side to side

672 51 12
                                    

"Arkadaşın ne zaman gelicek Tae sıkıldım be"

Hoseok diğer herkesin içinden geçen şeyi dile getirince Jungkook yerinde iyice yayıldı. Yaklaşık on dakikadır kafeterya da oturmuş Jimin'i bekliyorlardı. İşin komik yanı,  içinde ki anlamsız ama mükemmel heyecanı saymazsak Jungkook fazla rahattı. Kendini kasmasını gerektirecek bir sebep yoktu ki zaten.

"Bak saydım tam 11 dakika oldu öğle aramın 4/0,9 u gitti bile ben gidiyorum"

Jungkook söylenince kimse onu sallamamıştı. Çünkü herkes onun gitmeyeceğini biliyordu. Bu tripler artistliklerydi alışıklardı yani.

Öyle de oldu. Jungkook masadakilerden bi tepki görmeyince söylenerek geri oturdu .

"Ah iyi tamam ısrar etmeyin zaten düşündüm de yukarda kimse yok hava da fazla sıcak. En iyisi burada oturmak. "

"Kimse sana yalvarmadı göt siktir git işte"

Yoongi Jungkook'a devamlı uyguladığı küfür seansına giriş yapmıştı ki Tae'nin yerinden kalkıp bi bedene sarılmasıyla herkes yavaşça ayaklandı.

Griye çalan açık sarı saçları, tamamen doğal tombul yanakları ve küçük elleriyle Park Jimin baştan aşağı yenilesi duruyordu. Küçük elleri Tae'nin sırtını sıvazlarken ikisinin arasındaki bağ azda olsa Jungkook'u kıskandırmıştı. Eski arkadaş olduklarını biliyordu ama yine de istemsizce kıskançlık bastı birden. Herkesle teker teker el sıkışıp sarılırken sıra, sonunda ona gelmişti. Jungkook kalbinin aksine oldukça sakindi. Yaklaşık bir aydır yanlış anlaşılmadan doğan muhabbetleri ve stalklarının hergün yenisini eklediği beden karşısındaydı. Ama o sakin olmayı tercih etti. Her ne kadar zor olsa da tanımıyormuş gibi , hiç konuşmamış ilk defa karşılaşıyormuş gibi davranmaya çalıştı.

Jimin'in uzattığı küçük ama tombul ellerini uzun kemikli ellerinin arasına aldı. Ellerinin uyumu şimdiden Jungkook'a ilk potu kırdırmış, gülümsemesine neden olmuştu.

"Merhaba. Ben Park Jimin"

Diğer bütün kusursuz özellikleri gibi, ince ses tonu da Jungkook'u mest etmişti.

"A ş-şey Jungkook. Jeon Jungkook"

Ellerini yukarı aşağı sallarken Jimin, Jungkook'un yoğun bakışlarını farketmiş fakat gözlerini kaçırma gergi duymuştu. Şuan ikisi de ne yaptıklarının zerre farkında değildi ve haberleri yoktu ama içinde bulundukları kare oldukça komikti.

"Eh otursak ya artık?"

Hosoek, sevgilisinin sözüyle onu hemen belinden kavrayıp devamlı yaptığı gibi onu dizine oturttu. Tae onun bu ani hareketlerine alıştıktı ve oldukça memnundu ama tanımadığı veya alışık olmayan insanların yanında yapması onu utandırıyordu. Sinirle dirseğini geçirirken Hoseok inlemiş, Tae ise aynı sinirle dizinden kalkıp koltuğa oturmuştu.

"Yapma şöyle şeyleri başkalarının yanında Hoseok"

Sözleri Hoseok'un dudaklarını büzünce Tae'nin çatık kaşları birden düzelmiş yüzünde ki tatlı gülümsemeyle herkesin muhabbete daldığını fırsat bilerek hızlı bi öpücük kondurdu sevgilisinin dudaklarına. Eş zamanda Hoseok da karşılık verince Tae, Hoseok'un kulağına birşey fısıldadı.

"Öhömmm öhöm ay çok pardon boğazıma bişey takıldı su versene Tae! "

Namjoon'un sahte öksürüğü Tae ve Hoseok'un duruşunu dikleştirip kendilerine çeki düzen vermelerini sağladı.

"Al Namjooncuğum zıkkım iç"

"Eee Jimin, nasılsın beğendin mi okulumuzu "

Yoongi diğerlerinin muhebbetini es geçip masa üstünden Jimin'e az bişey yaklaştı.

"Hmmm bilmem güzel okul. Yavaş yavaş alışıcam"

Jungkook ikilinin muhabbetini izlerken Yoongi'nin Jimin'e bakışlarından işkillenip Jimin'in dikkatini çekmeye çalıştı.

"Hangi sınıftasın? "

"Ah 12/F "

Jimin Jungkook'un muhabbetini beğenmişti ve bedenini Jungkook'tan yana çevirmişti.

"Ah sayısal sınıfı ve 12 F oh gerçekten şanslısın Felsefe dersiniz yok"

"Neden Felsefe'yi sevmez misin? "

"Ha-"

"Hayır, Jungkook Felsefe derslerinde uyumayı tercih eder"

Jimin ve Jungkook arasında ki muhabbet derinleşirken Yoongi'nin onun cevabını bölüp konuşması Jungkook'u sinirlendirmişti.

Yoongi ve Jimin kahkaha atarken Jungkook öldürücü ve oldukça iğrenç bakışlarını ona yolluyordu.

"Ders zili çalar birazdan ben gitsem iyi olur"

Jungkook ayaklanıp eliyle üstünü düzeltirken oturdukları koltuktan kalkmak için yanında oturan Namjoon ve Jimin'in kalkmasını bekledi. İkili kalkınca masa ve koltuk arasında yan yan adımlar atıp çıktı .

"Şey, Jungkook derse daha yarım saat var neden gidiyorsun? "

Jungkook, Jimin'in ismini telafuz edişinde erirken birkaç saniye duraksadı. İsminin, kuşkusuz herkesin hayran kalacağı pembe dolgun dudaklardan dökülmesinden çok, Jimin'in telafuz edişine aşık olmuştu Jungkook. Hele birde Kookie dediğini düşünmek bile delirmesie fazlasıyla yetiyordu.

"A benim dans çalışmalarım var ısınmam lazım"

Jimin dudaklarını büzerken ,Hosoek Tae'yle tatlı tatlı atışıyor , Namjoon telefonla konuşuyor, Yoongi ise telefonuna gelen mesajla ilgileniyordu.

"Aslına bakarsan bende dans kulübüne katılmayı düşünüyorum yardımcı olursan-"

"Ah tabii!! Ben dans kulübünün başkan yardımcısıyım bir ara deneriz hele birde yeteneğin varsa bu iş tamam demektir."

Jimin, Jungkook'un sözlerine ve hızlı hızlı konuşmasını tatlı bulup gülümserken Jungkook ölmeden biran önce gitmek istiyordu. Çünkü Jimin'in her hareketi onda değişik etkiler bırakıyordu. Gitmeden önce son kez elini uzattı karşısında ki tatlı bedene.

"Seni tanıdığıma çok memnun oldum Jimin"

Hiç düşünmeden kendine uzatılan eli memnuniyetle kavradı Jimin.

"Bende Jungkook. Ben de çok memnun oldum"

◆◆◆◆◆◆◆

Huhuuuuuuuu

◆ SAPIK STOLKIRIM  // Jikook ◆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin