03/01/2018
Yılın başına tek parça girdim. Belki.. bir umut arar, sms atar diye beklerken 2 gün geçti.
İlk haftalarki kadar sulanmasa da gözüm, ara sıra dalıyorum, ıslak buluyorum yanaklarımı. Gözyaşımda boğulacak gibi oluyorum. Nefesim daralıyor bazen, ölümü arıyorum oda oda. Kalbim daralıyor, içinde bir sızı.. en derininden. Duvarlar üzerime üzerime geliyor. Kaçacak yer arıyorum. Olmuyor, tek yerim kollarındı, artık gidecek yerim yok. Olduğum yerde kalıp beklemezsem, pes edersem geldiğinde beni bulamaz.. Gerçi gelecek mi, orası da aşikar ama.. neyselere, belkilere, umutlara mahkumum.
"Hyung, gecenin 12'si oldu. Ne zaman yatacaksın? Hoseok ve Taehyung uyudular."
Yoongi, ayakta duracak hali yokken hala piyano başında parmaklarını savuruyordu tuşlara.
"Bıraktın beni dedi. Bir başıma geçti yıllarım, gençliğimi elimden aldın dedi." Cümlesini tamamlarken sesi titredi. Güçlü kalmaya zorladıkça daha da yoruluyordu. "Güzel seviyordun hyung.." dedim elimi sırtına koyarak. Sıvazlamaya başladım. Belki bir bakıma rahatladı yanında olduğumu hissederse. Ana Ha Na'nın yerini asla doldurmayacağımı biliyordum. Sadece.. bazen dostlarına ihtiyacı olur insanların. Dinlenmeye ihtiyacı olur.
"Bu ondan hedeflerim için terk ettiğim gerçeğini değiştirmeyecek hiçbir zaman Kook.." dedi pes etmişcesine."Hedeflerini tek tek gerçekleştirdiğine göre toparlayabilirsin herşeyi. Bunu yapabilecek olan tek kişi sensin Bay Yoongi! Ha Na burnunu biraz sürttürür gibime geliyor ama katlanmak zorundasın."
"Hey, büyüğünüm ben senin serseri!"
Elimi kemiğinden sıkıp karnıma ufak yumruklar atarak beni yere yığdı. Tuttu mu bırakmıyor buda!! "Yya hyung!"
Gıdıklamaya başlaması ile yerde kahkahalar içinde kıvranıyordum. Taaki aklıma Jimin'i yataktan düşürdüğüm, üzerine atlayıp gıdıklamaya başladığım zaman gelene dek. Bir an gülmeyş kestim ve elinden kurtuldum. Ayağa kalkıp ensemi kaşıdım, az önceki gülen halimden eser yoktu. Sezmemesi için elimden geleni yapsam da yüz ifademi koruyamıyordum."Erkek erkeğe içmeye ne dersin?" dedi birden. Şaşkın bir şekilde gözlerine bakarken göz bebeklerim 'sen böyle birşey demezdin?' diyordu. "İkimizin de içmeye ihtiyacı var gibi duruyor. Son kez soruyorum?" "Abi kardeş olarak, kafa kafaya verip içeceğiz. Tamam mı kook? İster misin?" Onaylarcasına kafamı salladım.
Sahil kenarı tenhaydı ama bu huzur veriyordu. Bir süre sonra yanlız kalmak istiyor ve sadece acılarınla yüzleşmek istiyorsun.
Ayaklarımızı kıyıya sarkıtıp şişeleri elimize aldık. Yoongi hyungun yüzüne baktığımda" abi kardeş gibi dedik, iç. Çekinme "diyip şeyi kafasına dikti. Alışkın olmayan ağız tadım ve bedenim içkiyi kaldırmıydı bilmiyorum. Yoongi, su gibi yudumlarken ben şişe ile bakışıyordum.
Ceketini elime atıp sigara paketini çıkardım. İçinden bir dal alıp ağzıma koydum. Ucunu ateşlerken hyungun beni şaşkınlıkla izlediğini çok rahat fark ediyordum. "Kook, içki içmekte iyi değilsin ama sigara yakmakta çok başarılısın görünen o ki?"
Dumanı içime çekip ağzımı aralayarak "Bazen zere ihtiyacı oluyor insanın." dedim dumanı dışarı çıkararak. "Sexy göründüğümü biliyorum hyung ama ben yaşlı bir adamla beraber olamam!" dedim sırıtarak. "Serseri.." dedikten sonra içten sebessümünü teslim eder etmez şişeyi bir kez daha kafasına dikti.Yoongi'nin Ağzından:
İçkiye alışkın olmayan bedeni boş bir ruh gibi evin içinde gezinirken kendini zar zor lavaboya atıp midesini boşalttı. Ayakkabılarımı çıkardıktan sonra lavaboya girdiğimde ise karşımda paramparça bir erkek çocuğu duruyordu.
İçinde ne var ne yok boşaltmış.. hisleri dışında. Canını yakanlar dışında içindeki her şeyi kusmuş. Nefreti, sevgisi, özlemi göz yaşlarında aydınlanırken bir yandan da mırıldanıyor."Seni yeterince sevemedim mi? Sevgimi hissettiremedim mi? Beni sevmedin mi lan?!"
Soğuk zeminde haykıran bedeni tir tir titriyorken aynı zamanda da kafasını ayakta tutacak güç bulamıyordu. Eğilip "dinlenmen lazım kook, fazla da içmedin aslında ama.." derken boynumdan geçirdiğim kolu, kaldırmaya çalıştığım bedeni beni zorladı. Kocaman bir adam olmuştu ama acıları onu güçsüz gösteriyordu..
"Taehyung, ben biraz dışarı hava almaya çıkacağım. Başından ayrılmayın"
Taehyung ve Hoseok gelmeseydi işim zor olacaktı, onların yardımıyla jungkook'u küvetin içine soktuk. Vakit kaybetmeden soğuk soyu doldurduk. Yaklaşık 2 saat kadar ateşinin geçmesini beklemekle geçmiş, saat 1'e geliyordu..
Sigara paketini yokladım ve kapının önüne çıktım.
Ağzıma koyduğum dalı ateşlememe engel olan ise ekimden çakmağı, ağzımdan sigarayı akan kadındı. Bu kadın sadece sigaramı ve çakmağımı değil, benliğimi de almıştı oysaki. Dilim tutulmuşken aklıma Jungkook'un dedikleri geldi."Toparlayabilirsin herşeyi, bu senin elinde."
Sigarayı dudaklarıyla birleştirecekken elinden alıp avucumun içinde kırdım.
Kendime çektiğim vücudu sarılarak kollarıma düştü, hala eskisi gibi narin..
"Özür dileri-"
"Özledim Yoongi."
Sanırım bu kelime yaptıklarımdan, kendimden nefret ettirecekti.
"Korkağım, sana sevgimi ve özlediğimi söyleyemeyecek kadar korkağım."
"Hatalarının farkında olup mertçe özür dinleyebilen, cesur bir adamsın sen."
Diyeceğim kelimeleri boğazımda düğüm düğüm bırakırken boynuna çarpan nefesimin sıcaklığı yüzüme vuruyordu. 3 yılın arasından, fazlaca yorulmuştum. Ve bir kızı yaralanmıştım belkide.
"Jimin gitti." dedim hıçkırıklarımı bırakarak. Ona az önceki erkeksi sarılmışdan eser yoktu, sarmıştı beni. Kafamı eğip göğsüne yasladı. Saçımı parmaklarının arasından geçirirken "şş..biliyorum." dedi kafamı okşayarak.
Hissizleştiğimi, insanları fazlaca kırdığımı sanardım. Çok yara aldığım için zarar veriyordum aslında, biliyordum. Birkez daha kabul ettim bunu. Konuşmayışımın, gülmeyişimin, asi tavırlarımın bir sebebi vardı ve şuan onun kolları arasındaydım. Kardeşim gitmişti ama sevdiğim kadın gelmişti.
Nasıl hissetmeliyim, bilmiyorum.
Herkes sevdiğine kavuşur umarım, buluşmak üzere :')