2.BÖLÜM

179 14 0
                                    

"Yok artık"

Ağzımdan çıkan bu fısıltıyla öğretmenin gösterdiği sıraya doğru ilerledim. O da bana şaşırmış gözlerle bakıyordu.
Çekinerek yanına oturdum.
"Merhaba sanırım o gün tanışamamıştık. Ben Aslı."titreyerek uzattığım elimi hafifce kavradı. "Memnun oldum Aslı." gözleri üzerimdeki montuna kayınca,utanmıştım. Bende üzerimdeki monta baktım,onun montuna. Utangaç bir tavırla"Ben çok teşekkür ederim. O gün edememiştim ama-"montu çıkarmaya yeltendiğimde beni durdurdu. "Önemli değil. Kalabilir. "
Teşekkür manasında başımı salladım. O anda zil çaldı. Poyraz'ın en yakın arkadaşları Emir ve Okan ile tanışmıştım. Onun dışında kimseyle tanışıp,görüşmek istemiyordum. Her teneffüs başımda biten erkeklerden sıkılmıştım. Sanırım tek çare onları masimiye almamaktı.

Ders başlamıştı. Kafam vücuduma o kadar ağır geliyordu ki dayanamayıp başımı sıraya koydum. Son zamanlarda yaşadığım, hayatımda ki hız yüzünden çok yorgun ve halsiz hissediyordum kendimi. ilk başta herşey gözümün önünden bir şerit misali geçti. Hâlâ aklım almıyordu. Öz ve öz babamın beni kovması, karşıma hiç beklenmedik bir anda Poyraz'ın çıkması. Üstüne üstlük onunla aynı okulda ve aynı sınıfta olmam... 
Ben bunları düşünürken göz kapaklarımın iyice ağırlaştığını hissettim. Artık sınıftaki sesler kulağıma uğultu şeklinde gelmeye başlamıştı. Aralarında seçe bildiğim tek ses Poyraz'ın sesiydi "Evet hocam kendisi rahatsızda biraz uyursa kendine gelir belki." gerisi yok, karanlık.

"Ben böyle uyku görmedim. Kızım kalksana. Okulu birazdan üzerimize kilitleyecekler." sanırım birazdan Okan'a beddua gönderecektim. "5 dakika uyutmadınız. Biraz insanın halinden anlayın da"nerdeydim ki ben. En son sınıftaydım. "5 dakika mı. Tam tamına 2 saat 37 dakikadır uyuyorsun."Emir saatine bakıp yanlışını düzeltti. "Pardon 2 saat 38 dakika olmuş." sanırım burası kütüphaneydi. Heryer de kitaplar vardı. "Nasıl geldim ki ben buraya"
"Uçarak geldin. Jet kiraladık sana özel." Emir'in konuşmasını Okan devam ettirdi. "Yani aslında Emir doğru söylüyor. Ayakların yere değmiyordu. O zaman uçmuş oluyorsun. Evet evet öyle oluyor. Ama jet meselesinden benim haberim yok."Emir ve Okanın bu kendi çaplarında yaptıkları espriler beni intihara sürüklüyordu. "Ben getirdim. Sınıfta çok ses vardı. Hocadan izin alıp seni buraya getirdim." o ana kadar çıt çıkarmayıp sadece gözlerini bir yere odaklayan Poyraz konuşmuştu. "Tamam o zaman burda bekleyecekmiyiz. E hadi ben gidiyorum o zaman."
"Bekle ben götüreyim seni"
"Yok Poyraz. Teşekkür ederim. Hem evim yakın zaten."
"Olur mu öyle şey. Geçerken bırakırım ben seni"daha fazla ısrar etmenin hiç bir yararı olmadığını düşünerek kabul ettim.
Evin önüne geldiğimizde tüm uykum dağılmıştı. "Teşekkür ederim. O ilk karşılaştığımız gecede bana ne olduğunu sormayacak mısın?" cevabı kısa ve netti. "Hayır" cevap vermeden arabadan ineceğim sırada tekrar konuşmaya başladı "O gece belliki ağır bir olay yaşamışsın. Eğer anlatmak istersen her zaman burdayım. Ama tavsiyem şimdilik kafana takma. Yani ne kadar çok düşünürsen işler o kadar çıkılmaz hale gelir."gülümsedim, gülümsedi. Arabadan indim. Ben eve girene kadar bekledi. Bende hemen içeri girip üstümü değiştirdim. Daha sonra yarım kalan uykuma devam ettim.

