tooru, kafam dağılsın diye beni sinemaya götürmüştü. sinemadan sonra sözleştiğimiz gibi tooru'nun kardeşini almak için onun okuluna gitmiştik.
"burası lise?" dedim, kafam karışmıştı. "evet." tooru güldü. bir anaokuluna gitmeyi falan bekliyordum.
"çıkmasına iki dakika falan var." okulun girişindeki bankların birinde oturuyorduk. "sana bakan ailenin çocuğu mu?" diye çok saçma bir soru sordum.
"evet." tooru gülümsedi, ondan bahsederken mutlu görünüyordu. araları iyi olmalıydı. "o da evlatlık aslında."
"öyle mi? iyi anlaşıyor musunuz peki?"
"çoğunlukla kavga etsek ve tanışmamız üzerinden çok geçmişmemiş olsa da iyi anlaşıyoruz sanırım. biraz sinir bozucu biri ama muhtemelen ona göre ben de öyleyim."
"liseli bir öğrenciyi okulunun kapısından alıyorsun ve muhtemelen bunu sinir etmek için yapıyorsun, evet sinir bozususun." dediğime katıldı ve zil çaldı. kapıdan çıkan herkesi tek tek inceliyordum. bir süre sonra yanımıza biri geldi. "niye geldin ki?" tooru'nun kardeşi olduğunu düşündüğüm çocuk yanımıza gelip ona sert bir bakış attı. daha sonra etrafını inceledi, o inceleyince ben de aynısını yaptım ve birçok kızın tooru'ya bakmakta olduğunu fark ettim. "senin yüzünden tüm ilgi burada. bu yüzden seninle dışarıda takılnayı sevmiyorum işte." çocuk benden küçük olmasına rağmen daha uzundu. kaşlarını çatıyor olmasına rağmen sevimli bir suratı vardı.
"tobio, önce bir sakin ol." tooru gülümseyerek etrafına baktı. kızlar feels geçirirken bir an önce oradan uzaklaşmak istedim. her ne kadar haklı olsalar da herkesin ona bakması sinirlerimi bozmuştu ve kıskanmıştım.
"bak, bu benim arkadaşım." bana baktığında elimi tobio'ya uzattım ve gergince gülümsedim.
"sen hajime olmalısın." tobio elimi uzatmama karşılık verdi. "memnun oldum. tooru ile ilgilendiğin için çok sağ ol. umarım çok rahatsızlık vermiyordur." bakışları hatta duruşuna rağmen oldukça nazik bir şekilde konuştu. ona gülümseyerek karşılık verdim.
"tooru rahatsızlık verecek türde biri değil." kendimi onu savunurken buldum.
"muhtelemen sana karşı öyledir. zaten senden çok bahsediyor, her gün diyebilirim. seni çok seviyor olmalı." göz ucuyla tooru'ya baktı. tooru kızlara el sallamakla meşguldü. tobio ile birbirimize baktık ve ilk önce ben, "gidelim mi?" dedim. hemen ardından da o "lütfen." dedi. bu sayede sonunda okul bahçesinden çıktık. tooru da kızların ilgi odağı olmaktan çıkmıştı.
×××
"sana biraz tooru'nun evdeki hâlinden bahsedeyim." yakın olduğu için onların evine yürüyerek gidiyorduk. aslında planımızda benim onlara katılmam yoktu ama ikisi de çok ısrar etmişti. daha çok yeni anne ve babasını merak ettiğimden peşlerine takıldım.
"annemlerin karşısında tam bir melek."
"sanki senin karşında değilim." tooru'nun sergilediği gülümseme ile söylediği şey çelişiyordu. "değilsin tabii." tobio simsiyah saçlarını düzeltti. "geçen gün özenle satın aldığım nesquik duo'nun yarısını yedi." tobio görünüşünün aksine konuşkan biri gibiydi. ya da tooru onu okuldan aldığı için sinirliydi. bu yüzden onu kötülemeye çalışıyor olabilirdi.
"gerçekten sinir oldum." tobio ciddileşti ve kaşlarını çattı. "eve birlikte yürümek için birine söz vermiştim. ben onu davet etmek için çok uğraşmıştım."
"sonra tekrar davet edersin, çok mu zor?" tobio azıcık önden yürüyordu bu yüzden yavaşladı. "herkesi kendin sanma." tooru güldü, kardeşinin yanında gerçekten mutlu görünüyordu. onunlayken çok sık gülümsüyordu ve gözleri parlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lovely ⎯ iwaoi
Fanfiction• uyarı: şiddet, intihar, öldürme -olumsuz örnek bulunduğu için yetişkin içeriktir. glowing eyes ara hikâye. bu kitabı okumanız için glowing eyes'ı okumanız gerekmez.