladı. "bu arada, neden onlara dava açmıyorsun?"
"annemden korkuyorum." demek istediğini pek anlayamamıştım. bunu fark etmiş olmalıydı ki açıkladı. "annem beni fazlalık olarak görüyor, benimle ilgilenmekten pek memnun değil. bunu öğrenirse ne yapacağını tahmin edemiyorum."
"anladım, biz de kendi yöntemlerimizle hâllederiz o zaman." bir an gaza gelip ayağa kalktım. tooru bu hâlime çok uzun bir süre güldü. gülüşü bulaşıcı olduğundan ben de güldüm. karşışıklı güldük, ertesi gün olacaklardan habersizdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lovely ⎯ iwaoi
Fanfiction• uyarı: şiddet, intihar, öldürme -olumsuz örnek bulunduğu için yetişkin içeriktir. glowing eyes ara hikâye. bu kitabı okumanız için glowing eyes'ı okumanız gerekmez.