Bilmem telefonumun kaçıncı çalışında kalkmıştım. Ama yetişememiştim. Bende tekrar başımı yastığa koydum ama tekrar çalmaya başladı. Elimi telefona uzatıp, ekrana kimin aradığına bakmadan açtım. "Hıh"
"Aslı iyi misin. Sabahtan beridir çocuklarla seni arıyoruz. Mert kalkıp geliyordu eğer açmasaydın" Özgen'in sesi bayağı telaşlı geliyordu.
"Yok ya uyuyakalmışım. Çok yorgundum da."
"Kuzum benim ya. İyisin değil mi? Bak hemen geliriz istiyorsan."
"Yok saçmalamayın."
"Bugün gelmesek bile yarın ordayız. Haberin olsun."
"Tamam canım. Görüşürüz."telefonu kapatıp gelen bildirimlere baktım. 10 cevapsız arama Mertten, 8 cevapsız arama Özgeden, 7 cevapsız arama ise Doruktan dı ve daha bir sürü mesaj vardı. Bir süre yatakda uykumun açılmasını bekledim daha sonra kendime yemek hazırlayıp karnımı doyurdum.
Saat gece yarısına yaklaşmasına rağmen gözümde gram uyku yoktu. Ne yapsam diye düşünürken gözüm karşımda duran laptopuma ilişti. Alıp hiç izlemediğim filmlerden birini açtım.
Birinci film bittiğinde hala uykum yoktu. Bende ikinci bir film açtım. Filmin ortalarına doğru göz kapaklarıma bir ağırlık çöktü. Ne olduğunu anlayamadan uyuyakalmışım.
                      ~~~~~~      ~~~~~~
Sabah kalktığımda okula üç buçuk saat geç kaldığımı fark ettim. Hiç umursamayarak yatağa geri döndüm. Daha sonra bugün Özge gilin beni ziyaret edecekleri aklıma geldi ve hazırlıklar yapmaya başladım. Önce etrafı toparladım. Daha sonra onların en sevdikleri yemekleri yapmak için mutfağa geçtim.

Bütün herşeyi yaptıktan sonra üstümü değiştirmeye odaya çıktım.
Üstümü değiştirdikten sonra kapı çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda Poyraz ve arkadaşları ile karşılaşınca biraz şaşırmıştım. Birkaç saniye afalladıktan sonra onları içeriye davet ettim. Onlarda kırmadılar beni. Biraz sohbet ettikten sonra asıl gelme nedenlerinin bugün okula gitmeyip başıma birşey gelmesinden korkup beni kontrole gelmeleriymiş. Bende olanları izah edip telefon numaramı verdim. Birşey olursa aramaları için. Tam o sırada kapı tekrardan çaldı. Gelenlerin Mertgil olduğuna adım gibi emindim taaki kapıyı açana kadar. Hiç beklemediğim birşeydi bu. Elinde kocaman bir çiçekle kapıda bekleyen adama baktım.
"Aslı KAYA siz misin?"sonradan aklıma Mertgil gelmeden önce bu hediyeyi gönderebilecekleri aklıma geldi. Gülümseyerek "Evet benim" dedim. Elime kalem ve kağıt tutuşturdu. "Şurayı imzalar mısınız" gösterdiği yeri imzaladım. Arkamı dönüp kapıyı kapattım. Tekrardan zil çaldı. Dönüp açtığımda Doruk nefes almadan konuşuyordu. "Yüzümüze kapı kapatmakta nedir. Bizi fark etmen için ne yapmalıyız."önden hiç cevap vermeden içeri girdi. Arkasından Özge kocaman sarıldı. Ben elimde çiçeklerle bakışırken Mert geldi. Yıllardır görüşmüyoruz gibi sarılıyordu. "E tabi bizi görmez oğlum. Baksana çiçekker miçekler. "Mertde içeri girerken duraksadım. Bu çiçekleri onlar almamışlar mı. İçerde Poyrazgil var ama içerden niye ses gelmiyor hiç. İçeri elimdeki çiçeklerle daldım. İki grupta karşıkarşıya. Birbirlerini yiyecek gibi bakıyorlardı. Doruk 'hayırdır siz ne alakasınız' der gibi göz kırpıyor Okan da aynı tepkiyle ona aynısını yapıyordu. Bu iki salak bir süre birbirlerine kaş göz işareti yaptılar. Sessizliği gene Doruk bozdu. "Ben bu çocuğu tuttum. Tam kafa dengim."e salak salağın halinden anlar tabii. "Seni tanımak istiyorum yiğidim" Doruk ve Okan el sıkıştılar. Poyrazın gözü ise elimdeki çiçeklerdeydi. "Ne yani bu çiçeği siz göndermediniz mi?"
"Yok kızım biz neden gönderelim, boşa masraf. Öyle birşey olsa gelirken getirirdik." Mertin söylediği çok mantıklıydı. Aslında bende onların getirmediğini biliyordum sadece ortam yumuşasın istemiştim. "Peki kim getirmiş yani üstünde isim felan yazmıyor mu?"fırsat bırakmamışlardı ki bakmaya. Çiçeği karıştırırken içinden bir not düştü. İsim yazmıyordu. Yere düşen kağıdı alıp okumaya başladım.

Seviyorsan belli etmeyeceksin bu devirde.
Çünkü sevildiğini hisseden herkes,
Sevildiğinin rahatlığına kapılıyor.
Bu da en çok seveni üzüyor

Yeni bölüm geç geldi kusura bakmayın. Telefonuma el konulmuştu. Umarım seversiniz.

UMUT IŞIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin